20. Ceza Dairesi 2015/10583 E. , 2019/1082 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hükümler : a) Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
suçundan denetimli serbestlik tedbiri
b) Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan
mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Sanıklar... ve... haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin kanun yolu talebinin incelenmesinde:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 20.03.2012 tarihli ve 2011/785-2012/101 sayılı kararında açıklandığı üzere; “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma” suçundan dolayı, TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararın, sözü edilen fıkraya 6217 sayılı Kanunla eklenen cümlenin yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihinden önce ya da sonra verilip verilmediğine bakılmaksızın, temyiz değil itiraz kanun yoluna tabi olması nedeniyle, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, bu suçla ilgili olarak kararın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na İADESİNE,
Sanıklar... ve... haklarında kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde;
TCK"nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanıklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
Sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, 25.01.2012 tarihinde sanık ...’dan ele geçirilen esrar ile ilgisinin olduğuna ve bu sanığın suçuna iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
Sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas mahkûmiyeti bulunan sanık hakkında TCK"nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafiinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 23.02.2012 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında sadece 24.01.2012 tarihli olay nedeni ile “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan kamu davası açıldığı, iddianamede sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair ikinci bir eyleminin yer almadığı, CMK"nın 225. maddesinin 1. fıkrasına göre hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında verilebileceğinden; iddianame anlatımına göre sanığın tek olan eyleminin bir suç oluşturduğu ve zincirleme suç oluşturan başka bir eylemin de bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında TCK"nın 43. maddesi uygulanarak arttırım yapılması,
2-Gerekçeli karar başlığına suç tarihlerinin, sanık ... yönünden; "24.01.2012", sanık ...,... ve ... yönünden "25.01.2012" olarak yazılması yerine sanık ayrımı yapılmaksızın suç tarihinin “22.01.2012” olarak yazılması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 20.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.