17. Hukuk Dairesi 2015/1168 E. , 2017/10987 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R-
Davacı vekili, davacıya ait konutun davalı tarafından zorunlu deprem sigortasının yapıldığını, 09.11.2011 tarihinde gerçekleşen depremde konutun orta hasarlı olarak resmi kurumlarca tespitinin yapıldığını, orta hasarlı hale gelen konut nedeniyle tazminat ödenmesi için davalıya başvurulduğu halde sonuç alınamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 24.200,00 TL"nin deprem tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 14.05.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, bina güçlendirme bedeli taleplerini 37.000,00 TL"ye yükseltmiştir.Davalı vekili, davacıya ait konuttaki hasarın 23.10.2011 tarihindeki depremde meydana geldiğini, poliçe tanziminden önceki tarihte gerçekleşen hasar için ödeme yapma yükümlülükleri bulunmadığını, davacının gerçeğe aykırı ve eksik beyanda bulunması ile binadaki önceki hasarı gizlemesi nedeniyle zararın teminat dışı olduğunu, olay tarihinden ve ticari faiz isteminin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 34.463,00 TL. maddi tazminatın 09.11.2011 tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davacının poliçe tanziminden önce mevcut olan
hasarı gizlediği ve ZDSGŞ gereği beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususunun davalı tarafça ispat edilemediği de gözetildiğinde, davalının zarardan sorumlu olduğunun kabulünde bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, zorunlu deprem sigorta poliçesi gereği, davacının taşınmazında deprem sonucu oluşan hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davaya konu deprem olayından doğan hasar nedeniyle binanın güçlendirilmesine ilişkin masraf bedellerinin; ayrıca hasarlı binanın kullanılamaması nedeniyle kira kaybı yaşandığı için oluşan zararın ve hasar nedeniyle binada oluşan değer kaybının tahsilini talep etmiş; mahkeme ise, taraflar arasındaki poliçeyle değer kaybı ve binanın kullanılamamasından doğan kar kaybının teminat altına alınmadığı gerekçesiyle ve benimsediği 16.04.2014 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen miktarı esas alarak kısmen kabul kararı vermiştir.
Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde; davacıya ait sigortalı konutun da bulunduğu sitedeki başka konut için davalı tarafından ödenen hasar bedelinin 37.031,00 TL. olduğu, emsal sayılması gereken bu konutlardaki hasar ile davacıya ait konutun bulunduğu binadaki hasarın aynı olduğu, bu nedenle davacı konutu için de emsal sayılacak olan 37.031,00 TL. bina güçlendirme bedelinin uygun olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmektedir. Anılan bu raporda, davacı konutu ile aynı hasara sahip olduğu ve davalı tarafından 37.031,00 TL. ödendiği belirtilen konutlar, davacı konutu ile aynı sitede bulunmakla birlikte, davacı konutu E blokta yer almaktayken emsal denen konutlar A ve C bloklarda yer almaktadır. Ayrıca, hasar ve bedeli yönünden emsal denen konutlarda deprem nedeniyle oluşan hasarın nev"ini ve miktarını gösteren belge de dosya kapsamında bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle, rapor yetersiz olup hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.Bu durumda mahkemece; davacı tarafın, hasar ödemesi için davalı kuruma başvuru yaptığını ifade ettiği de dikkate alınarak, öncelikle, sigortalı konuttaki hasara ilişkin fotoğrafların da yer aldığı davalı nezdinde açılan hasar dosyasının getirtilmesi; daha sonra konusunda uzman inşaat mühendisleri ile sigorta hukukçusundan oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti refakatiyle mahallinde keşif yapılıp davacı konutunun bulunduğu binada oluşan hasarın nev"i ile bu hasarın bertaraf edilip binanın eski hale getirilmesi için gerekli bedelin ne olacağı (daha önce hükme esas alınan raporda emsal olarak kabul edilen A ve C bloklardaki binalarda oluşan hasar ile davacı konutunun bulunduğu binadaki hasarın aynı tür ve miktarda olup olmadığı da incelenip denetlenmek suretiyle), taraflar arasındaki poliçe hükümleri gereği davacının davalıdan tazminini talep edebileceği zarar miktarının belirlenmesi konularında gerekçeli, ayrıntılı, denetime elverişli bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna göre, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Davalı kurumun ticari esaslara göre çalışan ve ticari faaliyet yürüten bir kuruluş olmadığı, bu nedenle borçları için temerrüt faizi olarak yasal faizden sorumlu olduğunun gözetilmesi gerekirken, hüküm altına alınan tazminat için temerrüt faizi olarak ticari faize karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; 27/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.