10. Hukuk Dairesi 2014/22553 E. , 2016/4303 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl ve birleşen davalar, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, dava konusu toplam 69.635,72 TL peşin sermaye değerli gelirin onay tarihi olan 19.03.2008 tarihinden itibaren 247,43 TL cenaze yardımının da dava tarihinden, işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı ... ........nin sorumluluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı tutulmasına, karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan ..... ile davalı ... ........ avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... arafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dava, 21.12.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerine bağlanan ölüm aylığının ilk peşin değeri gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalılardan teselsül hükümleri gereğince rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63. maddesidir.
1479 sayılı Kanunun 63. maddesi hükmüne göre “Sigorta Şirketleri” Bağ-Kur’un rücû hakkını haiz bulunduğu “diğer sorumlular” kapsamındadır. Bağ-Kur’a anılan madde ile tanınan rücû hakkı Kanundan doğan bağımsız bir rücu hakkı vasfında olup, tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücû alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; Sigorta Şirketleri"nin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktar, Kurumun rücû davasından önce sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; Sigorta Şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödediği miktar kadar sorumlu tutulmaması gerekir.
Ayrıca, 2918 sayılı KTK"nun 98/1, 99/1"inci maddeleriyle Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları"nın B-2-b. maddesi uyarınca yazılı şekilde bir başvurunun varlığına karşın gerekli ödemenin yapılmaması halinde, davalı şirketin anılan düzenlemede öngörülen 8 işgünlük yasal sürenin sonunda temerrüde düşeceği, gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvurulması ya da hiç müracaatın bulunmaması halinde ise sigorta şirketinin temerrüdü söz konusu olmadığından, faiz başlangıcının icra takibine girişilmişse takip tarihi, dava açılmışsa dava tarihi olarak kabul edilmesi yasal gereği ile taleple bağlılık ilkesi gözetilmeksizin, aylık onay tarihinden itibaren faizle sorumluluğu yönünde hüküm kurulmuş olması da usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-01.10.2011 günü yürürlüğe girerek 1086 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26"ncı maddesinde de, hâkimin, tarafların istem sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği açıklanmış olmakla, hukuk yargılamasına “istemle bağlılık” ilkesi egemen kılınmıştır.
Eldeki davada ise, davacı kurum tarafından açılan ilk davada, davalılardan ..... ile davalı ... ........nden müştereken ve müteselsilen, 41.973,28 TL’lik talepte bulunduğu, 09.04.2012 tarihinde açılan ikinci davada ise, ıslah talebi ile davalılardan Anadolu ........ ile diğer davalı ...’dan sonuç olarak 27.953,26 TL’nin müştereken ve müteselsilen tahsiline yönelik talepte bulunduğu fakat mahkemece talepler dikkate alınmaksızın talebi de aşacak şekilde karar verildiği anlaşılmakta olup, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
3-Davaya konu olayın nasıl meydana geldiği tam olarak anlaşılamamakla birlikte, soruşturma aşamasında alınan beyanların bir kısmından anlaşıldığı kadarıyla, aslen davalılardan .....ne ait olup da Hakkâri ilinde .... Derneğine yardım götürmek üzere davadışı kimseler tarafından kiralanıp da davalı ...’nın kullandığı otobüste yolcu olarak bulunan sigortalının, buzlu ve kaygan yolda direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi nedeniyle meydana gelen kazada hayatını kaybettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, öncelikle 1479 sayılı Yasa"nın 63’üncü maddesi kapsamında Kurumun rücû hakkına esas teşkil eden olayın net olarak belirlenmesi ile bu kapsamda davalı ..... ile yapılan kira sözleşmesi olup olmadığı, ayrıca meydana gelen olayda davalı şirketin bakım kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve kusurlu veya kusursuz sorumlulukları belirlenmeli, diğer taraftan davalı ... hakkında ceza davası sonucunda mahkûmiyet kararı verilip kesinleşmesi halinde Borçlar Kanunu’nun 74’üncü maddesi kapsamında maddi olgular nedeniyle bağlayıcı olacağı da dikkate alınarak tüm davalıların kusur durumlarını irdeleyen olayın meydana geldiği kolda uzman bilirkişi kurulundan aldırılacak rapor sonrasında talepleri de ayırarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemenin, açıklanan maddi ve hukuki olguları gözetimeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenleridir.
O hâlde, davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve kararı temyiz etmeyen Mustafa hakkında kurum lehinde ooluşan usuli kazanılmış hak da gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı .........."ne ve .........."ye iadesine, 28.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.