Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/298
Karar No: 2018/401

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/298 Esas 2018/401 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/298 E.  ,  2018/401 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Sulh Ceza
    Sayısı : 581-822

    Kasten yaralama suçundan sanık ..."nün beraatine ilişkin Karşıyaka (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 19.04.2011 tarihli ve 652-452 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 02.05.2013 tarih ve 15473-17985 sayı ile;
    “...Katılanın aşamalardaki istikrarlı beyanı, bu beyanla örtüşen adli rapor ve tanıkların beyanları karşısında, sanığın katılanı yaraladığı sabit olduğu hâlde, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken, oluşa uygun olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Karşıyaka (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesi ise 14.11.2013 tarih ve 581-822 sayı ile;
    "...Müştekinin anlatımları ve adli rapordaki bulgular karşılaştırıldığında, müştekinin ifadelerinin gerçeği yansıtmadığı, delil ile desteklenmediği ve tutarlı olmadığı sonucuna varılmıştır. Zira, bir genç kadının, genç bir erkek tarafından "tokatlanması, başının duvara vurulması, yere düştüğünde tekmelenmesi ve saçından tutulup çekiştirilmesi" hâlinde, bir gün sonra yapılan adli muayenesinde, bu olaya işaret eden bir bulgu bulunmaması beklenemez. Bu şekilde dövülen bir kadının vücudunda darp ve cebir izi olmaması, beyanlarının yerinde olmadığının delili niteliğindedir.
    Açıklanan bu duruma göre; müştekinin aşamalardaki anlatımları ve adli rapor içeriği, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine değil, müştekinin beyanlarının doğru olmadığına delil teşkil etmektedir.
    Yargıtay bozma ilamında "tanık beyanlarının" da suçun işlendiğine işaret edildiği belirtilmiştir. Bu nedenle, dinlenen tanıkların beyanlarının irdelenmesi gerekmiştir.
    Olayın görgü tanığı yoktur. Olay, sanığın oturduğu evde, sanık ile müştekinin bir arada bulunduğu sırada meydana gelmiştir. Bu nedenle olayı doğrudan gören bir görgü tanığı yoktur.
    Sanığın oturduğu binada komşusu olan tanıklar ... ve ... ifadelerinde; olayın nasıl olduğunu görmediklerini, sanığın komşusu olduklarını, olay günü kapılarına gelen müştekinin ağlayarak içeriye girdiğini, ne olduğunu sorduklarında sanığın kendisini dövdüğünü, kolundan tutup kapı önüne koyduğuna dair sözler söylediğini beyan etmişlerdir. Bu tanıklar, müştekinin kapılarına gelmeden önce bir kavga sesi duyduklarını dile getirmedikleri gibi, evlerine gelen müştekinin dövüldüğünü gösteren bir yaralanmadan da bahsetmemişlerdir. Müştekinin ifadelerinde beyan ettiği şiddette bir dayak olması hâlinde, müştekinin yüzünde, kollarında, saçlarında tanıkların da görebileceği, yaralanmaların olması gerektiği hâlde böyle bir yaralanma bulunmamaktadır.
    Dinlenen diğer tanık.... müştekinin babasıdır ve olay sırasında yurt dışındadır. Kendi anlatımına göre, kızı olan müştekinin telefonla araması ve sanığın kendisine kötü davrandığını, hor gördüğünü, tartakladığını anlatması üzerine kızına aynı binanın dördüncü katındaki komşusuna, oradan teyzesi Ayten"i arayıp teyzesine gitmesini söylemiştir.
    Bu beyana göre; müşteki, sanığın evinden ayrılmadan önce babasını aramış, ondan sonra diğer tanıkların evine gitmiştir. Oysa müşteki anlatımlarında, sanığın kendisini döverek kapıdan attığını, bundan sonra komşuya gittiğini ileri sürmüştür. Müştekinin iddiası ile babası olan tanığın anlatımı birbirini doğrulamamaktadır.
    Görüldüğü üzere; müştekinin anlatımları, adli rapor ve tanık beyanları, sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunu işlediğini ortaya koyan delil niteliğinde değildir. Bu deliller sanığın mahkûmiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil olarak sayılamayacağı" gerekçesiyle direnerek, sanığın önceki hükümdeki gibi beraatine karar vermiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.06.2015 tarihli ve 19528 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 597-533 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 07.03.2017 tarih ve 494-2323 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Karşıyaka Devlet Hastanesince 05.08.2010 tarihinde saat 15.25"te düzenlenen adli raporda; kuzeni tarafından darbedildiği öyküsüyle gelen katılanın boynunda, ensesinde, oksipital bölgede ve her iki omzunda hassasiyet bulunduğu, hastada depresif semptomlar mevcut olduğu belirtildikten sonra, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir bir yara mevcut olup olmadığının, akut anksiyete bozukluğu açısından psikiyatri polikliniği kontrolü ardından kesin raporun verilmesinin uygun olacağının ifade edildiği,
    Aynı Hastanede Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanınca düzenlenen 10.08.2010 tarihli raporda katılanda aktif psikopatoloji saptanmadığı, Kulak Burun Boğaz Uzmanınca düzenlenen aynı tarihli raporda ise, katılanın boynundaki hassasiyetin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ..., 05.08.2010 günü Karşıyaka Polis Merkezine müracaat ederek; İstanbul"da yaşadığını, 04.08.2010 günü saat 17.00 sıralarında İzmir"e iş aramak için geldiğini, babaannesinin Karşıyaka ilçesindeki, olayın meydana geldiği evine kalmaya gittiğini, daire kapısını, kilidin değiştirilmiş olması nedeniyle elindeki anahtarla açamadığını, zili çaldığını, kapıyı halasının oğlu olan sanık ..."nün açtığını, kendisine “Ne kadar saygısız insansın, neden haber vermeden geldin” şeklindeki sözlerle bağırdığını, telefonu bozuk olduğu için arayamadığını söyleyince “Burası otel değil, istediğin zaman gelemezsin” diye cevap verdiğini, sanıktan dairenin anahtarlarını istediğini, alamayınca sanığın annesini telefonla aradığını, sanığın bunun üzerine "Annemi huzursuz edemezsin" dedikten sonra kendisini tekme tokat dövmeye başladığını, saçından kavrayıp başını duvara vurduğunu, kendisini ve eşyalarını daireden dışarı attığını, sebepsiz yere kendisini darbeden sanıktan şikâyetçi olduğunu, uzlaşmak istemediğini,
    Tanık....; katılanın babası olduğunu, Fransa"da yaşadığını, katılanın kendisini telefonla arayarak babaannesinin evine gittiğinde sanığın kendisini tartakladığını söylediğini, bunun üzerine katılana dördüncü katta ikamet eden tanıkların yanına sığınmasını söylediğini, katılanla konuşurken sanığın bağırma seslerini duyduğunu,
    Tanık ...; olayın meydana geldiği apartmanda, kardeşi ... ile birlikte yaşadığını, katılanı uzun zamandır tanıdığını, olayı görmediğini, zili çalan katılana kapıyı kardeşinin açtığını, katılanın ağlıyor olduğunu, ne olduğunu sorduklarında, sanığın kendisini kolundan tutup dövdüğünü söylediğini, katılanın iki kolunun pazu kısımlarında kızarıklıklar gördüğünü, bunun dışında katılanda yara bere izi görmediğini,
    Tanık ...; sanığın iki kat üstünde ikamet ettiğini, olayı görmediğini ancak bağırma sesleri duyduğunu, olaydan sonra katılanın dairelerine geldiğini, sinirlerinin bozuk olduğunu, ağladığını, sanıkla kavga ettiklerini, sanığın kendisine vurduğunu söylediğini, katılanın vücudunun görünen yerlerinde kanama veya başkaca yara görmediğini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... kollukta; katılanın kuzeni olduğunu, olay günü saat 17.00 sıralarında kaldığı dairenin kapısının çalındığını, kapıyı açtığını, katılanın içeri girerek eşyalarını dairedeki küçük odaya yerleştirmeye başladığını, neden haber vermeden geldiğini sorunca katılanın bağırıp çağırmaya başladığını, mutfakta bulunan masa ve sandalyeyi devirip etrafı dağıttığını, katılanın daha fazla zarar vermesini engellemek için omuzlarından tutarak dışarı çıkardığını, evi toparlayıp durumu akrabalarına bildirdiğini, katılanı darbetmediğini, uzlaşmak istemediğini,
    Mahkemede; anneannesinin rahatsızlığı sırasında birlikte kalmaya başladıklarını, anneannesi vefat edince aile büyüklerinin iznini alarak aynı dairede kalmaya devam ettiğini, olay günü dayısının kızı olan katılanın valizleri ile birlikte geldiğini, neden haber vermeden geldiğini sorunca, “Burası babaannemin evi, istediğim gibi gelirim, sana mı soracağım” diye cevap verdiğini, “Burada insan yaşıyor, haber vermen gerekirdi” demesi üzerine katılanın birkaç telefon görüşmesi yaptığını, bağırıp çağırmaya, eşyaları dağıtmaya başladığını, sakin olmasını söylemesine rağmen katılanın tutumunu sürdürmesi üzerine katılanı kolundan tutup kapının önüne çıkardığını, eşyalarını da kapının önüne koyduğunu, katılana vurmadığını, suçlamayı kabul etmediğini,
    Savunmuştur.
    Kasten yaralama suçu 5237 sayılı TCK’nın 86. maddesinde;
    “(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur
    (3) Kasten yaralama suçunun;
    a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
    b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
    c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
    d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    e) Silâhla,
    İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
    Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılmış, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır.
    Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonuçları doğurmaya elverişli her türlü hareketle kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanık ve katılanın akraba oldukları, anneannesinin vefatından sonra anneannesine ait dairede kalmaya devam eden sanıkla, olay günü İzmir"e gelen katılan arasında katılanın bu dairede kalmak istemesi nedeniyle tartışma çıktığı, tartışma sırasında sanığın katılanı darbederek kollarından tutup dışarı çıkardığı, katılana ait eşyaları da kapının önüne koyduğu, durumu telefonla babasına bildiren katılanın babasının söylemesi üzerine olayın meydana geldiği dairenin iki kat üstünde bulunan tanıklar Şevket ve ..."nın birlikte kaldıkları daireye sığındığı, tanık ..."nın olay sırasında bağrışma sesleri duyduğunu, kapıyı açtıklarında katılanı sinirleri bozulmuş ve ağlar şekilde gördüğünü, tanık ..."nın ise katılanın kollarında pazu hizasında kızarıklıklar bulunduğunu beyan ettiği, olaydan bir gün sonra Karşıyaka Polis Merkezine giderek sanıktan şikâyetçi olan katılanın sevk edildiği Karşıyaka Devlet Hastanesince 05.08.2010 tarihinde saat 15.25"te "Kuzeni tarafından darbedildiği öyküsüyle gelen katılanın boynunda, ensesinde, oksipital bölgede ve her iki omzunda hassasiyet bulunduğu, katılanda basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir bir yara mevcut olduğu" yönünde rapor düzenlendiği anlaşılan olayda; katılanın aşamalarda değişmeyen, tartışma sırasında sanığın kendisini darbederek yaraladığı yönündeki beyanları, katılanın bu iddiasını doğrulayan Karşıyaka Devlet Hastanesince düzenlenen 05.08.2010 tarihli adli rapor, tanık ..."nın olay sırasında bağrışma sesleri duyduğuna, kapıyı açtıklarında katılanı sinirleri bozulmuş ve ağlar şekilde gördüğüne ilişkin anlatımı, tanık ..."nın katılanın kollarında pazu hizasında kızarıklıklar bulunduğuna dair beyanları, sanığın tartışma sırasında katılanı kollarından tutarak dışarı çıkardığına ilişkin savunması bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunun sübuta erdiğinin kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme kararına konu hükmün, sanığın kasten yaralama suçundan mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; "hükmün onanması gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmıştır.

    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Karşıyaka (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.11.2013 tarihli ve 581-822 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığın kasten yaralama suçundan mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.10.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi