Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1950
Karar No: 2020/3542
Karar Tarihi: 20.10.2020

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/1950 Esas 2020/3542 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2020/1950 E.  ,  2020/3542 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Asıl davada davacı ... vekili Avukat ... tarafından davalı ... aleyhine 18/10/2010 gününde verilen dilekçe ile çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, birleşen davada davacı ... vekili Avukat ... tarafından davalılar ... ve ... aleyhine genel muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen 22/01/2013 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi asıl davada davacı ve birleşen davada davalı ... ... ve birleşen davada davalı ... vekilleri tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 20/10/2020 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan kimsenin gelmediği görüldü, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi; birleşen dava, 6098 sayılı TBK’nun 19. (mülga 818 sayılı BK’nun 18.) maddesinde düzenlenen genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın reddine ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, asıl davada davacı ve birleşen davada davalı ... ... ve birleşen davada davalı ... vekillerince temyiz edilmiştir.
    Asıl davada davacı (birleşen davada davalı) ... vekili; müvekkilinin ½ hisse ile paydaşı olduğu 104 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın diğer yarı hissesini de 07/12/2009 tarihinde ...’dan satın alarak tamamına malik olduğunu, korunmaya değer hiçbir hakkı bulunmayan davalı ...’ın taşınmazda bulunan evde oturmak suretiyle müdahalede bulunduğunu belirterek, davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
    Birleşen dosyada davacı (asıl davada davalı) ... vekili; asıl davanın reddini savunmuş, ikame ettiği davasında ise davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan evin davalı ... tarafından eşi olan müvekkili ve müşterek çocuklarına tahsis edilmiş aile konutu olduğunu, müvekkilinin 02/11/2009 tarihinde açtığı boşanma, tazminat ve nafaka istemli davadan sonra muvazaalı olarak taşınmazın yarı hissesinin davalılardan ... tarafından bedelsiz olarak eniştesi olan diğer davalı ... ...’a mal kaçırma kastı ile hileli olarak devredildiğini, bu satış işleminin geçersiz olduğunu belirterek, davaya
    konu taşınmazın davalı ... ... adına olan ½ hissenin tapusunun iptali ile diğer davalı ... adına tesciline, taşınmaz üzerine aile konutu şerhi işlenmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece; taşınmaz hisse devrinin boşanma davasının açılmasından sonra yapıldığı, enişte ve kayınbirader olan davalıların asıl amacının boşanma davası sonucunda hükmedilebilecek tazminat ve nafakayı ödemeyip mal kaçırmak olduğu, davalılar arasında gerçekleşen muvazaalı satış işleminin geçersiz bulunduğu gerekçesiyle birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, birleşen davanın kabulü nedeniyle davaya konu taşınmazda ...’ın hissedar olduğu, boşanma davasının temyiz incelemesinde olması nedeniyle ... ve ...’ın halen evli olarak el atmanın önlenmesi istemine konu evi kullanıp ikamet ettikleri, ...’ın davaya konu evi fiili taksim olarak ... ve ...’ın kullanımına terk ettiği gerekçesiyle, asıl davanın reddine karar verilmiştir.
    1) Birleşen dava davalıları ... ve ...’ın birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Birleşen dava, mülga 818 sayılı BK’nun 18. (6098 sayılı TBK’nun 19.) maddesine dayalı muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir.
    Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, danışıklı olan bir hukuki işlem haksız eylem niteliğindedir. Muvazaalı muamele (danışıklı işlem) ile hakkın zarar gördüğünün benimsenebilmesi için danışıklı işlemde bulunandan bir alacağın var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir. Satışın danışıklı olduğu kanıtlanırsa davacı, satışa konu edilen maldan alacağını almak için yararlanabilecektir. Davacının bu davadaki amacı, alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır.
    Öte yandan medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarın da karar verilene kadar sürmesi gerekir. Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır. Mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini “dava şartı” olarak kabul etmiştir.. Bu şart dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır. 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
    Somut olaya gelince; davacı ...’ın eşi ... ile aralarında ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (aile mahkemesi sıfatıyla) görülen ve 29/03/2012 tarihinde kesinleşen karşılıklı açtıkları boşanma davasında asıl ve birleşen davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş, ancak boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu kabul edilen ...’ın yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat talepleri reddedilmiştir. Birleşen davada davacı ...’ın davalılar ... ve ...’a muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil talebini yöneltmesinde dava tarihi
    itibariyle hukuki yararı var ise de, yargılama sırasında kesinleşen boşanma davasının sonucuna göre davacı lehine mali haklara hükmedilmediği, dolayısıyla davacının davalı eşinden herhangi bir alacağının bulunmadığı, böylece davacının hukuki yararının ortadan kalktığı anlaşılmaktadır.
    Şu halde mahkemece; açıklanan olgular gözetilerek birleşen davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    2) Asıl davada davacı ... ...’ın elatmanın önlenmesi istemli asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi davaları, haksız eylem niteliğindeki elatmayı gerçekleştiren kişi veya kişiler aleyhine açılır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 683. maddesinde: “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.”hükmü yer almaktadır.
    Doğrudan mülkiyet hakkını ilgilendiren eldeki elatmanın önlenmesi istemli davada dava hakkı, mutlak olarak mülkiyet hakkı sahibine aittir. Somut olayda dava tarihi itibariyle davaya konu taşınmaz davacı ... ... adına kayıtlı olduğuna ve birleşen davadaki muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkin hukuki yarar ortadan kalktığına göre, asıl davadaki elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi