13. Hukuk Dairesi 2014/877 E. , 2014/17616 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2012/431-2013/421
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı şirkete 10 yılı aşkın süre avukatlık hizmeti verdiğini, davalı tarafından gönderilen 4.3.2008 tarihli ihtarda “sözleşmenin, 5. maddesi gereğince sözleşmenin feshedildiğini, ancak istediği dava ve icra dosyalarını takip etmeye devam edebileceğinin” bildirildiğini, kendisinin de 14.3.2008 tarihli ihtarı göndererek, liste halinde sunduğu bir kısım dosyaları Avukatlık Kanunu başta olmak üzere ilgili mevzuat doğrultusunda takip etmeye devam etmek istediğimi bildirdiğini, böylece bu dosyalar yönünden davalı şirketle yeni bir sözlü vekalet ilişkisi kurulduğunu, ne var ki 30.6.2008 tarihli ihtarla haksız olarak vekaletten azledildiğini, haksız azil nedeniyle muaccel hale gelen 929.676,00 TL akdi vekalet ücreti ile 316.161 TL karşı taraf vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.145.837 TL vekalet ücreti alacağının ödenmesini talep ettiğini, ancak sonuç alamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, akdi vekalet ücreti nedeniyle 5.000 TL, karşı taraf vekalet ücreti nedeniyle de 5.000 TL olmak üzere toplam 10.000 TL vekalet ücreti alacağının haksız azil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini 869.695,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, davacının 1.8.2003 tarihli sözleşme ile hukuki danışmanlık hizmeti yanında, dava ve icra takiplerini baştan sona yürütme hizmetini üstlendiğini, bunun karşılığında aylık net 8.750,00 TL ücret ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacıya sözleşmeden kaynaklanan tüm ücret alacaklarının eksiksiz olarak ödendiğini, ücret konusunda anlaşma sağlanamadığı için sözleşmenin, 5. maddesi gereğince feshedildiğini, ancak sözleşmede dava ve icra dosyaları için karşı taraf vekalet ücretlerinin avukata ait olduğu kararlaştırıldığından, davacının başlatmış olduğu icra takip ve davalarda karşı taraftan tahsil edilmesi muhtemel vekalet ücretlerine hak kazanabilmesi için, davacıya
İstediği dosyaları sonuçlanana kadar takip edebileceğinin bildirildiğini, ancak davacının bu durumu kötüye kullandığını, şirketin talimatlarını dikkate almadığını, vekaleten tahsil ettiği tutarları da bildirmediğini, bu durumun tesadüfen öğrenildiğini, toplam harcamaların %30’u civarında belgesiz ve dayanaksız harcamalar yaptığını, tüm bu nedenlerle azlin haklı olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, azlin haklı olduğu kabul edilmekle birlikte davacının, “dava konusu sözleşmesiz dönemdeki 3,5 aylık emeğinden dolayı hakkaniyete uygun bir ücretin takdir edilmesi gerektiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.9.1987 tarihli kararında da, bu hususun açıkça vurgulandığı” belirtilerek, Avukatlık Kanununun 164/4 ve 164/son maddelerine göre, haklı azil olmasaydı avukatın hak edeceği vekalet ücreti alacağından takdiren 2/3 oranında indirim yapılmak suretiyle 71.335,94 TL vekalet ücretinin 30.7.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiş,Dairemizce davacının tüm temyiz itirazları rededilmiş,davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde, “Davacının, Avukatlık Kanununun 34. maddesine aykırı hareket ederek, vekaleten tahsil ettiği miktarı hapis hakkı koşullarına aykırı olarak uhdesinde tuttuğu, bu nedenle yapılan azlin haklı olduğu, dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden anlaşılmakta olup, mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” Hükmü mevcut olduğundan bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Mahkemece Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 23.9.1987 tarihli 3/186-957 sayılı kararına atıfta bulunularak, davacının, azle neden olan dava dışındaki takip ve davalarda herhangi bir kusur ve ihmalinin bulunmadığı belirtilmek suretiyle, Avukatlık Kanununun 164/4 ve 164/son maddelerine göre, haklı azil olmasaydı avukatın hak edeceği ücret hesaplanıp, bu miktardan takdiren 2/3 oranında indirim yapılarak hüküm kurulmuş olması ise isabetli değildir. Kaldı ki, sözü edilen Hukuk Genel Kurulu kararında, “azle yol açan davranışın davalının aleyhine sonuç doğurmaması”, ön koşul olarak belirtilmiş olup, davacının, davalı müvekkili nam ve hesabına tahsil ettiği miktarı hapis hakkı koşullarına aykırı olarak uhdesinde tutmuş olması karşısında, dava konusu olayda mahkemece atıf yapılan kararda belirtilen ön koşul da oluşmamıştır. Vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir. “ gerekçeleri ile bozulmuş ,mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda aldırılan bilirkişi raporundaki tespit ve hesaplama yöntemine kısmen itibar edilmeyerek bilirkişinin tespitlerine göre vekalet ücreti miktarı resen hesaplanarak mahkemece davanın kısmen kabulüne,
17.911,96 TL vekalet ücretinin 30.07.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1--Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda aldırılan bilirkişi raporuna kısmen itibar edilerek davacıya ödenmesi gereken vekalet ücretleri resen hesaplama yöntemi ile belirlenmiş,belirlenen bu miktar üzerinden de hüküm kurulmuştur.Mahkemece resen hesaplama yapılırken toplama hatası yapılmıştır.Bu şekilde oluşan çelişkiyi gidermek için bilirkişi raporundaki hesaplamaların yeniden değerlendirilerek ve toplama hataları giderildikten sonra yeni bir karar verilmek üzere usul ve yasaya aykırı kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 0,90 TL harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan 1.224,00 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.