Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/22718
Karar No: 2016/4313
Karar Tarihi: 28.03.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/22718 Esas 2016/4313 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/22718 E.  ,  2016/4313 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Asıl ve birleşen davalar, 02.07.2002 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan diğer sosyal sigorta yardımlarından oluşan Kurum zararının davalılardan rücûan tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ....... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (Anayasa Mahkemesinin 23.11.2006 tarihli ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü iptal edilmiştir.) Kurumca işverene ödettirilir...İş kazası veya meslek hastalığı, 3. birkişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3. kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücû edilir.” düzenlemesine göre; davaya konu iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurum"un rücû alacağından kusurları karşılığı sorumludur.
    Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa"nın 26., 4857 sayılı Yasa"nın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.4857 sayılı Yasa"nın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü
    önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
    Eldeki davada ise mahkemece 4 farklı rapor alınmış bu raporların son tarihli ikisinin birbirine uyumlu gelmesi ve her ikisinde de davalılardan ............. ...’nün kusursuz olduğunun belirtilmesine rağmen yazılı şekilde esas alınan kusur raporu ile çelişki oluşturur şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    2-Davaya konu olay nedeniyle Kurum ye.............lilerince tutulan 01.02.2006 tarihli raporda olayın meydana geldiği adreste faaliyet gösteren ............. ...’nün işveren, davalı Gökçe İnşaat Taahhüt Ticaret ve Makina San. Tic. Ltd. Şti.’nin de alt işveren olduğu kabul edilmiş, mahkemece gerekçeli kararında asıl işveren olduğu kabul edilen ............. bakımından herhangi bir kusurun bulunmadığı kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
    Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Yasa"nın 26 ve 87. maddeleri kapsamında, öncelikle halledilmesi gereken sorun, davalı ............. ... ile diğer davalı Gökçe İnşaat Taahhüt Ticaret ve Makina San. Tic. Ltd. Şti arasında asıl işveren-taşeron ilişkisi olup olmadığının saptanmasıdır.
    506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
    Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
    İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
    Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise; asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
    Mahkemece, açıklanan hususlar çerçevesinde öncelikle bu iki davalı arasında 08.08.2001 tarihli sözleşme ve diğer yapılan tüm sözleşmeler celbedilerek, hukuki ilişki irdelenmeli, olayın meydana geldiği işyerinin kimin adına tescilli olduğu ve taşeron kaydının bulunup bulunmadığı, sigortalının işe giriş bildirgesinin kim tarafından tanzim edildiği, araştırılmalı ve aralarında asıl işveren taşeron ilişkisi irdelendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulması isabetsizdir.
    3-Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesinin ikinci fıkrasında, üçüncü bir kişinin kastı veya kusuru yüzünden iş kazası veya meslek hastalığı olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla birlikte zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücû edileceği belirtilmiş, 818 sayılı Borçlar Kanununun 60’ıncı maddesinde ise, zarar ve ziyan veya manevi zarar olarak nakdi bir tutar ödenmesine ilişkin davanın, zarar gören tarafın zararı ve zararı gerçekleştireni öğrendiği tarihten başlayarak (1) yıl ve herhalde zararı doğuran eylemden itibaren (10) yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır. Kurum"un üçüncü kişiler hakkında açtığı bu tür rücu davaları, 506 sayılı Kanunda herhangi bir düzenleme bulunmadığından, anılan 60’ıncı maddede öngörülen zamanaşımı sürelerine tabi olup, zamanaşımının başlangıcı, zararın ve zarar verenin Kurum"un ye.............li organınca öğrenildiği tarihtir. Zararı öğrenme olgusu, gelirler yönünden Kurum"un ye.............li organının onay günü, giderler için sarf ve ödeme tarihleri itibarıyla gerçekleşmekte, zararı gerçekleştirenin öğrenilmesi olgusunun ise her somut olayın özelliğine göre saptanması gerekmektedir..
    Kurum ceza davasına müdahil olarak katılmadığından rücu davalarında Borçlar Kanunu"nun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı ise uygulanmamaktadır.
    Zamanaşımının başlangıcı konusuna gelince; 506 sayılı Kanunda zamanaşımının (özel olarak) düzenlenmediği düşünüldüğünde; genel hükümler çerçevesinde çözüm arama gereği vardır.818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 128. (6098 sayılı Kanunun 146–149.) maddesinde: “Zaman aşımı, alacağın muaccel olduğu zamanda başlar” denilmektedir. Kurum açısından alacak hakkı, bağladığı gelirin ye.............li organ tarafından onaylandığı tarihte ödenebilir hâle geleceğinden, muacceliyet’in onay tarihi olacağı açıktır.
    O hâlde, masraflar için sarf ve ödeme, gelirler için ilk peşin sermaye değerinin başlangıçtaki gelir bağlama onay tarihinde zararın öğrenmiş olacağının ve zamanaşımının bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir.
    Zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, yapılan sosyal sigorta yardımına göre, onay, sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun ye.............li organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; 506 Sayılı Yasanın 26’ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı olarak açılan rücuan tazminat davalarında, ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişiler yönünden, ceza kararının kesinleştiği tarih, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise Kurum müfettiş raporunun ilgili birime sunulduğu tarihtir. Özellikle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
    Eldeki davada ise, 01.10.2013 tarihinde davacı kurumca açılan ve birleşen davada davalı üçüncü kişi konumunda bulunan ...’in zamanaşımı definde bulunduğu fakat mahkemece bu konuda bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece davalı ... hakkında zamanaşımı irdelemesinin yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde ceza mahkemesi veya Kurum teftiş raporuna göre yapılması gerekirken, bu konuda herhangi bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
    4-İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalı, ayrıca sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumlularına karşı açılan tazminat davasında alınan kusur ve hesap raporu, rücû davası yönünden bağlayıcı olmayıp, kesinleşmesi halinde güçlü delil niteliğinde sayılmalıdır.
    Eldeki davada da, davalılar hakkında sigortalının açtığı tazminat davasının olup olmadığı var ise kesinleşip kesinleşmediği hususunun da araştırılmaması isabetsiz olup, usûl ve yasaya aykırıdır.
    Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, davalı şirket ile ............. Çan linyit işletmeleri arasındaki sözleşme hükümleri de irdelenerek olayın bütününü ve tarafların kusur oranlarını kesinleşen ceza ve tazminat davaları da gözetilerek belirleyen iş güvenliğinde uzman bilirkişilerden rapor aldırılmaksızın, diğer davalı ... hakkında ise usulünce ileri sürüldüğü anlaşılan zamanaşımı defi konusunda herhangi bir karar verilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalılara ve dahili davalıya iadesine, 28.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi