21. Hukuk Dairesi 2018/2688 E. , 2019/1051 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, 31/12/1992-04/10/2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 6552 sayılı Yasanın öngördüğü prim borçlandırılmasının yapılmasına ve bu borçların anılan Yasa kapsamında yapılandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi üzerine davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
A)Davacı İstemi:
Davacı vekili, davacının 31/12/1992-04/10/2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 6552 sayılı yasadan faydalanması gerektiğinin tespitini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı:
Davanın reddine kararı verilmesi istenilmiştir.
C)İlk Derece Mahkeme Kararı; İlk derece mahkemesi tarafından;
"1-Davanın KABULÜNE, davacının 30/12/1992-04/10/2000 tarihleri arasında 1479 sayılı yasa kapsamında bağkur sigortalısı olduğunun tespitine,
2-Davacının tespite hükmedilen dönemlerde doğacak prim borçları nedeniyle 6552 sayılı yasadan yararlanması gerektiğinin tespitine,..." karar verilmiştir.İstinaf Başvurusu ;Davalı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından 09/10/2017 tarihli gerekçeli kararda davanın kabulü ile davacının 30/12/1992-04/10/2000 tarihleri arasında 1479 sayılı yasa kapsamında Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verildiğini, ... TC kimlik numaralı sigortalı ..."ın ... Tic. ve San. Odasında ... Asansörleri Ltd. Şti."de ortaklığı her ne kadar 30/12/1992 tarihinde başlamış ise de, kurumlarına intikal eden 21/06/2002 tarihinde 84365 sayılı Bağ-kur"a giriş bildirgesine istinaden şahsın sigortalılığı 4956 sayılı yasa gereği 04/10/2000 tarihinde tescilinin yapıldığını, sigortalı olarak kendisine tescilinin yapıldığına dair tebligat gönderildiğini, davaya konu olan tescilinin 04/10/2000 tarihinden öncesi bir tarihe çekilmesi yönündeki talebinin bulunmadığını, 4956 yasanın 15. maddesi kapsamında tescilinin geriye dönük olarak çekilme imkanı bulunmadığını, davacının sigortalı olma iradesinin ortaya koyulması gerektiğini, bu durum davacı tarafından ispat edilemediğini, davacının geriye dönük olarak sigortalılık tespitinin mümkün olmadığını belirterek, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın bozularak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
"Tüm dosya kapsamından; davacının, 21.05.2002 tarihli bildirge ile bağkur sigortalısı olmak üzere kuruma başvuruda bulunduğu, kurum tarafından 04.10.2000 tarihinden itibaren 1479 sayılı yasa kapsamında bağ-kur sigortalılığının başlatıldığı, davacının 31.12.1992-04.10.2000 tarihleri arasında arasında şirket ortaklığı nedeni ile Bağ-Kur sigortalısı olarak tescili talebi ile davalı kuruma başvuruda bulunduğu, davalı kurumun talebin reddine karar verdiği, davanın davacının şirket ortaklığı ve oda kaydına dayanarak 1479 sayılı yasa kapsamında Bağ kur sigortalısı olduğunun ve 6552 sayılı yasadan yararlanması gerektiğinin tespiti talebine ilişkin olduğu,İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulü ile, davacının 30/12/1992-04/10/2000 tarihleri arasında 1479 sayılı yasa kapsamında bağkur sigortalısı olduğunun tespitine ve davacının tespite hükmedilen dönemlerde doğacak prim borçları nedeniyle 6552 sayılı yasadan yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiş olduğu, incelenen dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde, gerekçesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle "Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE" karar verilmiştir.
E)Temyiz: Davalı vekili; Davacının 04.10.2000 tarihli tescili yapılmış olup, tescilinin geri çekilmesinin mümkün olmadığını, davacının sigortalı olma iradesini açıkça ortaya koyması gerekmekte olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, davacının 30/12/1992-04/10/2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulü ile davacının 30/12/1992-04/10/2000 tarihleri arasında 1479 sayılı yasa kapsamında bağkur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.Bölge Adliye Mahkmesince de karar usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Davacının limited şirket ortaklığına istinaden 30/12/1992-04/10/2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalılığının devam ettiğine dair mahkemenin kabulü yerindedir. Ancak sigortalılığın başlangıcında hataya düşülmüştür. Davanın yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı yasanın 24/II-a bendine göre 18 yaşının doldurmayanlar bu kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmazlar. Öte yandan davacının 20.03.1979 doğumlu olduğu sabittir. Hal böyle olunca da Bağ-Kur sigortalılığının başlatıldığı 30/12/1992 tarihinde davacının henüz 18 yaşını doldurmadığı ortadadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde ve özellikle Bağ-Kur sigortalılığının 18 yaşını doldurduğu 20.03.1997 tarihinden başlatılmak gerekirken 30.12.1992 tarihinden başlatılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Kural olarak davayı kaybeden taraf yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden sorumludur. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkemenin yargılama giderlerini taraflar arasında paylaştırması gerekir.
Somut olayda, davacının istemi 30/12/1992-04/10/2000 tarihleri arasında bağ-kur sigortalılığının tespitine yönelik olup davacının 1479 sayılı kanuna tabi sigortalılığının 20.03.1997 tarihinden itibaren başlatılması gerektiğinden davanın kısmen kabulü yerine tamamen kabulüne karar verilerek vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı kurum üzerinde bırakılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK"nun 370/2. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu SGK vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, ilk derece mahkemesinin kararının DÜZELTİLEREK ONANMASI gerekmiştir.
G)Sonuç : Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA) İlk derece mahkemesi kararının ;
1- Hüküm fıkrasının 1.bendi tümüyle silinerek yerine,
“Davanın KISMEN KABULÜNE, davacının 20/03/1997-04/10/2000 tarihleri arasında 1479 sayılı yasa kapsamında bağkur sigortalısı olduğunun tespitine”
2- Hüküm fıkrasının yargılama giderine dair 5. bendinin tümüyle silinerek yerine, " Davacı tarafça yapılan 77,60 TL yargılama giderinin ise kabul ve red oranlarına göre 38,80 TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine bakiye 38,80 TL nin ise davacı üzerinde bırakılmasına " rakam ve sözcüklerinin yazılmasına,
3-Hükme ek bir fıkra olarak " Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1980,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, 18/02/2019 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.