11. Hukuk Dairesi 2013/4038 E. , 2014/1108 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/02/2012
NUMARASI : 2009/411-2012/213
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29.02.2012 tarih ve 2009/411-2012/213 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 06/11/2007 tarihli lojistik hizmet teklifi sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında müvekkili tarafından davalı şirket adına 28 adet uluslararası taşıma yapıldığını, ancak bedellerinin ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının İcra Müdürlüğü"nün yetkisiz olduğunu belirterek itiraz ettiğini, müvekkili şirketin ikametgahının Kartal İcra Müdürlüğü"ne bağlı olup para borçlarında BK.73. maddesi uyarınca müvekkilinin ikametgahının bağlı olduğu, icra müdürlüğünde de takip yapılabileceğinin, davalının faize yönelik itirazının da yerinde olmadığını, sözleşmede vadesinde ödenmeyen faturalara aylık %3 vade farkı ödeneceğinin kararlaştırıldığını belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağın aylık %3 akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davalının %40"dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığı gibi aksine alacağının bulunduğunu, davalının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, taşımayı süresi içersinde yapmadığını, araçların sözleşmede kararlaştırılan nitelikte olmadığını, davacının kendisinin gecikme bedeli ödemediği halde müvekkilinden bu bedeli talep ettiğini, taraflar arasındaki cari hesap takibi ve mutabakatının TL üzerinden yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; İİK. 50, BK.73 ve HUMK 10. maddeleri uyarınca sözleşmeden doğan para alacağının tahsili konusunda davacının yerleşim yerinin yetkili olduğu, davacının yerleşim yeri Kartal İcra Daireleri"nin yetki alanı içinde bulunan Maltepe"de olduğundan takibin yetkili icra dairesinde başlatıldığı, taraflar arasındaki sözleşmede ödeme hususuna ilişkin maddelerde fatura tarihindeki TCMB döviz satış kurunun kullanılacağı fatura tarihinden itibaren 40 gün vade imkanı tanınacağı, vadesinde ödenmeyen faturalara aylık %3 vade farkı uygulanacağı hükümlerinin getirildiği, davacı tarafça takip talebinde 2.700 Euro navlun alacağı ve 8.367,30 TL vade farkı bedeli faturalarından kaynaklı alacak olmak üzere toplam 13.072,86 TL üzerinden takip başlatıldığı, davanın ise 8.848,80 TL üzerinden harç yatırılmak suretiyle açıldığı, davacı vekilinin 2.700 Euro tutarlı faturadan bakiye 276,28 Euro alacakları kaldığını beyanla bu faturanın kalan kısmı yönünden bir talepleri bulunmadığını, bu nedenle davayı 8.848,80 TL üzerinden açtıklarını açtığı beyan ettiği, iki tarafın incelenen ticari defter ve belgelerine göre navlun alacağı faturasının davalı taraf defterlerinde kayıtlı olduğu ve ödenmiş göründüğü, davalı vekilinin de bu tutarı banka havalesi ile ödediklerini beyan etmekle birlikte ödemeye ilişkin belge sunamadığı, 8.367,30 TL"lik vade farkı faturasının ise sözleşmede öngörülen "vadesinde ödenmeyen faturalara aylık %3 vade farkı uygulanacağı" hükmüne istinaden düzenlenmiş olup davacının hesaplamasının doğru olduğunun bilirkişi tarafından da belirlendiği, sözleşmede kabul edilen bu düzenleme karşısında taraflar arasında teamül olmasını gerektirmediği, davacının sözleşme hükümlerine göre süresinde ödenmeyen faturalar için vade farkı talep edebileceği, her ne kadar davalı taraf defterlerine göre 3.586,06 TL kur farkı alacağı görünmekte ise de taraflar arasında kur farkına ilişkin kabul edilmiş bir düzenleme ve uygulama olmadığından davacı alacağından davalının kur farkı alacağının düşülmesinin uygun görülmediği ve davacının 2.700 Euro bedelli navlun alacağından bakiye 276,28 Euro ve vade farkı faturasından dolayı 8.367,30 TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre,davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Ancak, davacı taraf yabancı para alacağını TL"ye çevirmek suretiyle toplam 13.072,86 TL"nin tahsilini istediğine göre mahkemece davacının alacağı takip tarihi itibariyle TL üzerinden hesaplanıp bu şekilde itirazın iptaline karar vermek gerekirken, yazılı şekilde 276,28 Euro ve 8.367,30 TL üzerinden takibin devamına karar vermesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.