8. Hukuk Dairesi 2014/3455 E. , 2014/11917 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Şile Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/03/2013
NUMARASI : 2010/415-2013/114
R.. Ç.. ile A.. T.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil,. muhtesatın tespiti davasının kısmen kabulüne ve kısmen karar verilmesine yer olmadığına dair Şile Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 13.03.2013 gün ve 415/114 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10.06.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalılar vekili Avukat Ö.. Ç.. ve karşı taraftan davacı vekili Avukat M.. H.. U.. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, Şile Noterliği"nce düzenlenen 26.07.1990 tarih 2956 yevmiye numaralı taahhütname gereğince davalı adına kayıtlı parsel üzerindeki yapının müvekkiline aidiyetinin tespitine ve taşınmazın 12/192 payın yarısının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, davacı vekili 19.12.2011 tarihli dilekçesinde, talebin taşınmazın üzerindeki 6/12 payın iptaline yönelik olduğunu bildirmiştir.
Davalı N.. T.. cevap dilekçesinde, dayanak taahhütname başlıklı sözleşmenin zamanaşımına uğradığını, yasal başvuru süresinin geçtiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini, davalının yargılama sırasında ölmesi üzerine, mirasçıları A.. T.. ile U.. T.. vekili, söz konusu taahhütnamenin davacıya tapu iptali ve tescil hakkı vermediğini, davacının sözleşme altında imzası bulunmadığından iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme niteliğinde olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, kısa kararda sadece; “…davanın kabulüne, parsel üzerindeki davalı adına kayıtlı 6/192 oranında iptaliyle davacı adına tapuya tesciline…”, gerekçeli kararda ise; “… davanın kabulüne, dava konusu parsel üzerindeki davalı adına kayıtlı payın 6/192 oranında iptaliyle davacı adına tapuya tesciline, taşınmaz üzerindeki yapının aidiyetinin tespiti isteğinden vazgeçildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Görüldüğü üzere; kısa kararla gerekçeli karar arasında aykırılık oluşturulmuştur. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki bu uyumsuzluk mahkemelere olan güveni sarsar.
Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karardır. Gerekçeli kararın kısa karara uygun olması gerekir. Bu konuya ilişkin 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; “1-Kısa kararla gerekçeli kararın aykırı olması bozma nedenidir. 2- Yerel mahkeme bozmadan sonra önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla hakimin vicdani kanaatine göre karar verebilir.” denilmiştir. Hüküm, bu nedenle Kanuna, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olarak tesis edilmiştir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL. Avukatlık Ücreti"nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında Avukat marifetiyle temsil olunan davalılara verilmesine, HUMK"nun 388/4.(HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine ve 569,25 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.