Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından işletilen iş yerine ait elektriğin kendilerinden önceki abonenin elektrik cezası nedeni ile kesildiğini, müvekkilinin davalı tarafa müracaat ederek elektrik abonesi olduğunu ve davalı tarafa borcunun bulunmadığını belirterek borçlu olmadığının tespitine, kesilen elektriğin tedbiren bağlanmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, davacı tarafça itiraz edilen 20.02.2012 tarihli faturanın usulsüz elektrik kullanımına ilişkin tanzim edilen fatura olduğunu, dava konusu edilen yerde üç adet kaçak elektrik tespit tutanağının düzenlendiğini, borcun davacıya ait olduğunu, açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacının elektriğin sarf edildiği iş yerinde 15.02.2012 tarihinde ticari faaliyete başladığı, mahallinde kaçak elektrik tutanağının 20.02.2012 tarihinde düzenlendiği, davacının 20.02.2012 tarihli tutanağa itiraz ettiği, diğer tutanaklar konusunda her hangi bir talebinin bulunmadığı, ilk tutanağının düzenlendiği 13.10.2010 tarihinde davacının söz konusu iş yerinde faaliyette bulunmadığı, faaliyeti yürütenin ..... Petrol A.Ş olduğu,son tutulan 29.05.2012 tarihli kaçak elektrik tutanağına konu borcu davacının kabul ettiğini, bilirkişi tarafından hesaplanan miktarın dava konusu edilen miktardan mahsup edilerek davalının davacıya 29.008,32 TL borcu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının iş yerini daha önce fiilen teslim aldığını ve abone yapmadan elektrik kullanmaya devam ettiğini, iş yerinin fiilen açılmış olmasına rağmen resmi işlemlerin aylar sonra yapıldığını, davacı şirketin iş yerini devir aldıktan sonra üç dört ay sonra abone olduğunu, davacının söz konusu iş yerini tutanak tarihi olan 20.02.2012 tarihinden çok daha önce kullanmaya başladığının mevcut olmasına rağmen mahkemece davanın kısmen reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, kararın aleyhe olan kısmın bozulmasını talep etmiştir. Somut olaya gelince, davacının kaçağa konu yere resmen veya fiilen ne zaman girdiği, dava konusu yerde ne zaman faaliyete başladığı, işletmeyi devreden önceki şirket ile devralan şirket hakkında fiili veya hukuki bağlantının bulunup bulunmadığı resmi ve diğer kayıtlar araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.