10. Hukuk Dairesi 2014/23992 E. , 2016/4271 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 09.09.2009 tarihinde davalı işyerine ait bahçede işyerine ait bulunan aracın içerisinde bulunduğu sırada sel baskınına maruz kalması sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirin onay tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Kaçınılmazlık ilkesi; olayın vuku bulduğu tarihte geçerli bilimsel ve teknik ilkelerine göre, alınacak tüm önlemlere rağmen zararın kısmen veya tamamen önüne geçilememesi durumudur. Evrensel teknik ilkeler göz önünde tutularak, önlenmesi olanaksız zararların kötü tesadüf ve kaçınılmazlık olarak değerlendirilmesi mümkündür. İşveren sadece sayılan sınırlı durumlarda sorumludur. Kaçınılmaz dış etkenlerden, kötü rastlantılardan, teknik arıza, araç ve gereçlerdeki yapılan hatalarından sorumlu tutulamayacağı gibi kusurun tümü başkalarında ise ve kendisine hiçbir kusur yükletilemiyorsa kurumun yaptığı yardımlardan sorumlu tutulamaz.
506 sayılı Yasanın 26’ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, işverenin rücu alacağından sorumluluğu, ancak kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi, ya da suç sayılabilir bir davranışının varlığı halinde olanaklıdır. Başka bir anlatımla, işverenin yalnızca, fıkrada öngörülen sınırlı sayıdaki durumlarda sorumluluğu söz konusudur. Anılan fıkraya 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 28’inci maddesiyle eklenen “İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır” cümlesi gereğince, iş kazalarında ilgililerin kusur durumları belirlenirken kaçınılmazlığın da göz önünde bulundurulması ve belirlenen kaçınılmazlık payından işverenin sorumlu tutulmaması gerekmektedir. Kaçınılmazlık olgusundan ise, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geçerli mevzuat hükümleri çerçevesinde, doğabilecek olası zararlı sonuçların önlenmesi yönünde, duruma ve koşullara göre ilgililerden beklenebilecek tüm özenli ve dikkatli çabaya karşın sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan iş kazasının meydana gelmesi durumunda söz edilebilir. Günümüz teknolojisinde bir takım olayların sonuçlarının kısmen kaçınılmazlık/kötü rastlantılarla açıklanması, alınabilecek önlemler düşünüldüğünde olanaksızdır. Kaçınılmazlık/kötü rastlantı olarak adlandırılan olguların bir çoğunun temelinde insan yanılgı ve savsamaları, özen eksikliği bulunduğu bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki, her birey, zararlı sonuçların önlenmesi için durum ve koşulların kendisine yüklediği özen ve dikkat yükümünü göstermek zorundadır. Öngörülebilir sonuçlar karşısında kaçınılmazlık/kötü rastlantı yönünde değerlendirme yapılamaz.
Söz konusu olayda %20 oranında kaçınılmağın söz konusu olduğu kabul edilmiş ise de, yukarıda belirlenen maddi ve hukuki olgular karşısında iş kazasının kaçınılmazlık sonucu oluşmadığı açıktır.
Öte yandan, mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda, kaçınılmazlık faktörünün kazanın meydana gelişinde %20 oranında etkili olduğu, davalılardan .... nin %55, davalı ...’nun %3, idari amir ...’nün %2 oranında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı %15, İSKİ %5 oranında sorumlu olduğu kabul edilmiş ise .... İş Mahkemesinin 2011/1762 E. 2014/38K. sayılı dosyasında aynı olaya ilişkin davalılardan .... nin %65, davalı ...’nun %3, idari amir ...’nün %2, kaçınılmazlığın %30 oranında etkili olduğu, ..... İş mahkemesinin aynı olaya ilişkin 2013/161 E. 2014/223 K. sayılı dosyasında davalılardan .... nin %50 (bu kusurun davalı ...’nun %4, ...’nün %6 oranında), kaçınılmazlığın %50 oranında etkili olduğu, kabul edilip hüküm kurulduğu anlaşılmış olup, aynı olay nedeniyle tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığının ortadan kalkması, hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması yönü gözetilerek, mevcut çelişkinin giderilmesi hususunda işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden oluşa uygun kusur raporu alınmalıdır.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde kaçınılmazlığın bulunmadığı gözetilmek suretiyle kusur yönünden denetime elverişli bilirkişi raporu alıp sonucuna göre gerekirse hesap yönünden de rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılara iadesine, 28.03.2016 günü oybirliği ile karar verildi.