14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/9084 Karar No: 2015/8658 Karar Tarihi: 08.10.2015
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/9084 Esas 2015/8658 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/9084 E. , 2015/8658 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 29. Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 17/12/2013 NUMARASI : 2013/178-2013/187
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.07.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı, kayden maliki olduğu 1193 ve 1194 sayılı taşınmazların belediyece 06.02.2003 tarih ve 128 sayılı Encümen kararıyla imar uygulamasına tabi tutulduğunu, 7456 ada 1 sayılı imar parselinin Hazine ile paylı olarak adına tescil edildiğini, ancak idari yargı yerinde açılan dava sonucu anılan işlemin iptal edildiğini ve kararın deracattan geçmek suretiyle kesinleştiğini ileri sürerek, tapu iptaliyle imar uygulaması öncesi davacıya ait 1193 ve 1194 parsel sınırlarına arazi miktarına dönülerek davacı adına tescili isteğinde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir. Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkindir. Tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Böylesi bir durumda da dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Diğer taraftan; kadastral parselin ihyasının imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği; bu durumda da ihyası istenen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır. Somut olayda; mahkemece yapılan keşif sonucu fen bilirkişi tarafından düzenlenen 26.07.2013 tarihli rapor ve eki krokide 1193 ve 1194 sayılı kadastral parseller sınırları üzerinde oluşturulan alanlar gösterilmiş ise de, 7456 ada 1 sayılı imar parselinin 1193 ve 1194 sayılı parsellerde kalan miktarları belirtilmemiştir. Mahkemece; 7455 ada 4 ve 7456 ada 2 sayılı imar parsellerinin kısmen 1193 ve 1194 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde kaldıkları ve kadastral parsellerin ihyasının, anılan imar parsellerinin maliklerinin mülkiyet haklarını etkileyeceği gözetilmeksizin, taraf teşkili sağlanmadan ve denetime elverişsiz rapor hükme esas alınmak suretiyle neticeye gidilmiştir. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca taraf teşkilinin sağlanması ve ondan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde diğer temyiz eden davalı belediyeye iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.