11. Hukuk Dairesi 2013/12030 E. , 2014/1112 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/12/2012
NUMARASI : 2010/80-2012/1292
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11.12.2012 tarih ve 2010/80-2012/1292 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı sigorta şirketi arasında 02/06/2007, 02/06/2008, 02/06/2009 tarihli limitsiz sağlık sigorta sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin geçirmiş olduğu kalp ve damar rahatsızlığı nedeniyle tedavisinin yapılmasına ilişkin olarak davalı sigorta şirketinin anlaşmalı bulunduğu hastane ile davalı sigorta şirketinden 04/09/2009 tarihinde provizyon talep edildiğini, davalı sigorta şirketinin provizyon talebini dayanaksız olarak reddettiğini, tedavinin Memerial Mastahanesi"nde 07/09/2009 tarihinde gerçekleştiğini, 08/09/2009 tarihli 8.875 TL miktarlı tedavi gideri faturasının karşılığının bu hastahaneye müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin tedavi giderlerinin sigorta teminatı dahilinde olmasına rağmen, davalı tarafça ödenmediğini ileri sürerek, 8.875 TL tedavi giderinin fatura ve ödeme tarihi olan 08/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 07/07/2004 tarihinde provizyon talep eden hastanede stend operasyonu geçirdiği, davalı sigorta şirketinin bu hususu tedavi giderlerinin talep edildiği 2009 Eylül ayının içinde, en geç hastaneye tedavinin teminat dışı olduğunun bildirdiği 04/09/2009 tarihinde öğrendiği, bu tarihten itibaren Sağlık Sigortası Genel Şartları"nın 7. maddesi uyarınca 8 gün içinde ve en geç 13/09/2009 tarihinde sağlık sigorta poliçesini feshetmesi gerekirken, fesih ihbarının 08/10/2009 tarihinde yapıldığı, bu nedenle fesih hakkının düştüğü ve davalı sigorta şirketinin tedavi giderleri ödemek zorunda olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 8.874,58 TL"nin ödeme tarihi olan 08/09/2009 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacının kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle davalı sigorta şirketi ile arasında 02.06.2003 başlangıç tarihli hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş, davacı 02.06.2004 tarihinde otomatik yenileme garantisi elde etmiş, aynı yılın temmuz ayı içerisinde bir operasyon geçirmiş, 02.06.2007 tarihinde ömürboyu yenileme güvencesine hak kazanmış, sonrasında 07.09.2009 tarihli operasyon için davalı sigorta şirketinden provisyon talep edilmiş, sigorta şirketi tarafından bu talep poliçe başlangıç tarihinden önce varolan ve beyan edilmemiş hastalıkların teminat kapsamı dışında bulunduğu gerekçesi ile reddedilmiş, operasyon sonrası davacı tarafça hastaneye ödeme yapılmış, 08.10.2009 tarihli yazı ile davalı tarafından poliçeye Poliçe Özel Şartları 5. 2 maddesi gereği ""Kalp, damar sistemi hastalıkları ve operasyonu kontrol, komplikasyon, tedavi ile ilgili olarak istisna konulduğu ve bu hastalıkların teminat dışına çıkarıldığı bildirilmiş, mahkemece bu bildirim fesih iradesinin açıklanması olarak değerlendirilerek, davalı sigorta şirketinin davacının 07.07.2004 tarihinde operasyon geçirdiği hususunu, en geç provizyon talebinin reddi tarihi olan 04.09.2009 tarihi itibariyle öğrendiği, bu tarihten itibaren Sağlık Sigortası Genel Şartları 7 . maddesi uyarınca 8 gün içerisinde ve en geç 13.09.2009 tarihinde bildirmesi gerekirken, fesih ihbarının 08.10.2009 tarihinde yapıldığı, dolayısıyla fesih hakkının düştüğü gerekçesi ile sigortalı davacı tarafından hastaneye ödenen tedavi masraflarının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen TTK"nın 1290. maddesi her ne kadar mal sigortalarını düzenlemekte ise de, Dairemizin yerleşik kararları uyarınca hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Hatta anılan bu düzenleme, Hayat Sigortası Genel Şartları"nın C-2.2. maddesi ile sözleşme hükmü halini de almıştır.
Gerek TTK’nın 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartları"nın C-2.2. maddesi düzenlemesine göre, sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, formun doldurulmamış olması sigortalının sağlığına ilişkin konularda sigortacıya doğru bildirimde bulunma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
Bu nedenle mahkemece, ömür boyu yenileme garantisi kazanıldığı tarih dikkate alındığında, davacı tarafından doğru beyan yükümlülüğünün ihlal edildiği, dolayısıyla davalı sigorta şirketinin sigorta bedelini ödememe hakkının bulunduğu ve ihlalin öğrenildiği tarih itibariyle bu hakkın kullanıldığı gözden kaçırılarak, ayrıca davalının 08.10.2009 tarihli irade açıklamasının Sigorta Genel Şartları"na göre ileriye dönük sonuç doğurucu nitelikte olmasına ve fesih iradesi olarak değerlendirilmesinin yanlış bulunmasına göre, davanın reddine karar vermek gerekirken kabulü doğru olmamış, hükmün yazılı gerekçeler ile temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.