Esas No: 2017/583
Karar No: 2020/137
Karar Tarihi: 13.02.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/583 Esas 2020/137 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen “alacak” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 1. Tüketici Mahkemesince verilen kısmen kabule ilişkin karar davacı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı, asıl dava dilekçesinde, 27.06.2011 tarihinde davalı bankadan almış olduğu konut kredisi nedeniyle dosya masrafı adı altında 2.000TL’nin, birleşen dava dilekçesinde ise konut kredisinin yapılandırılması sırasında yapılandırma ücreti olarak kesilen 2.400TL’nin haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürerek bu bedellerin kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili kesintilerin sözleşme ve mevzuat hükümlerine uygun olduğunu savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Bursa 1. Tüketici Mahkemesinin 27.02.2014 tarihli ve 2013/1340 E., 2014/284 K. sayılı kararı ile; yaptığı zorunlu iş ve işlemlerden doğan masraflarını talep edebileceği kabul edilen davalı bankanın, konut kredisinin kullandırılması sırasında tahsis ücreti adı altında tahsil ettiği 2.000TL zorunlu masrafı bulunduğunu ispat edemediği, davacının bu yönden isteminin haklı olduğu, birleşen dava ile talep edilen erken ödeme ücreti yönünden yapılan değerlendirmede ise, taraflar arasındaki sözleşmede 0.92 faiz oranı ve 120 ay vade kararlaştırılmışken davacının 17.05.2013 tarihinde verdiği dilekçe ile yeniden yapılandırma talebinde bulunduğu ve talebinin yerinde bulunması hâlinde sözleşmenin 18. maddesinde kararlaştırılan %2 oranında yapılandırma komisyonunu ödemeyi taahhüt ettiği, bu çerçevede imzalanan ikinci sözleşme ile aylık faizin 0.70’e düşürülerek taksit sayısının da 72 ay olarak düzenlendiği, bu sözleşme ile başlangıçta davacının ödemesi gereken faiz tutarı toplam 88.521,36TL iken, 37.885,87TL’ye düştüğü, yapılandırma talebini kabul etme zorunluluğu olmayan bankanın %2 komisyon karşılığında tüketicinin istemi çerçevesinde işlem yaptığı, yapılan ikinci sözleşme açıkça tüketici lehine olduğundan bu sözleşmedeki erken ödeme ücreti düzenlemesinin haksız şart olarak kabul edilemeyeceği, ahde vefa ilkesinin de bunu gerektirdiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kredi tahsis ücreti adı altında kesilen 2.000TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 2.400TL yapılandırma ücretinin iadesine ve faize yönelik sair taleplerin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 11.09.2014 tarihli ve 2014/30547 E., 2014/26581 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı, davalı bankadan konut kredisi kullandığını, asıl davada davalı banka tarafından dosya masrafı adı altında kendisinden 2.000TL, birleşen davada ise çektiği kredinin % 2"si oranında 2.400TL kesinti yapıldığını ileri sürerek asıl davada 2.000TL"nın, birleşen davada 2.400TL"nın kesinti tarihlerinden itibaren gecikme faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kredi tahsis ücreti adı altında tahsil edilen 2000TL"nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline, 2.400TL yapılandırma ücretinin iadesine ilişkin talebi ile faize yönelik sair taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Konut Finansman Kredileri 4077 sayılı Yasanın 10/B maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddede "Tüketici konut finansman kuruluşuna borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi aynı zamanda bir ya da birden çok ödemeyi vadesinden önce yapabilir. Her iki durumda da konut finansman kuruluşu vadesinden önce ödenen taksitler için gerekli faiz indirimini yapmakla yükümlüdür. Ödenen miktara göre faiz indiriminin ve kredinin tüketiciye yıllık maliyet oranının hesaplanmasında Bakanlık tarafından çıkarılan ilgili yönetmelik hükümleri uygulanır. Faiz oranının sabit olarak belirlenmesi hâlinde, sözleşmede yer verilmek suretiyle bir ya da birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda konut finansmanı kuruluşu tarafından tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilebilir. Erken ödeme ücreti gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın %2"sini geçemez. Oranların değişken olarak belirlenmesi hâlinde tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilemez" hükmü yer almakta olup, yasal düzenlemeye uygun olarak çıkartılan Konut Finansmanı Sisteminde Erken Ödeme İndirimi ve Yıllık Maliyet Oranı Hesaplama Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin 4’ncü maddesinde Erken ödeme işlemi tanımlanmıştır buna göre; "Erken ödeme; tüketicinin konut finansmanı kuruluşuna borçlandığı toplam tutarı veya vadesi gelmemiş bir veya birden çok taksidin vadesinden önce ödemesini" ifade etmektedir. Anılan yönetmeliğin T bendinde ise komisyon işlemi tanımlanmış olup, buna göre; "Komisyon; geri ödeme planında her bir taksit tutarında ana para, faiz ve her türlü kamusal yükümlülükler haricinde ayrı bir kalem olarak yer alan ve konut finansman kuruluşunun gelir olarak tahsil edeceği tutarları" ifade etmektedir denilmiştir. Yönetmeliğin “ı” bendinde "Ödeme planı; tüketiciye tahsis edilen konut finansmanı geri ödemesinde esas alınacak taksit , tutar ve vadeleri ile birlikte ana para, faiz, fon, vergi ve diğer masrafların ayrı ayrı belirtildiği tablodur." hükmünü içermektedir.
Davalı banka tarafından, yeniden yapılandırma komisyonunun taraflarca imzalanan sözleşme içeriğine uygun olarak tahsil edildiği, tüketicinin bu husustaki kabul iradesinin sözleşmeye yansıtıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de; davacının kullandığı kredinin sabit taksitli ve sabit faiz oranlı konut finansman kredisi olmakla birlikte faiz oranlarındaki düşüş nedeniyle yeni faiz oranları üzerinden ödeme miktarları ve tarihlerinin yeniden yapılandırılmasına dair işlemin, yukarıda belirtilen mevzuat kapsamında erken ödeme niteliğinde olmadığı, hâl böyle olunca yasanın aradığı şartlar gerçekleşen somut olayda bulunmadığından bankanın ücret veya komisyon adı altında bir alacağının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bunun yanında, dairemizin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, kredi veren bankayı yeniden yapılandırmaya zorlamak yasal olarak mümkün olmayıp bankanın kendi inisiyatifi ile yapılandırma işlemini kabul ettiğinin anlaşılmış olmasına göre, borç yapılandırmasını kabul eden bankanın, yapılandırma komisyonu adı altında yeniden ücret talep etmesinin yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, mahkemece birleşen davada davacının yapılandırma komisyonunun iadesi noktasındaki talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…” şeklindeki gerekçe ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Mahkemenin 17.02.2015 tarihli ve 2014/689 E., 2015/268 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler ve somut olayda bozma kararında bahsi geçen yönetmeliğin değil, “Konut Finansmanı Kapsamındaki Kredilerin Yeniden Finansmanına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu düzenlemede de kredinin yapılandırılması hâlinde erken ödeme cezası alınamayacağına ilişkin hüküm bulunmadığı da belirtilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; konut kredisi sözleşmesinin kredi faiz oranı ve taksit sayısının azaltılması suretiyle yapılandırıldığı olayda davalı bankanın erken ödeme komisyonu adı altında bedel tahsil etmesinin mevzuat hükümleri ile taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle mevzuat hükümler ışığında konuyla ilgili kavramlar hakkında açıklama yapılması yerinde olacaktır.
13. Konut kredisi sözleşmeleri, başka bir anlatımla konut finansmanı, tüketicilere çoğunlukla uzun vadeye yayılan ödeme imkânı sağlayan, konut edinme amaçlı sözleşmelerdir. Yürürlük tarihi itibariyle somut olayda uygulanması gereken 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun konuyla ilgili 10/B maddesinde tanımlanmayan bu sözleşmeler 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde “konut edinmeleri amacıyla tüketicilere kredi kullandırılması, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması, sahip oldukları konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılmasıdır” şeklinde tanımlanmış, maddenin devam cümlesinde ise bu kapsamdaki kredilerin “yeniden finansmanı” amacıyla kullandırılan kredilerin de konut finansmanı kapsamında olduğu açıklanmıştır.
14. Vade süreci boyunca ekonomik ve sair hususlarda gelişen kişisel veya genel değişiklikler, sözleşmedeki ilk koşulların tüketicilerle bankalar arasında yeniden müzakeresini ve değiştirilmesini gündeme getirmektedir. Bilhassa son dönemlerde kredi faiz oranlarındaki zamana bağlı ve hatta bankalar arası uygulama farklılıklarından doğan değişmeler, tüketicilerde ödeme koşullarını güncelleme ihtiyacı doğurabilmektedir. Bu bağlamda tüketici, kredi borcunu kendi kaynaklarıyla yahut kendisine daha iyi koşullar sağlayan başka bir bankadan temin edeceği kredisi ile tamamen ödeyerek kapatabilir, kısmen ödeme yoluyla borcun bir bölümünden daha avantajlı şekilde kurtulabilir ya da bizzat sözleşme âkidi olan banka ile yeniden müzakere yoluna giderek faiz nevi, tutarı ve taksit süresine ilişkin yeni kararlaştırmalarda bulunabilir.
Süreye bağlı ödemenin kararlaştırıldığı sözleşmelerde borcun sürenin tamamlanmasından önce ifa edilmesi hâli 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 80. maddesi ve buna paralel düzenleme içeren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 96. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça, borçlu edimini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. Ancak bu durumda kanun veya sözleşme ya da âdet gereği olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamayacaktır.
15. 4077 sayılı Kanun’un 10/B maddesinin 13. bendine göre de “Tüketici, konut finansmanı kuruluşuna borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi aynı zamanda bir ya da birden çok ödemeyi vadesinden önce yapabilir” ancak hemen yukarıda belirtilen borçlar hukuku kaidesinin istisnasını öngören kanun koyucu maddenin devam cümlesinde “Her iki durumda da konut finansmanı kuruluşu, vadesinden önce ödenen taksitler için gerekli faiz indirimini yapmakla yükümlüdür” şeklindeki düzenleme ile, erken ödeme yapan tüketici lehine faiz miktarından indirim yapılmasını zorunlu kılmıştır.
16. Konut kredisi sözleşmeleri tarafların tercihine göre değişken veya sabit faizli şekilde tesis edilebilir. Sabit faizli konut kredisi sözleşmelerinde taksitlerin kararlaştırılan vadeden önce ödenmesi durumunda uygulacak hüküm ise Kanun’un 10/B maddesinin 14. bendi düzenlemesidir. Buna göre “sözleşmede yer verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda konut finansmanı kuruluşu tarafından tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilebilir. Erken ödeme ücreti gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın yüzde ikisini geçemez.”
17. Erken ödeme konusu 31.05.2007 tarihli, 26538 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Konut Finansmanın Sisteminde Erken Ödeme İndirimi ve Yıllık Maliyet Oranı Hesaplama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 5 vd. maddelerinde de açıklanmış, bankaların tüketiciden hangi koşullarda erken ödeme ücreti talep edebileceği ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.
18. Kredi faizleri düştüğünde tüketicinin kendi imkânları yahut başka bir bankadan kullanılan krediyle finansman sağlayarak borcunu ödemesi hâlinde erken ödemeye ilişkin yukarıda açıklanan hükümlerin uygulanacağında tereddüt bulunmamaktadır. Tereddüt, kanun koyucunun kullandığı “erken ödeme” kavramı ile somut uyuşmazlığın konusu olan yapılandırma yahut başka bir anlatımla yeniden finansman kavramının aynı hukuki nitelikte olup olmadığı konusunda doğduğundan gelinen aşamada yeniden finansman sözleşmelerinin hukuki mahiyetinin ve buna göre tabi olacağı mevzuat hükümlerinin ortaya konulması gerekir.
19. Yeniden finansman ile ilgili olarak 4077 sayılı Kanun’da herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kavram 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde düzenlenmiş olup yukarıda da bahsedildiği üzere bu tip sözleşmelerin konut finansmanı mahiyetinde olduğundan bahsedilmektedir.
20. 2499 sayılı Kanun’un 38/A ve 4077 sayılı Kanun’un çıkarılacak yönetmeliklere ilişkin 31. maddesine dayanılarak hazırlanan, 29.09.2007 tarihli, 26658 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Konut Finansmanı Kapsamındaki Kredilerin Yeniden Finansmanına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” in 5. maddesi düzenlemesi ise şu şekildedir:
“Yeniden finansman, konut finansmanı sözleşmesi hükümlerinde;
a) Kredi faiz oranında değişiklik yapılması.
b) Kredinin vadesinde değişiklik yapılması.
c) Konut finansmanı sözleşmesinde belirtilen faiz türünde değişiklik yapılması.
ç) Aynı ev teminat gösterilerek birden fazla konut kredisi alınmışsa bunların tek konut kredisi ile birleştirilmesi,
d) Konut finansmanı kuruluşunda değişiklik yapılması.
e) Konut finansmanı sözleşmesinde belirtilen para biriminde değişiklik yapılması,
nedeniyle konut finansmanı kuruluşu ve tüketicinin mutabakatı ile yapılacak değişiklikleri kapsar.”
21. Gerek 2499 sayılı Kanun’un doğrudan konut finansmanı sözleşmelerine atfı gerekse açıklanan bu Yönetmelik hükümlerine göre yeniden finansman; konut finansman sözleşmelerinin faiz oranında, vadesinde, faiz türünde, finansman kuruluşunda yahut kararlaştırılan para biriminde yapılacak değişikliklere ilişkin olarak banka ile tüketici arasında yeni koşullara göre ve mutabakatla oluşan, tüketicinin bir önceki durum ile karşılaştırma yapılarak bilgilendirildiği (26658 sayılı Yönetmelik, m.6) ve bu konuda tüketicinin yazılı izninin alınmasının zorunlu olduğu (m.7) sözleşmelerdir.
22. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere yeniden finansmanın temeli karşılıklı mutabakattır. Başka bir anlatımla, bankaların tüketicilerin yapılandırma talebini kabul etme zorunluluğu bulunmamaktadır. İlk bakışta yapılandırma işleminin daha çok tüketici lehine olduğu düşünülebilirse de bankalar da müşterilerini kaybetmeyerek bu işlemden faydanlanmak istediklerinden çoğunlukla yapılandırma taleplerini olumlu karşılamaktadırlar.
23. Tüm bu açıklamalar göstermektedir ki, teknik anlamda erken ödeme ile yeniden finansman farklı kavramlar olup bankaların yeniden finansman sözleşmelerinde doğrudan 4077 sayılı Kanun’un 10/B maddesi çerçevesinde erken ödeme ücreti ücreti talep imkânı bulunmamaktadır.
24. Kâr amacı güden ticari kuruluşlar olduğundan bankaların mevzuat hükümleri çerçevesinde ve belgelendirmek koşuluyla zorunlu masraflar gibi bedelleri tüketiciden talep etmesi tabii ise de yeniden finansman sözleşmelerinde de tüketicinin 4077 sayılı Kanun’un 10/B maddesininin ilk iki fıkrasında yer alan “Konut finansmanı kuruluşları tüketicilere sözleşme öncesinde kredi veya finansal kiralama işlemleri ile ilgili genel bilgiler vermek ve tüketiciye teklif ettikleri kredi veya finansal kiralama sözleşmesinin koşullarını içeren Sözleşme Öncesi Bilgi Formu vermek zorundadır. Tüketici teklifi kabul edip etmemekte serbesttir.” ve “Sözleşme Öncesi Bilgi Formunun tüketiciye verilmesini takip eden bir iş günü geçmeden imzalanan sözleşme geçersizdir.” şeklindeki düzenlemesi çerçevesinde bilgilendirilmesi ve mutabakat ortamının sağlanması suretiyle onayının alınması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır.
25. Bu noktada bankalar ile tüketicileri sıklıkla karşı karşıya getiren haksız şart meselesi gündeme gelmektedir. Zira tüketiciler yapılandırma taleplerinin kabulü karşılığında kendilerinden haksız bedel tahsil edildiğini ileri sürerken bankalar da işlemin hukuka ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, haksız şartın varlığından bahsedilemeyeceğini savunmaktadırlar.
26. Hâl böyle olunca tüketici hukukunda haksız şart kavramının irdelenmesi yerinde olacaktır.
27. Tüketici sözleşmelerindeki haksız şartlar 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6. maddesinde (6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, m. 5) düzenlenmiştir.
28. Bu maddedeki tanıma göre “Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.”
29. Madde metninden de anlaşılacağı üzere tüketici sözleşmelerinde genel işlem koşullarının kanun koyucunun müdahalesini gerektirir uygunsuzlukta olduğunun, başka bir anlatımla haksız şart teşkil ettiğinin kabul edilebilmesi için birtakım koşullar gereklidir: Bunlar tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilmiş olma ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizlik yaratma koşullarıdır.
30. Anılan maddenin üçüncü fıkrasında tüketici ile müzakere edilmeme kavramı “Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir.” şeklindeki anlatımla açıklanmıştır.
31. Sözleşmeye müzakere edilmeden konulan bir hükmün haksızlığını denetleyen hâkimin ana ölçütü dürüstlük kuralıdır. Tüketici ile müzakere edildiği ispatlanan bir hükmün, tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu anlaşılsa dahi, haksız şart olarak nitelendirilmesi mümkün olmayacaktır (Karadağ, Ö.: Tüketici Sözleşmelerinde Haksız Şartlar, Ankara 2014, s. 141).
32. Tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan bu tip düzenlemelerin yaptırımı kanun koyucu tarafından yukarıda bahsi geçen maddenin ikinci fıkrasında “tüketici için bağlayıcı değildir” denilmek suretiyle ortaya konulmuştur.
33. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 18.04.2019 tarihli ve 2017/13-623 E., 2019/488 K. sayılı kararında da aynı hususlara değinilmiştir.
34. Tüm bu açıklamalar ışığında Hukuk Genel Kurulu önüne gelen Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasındaki uyuşmazlık değerlendirildiğinde; faiz oranlarının düşmesi üzerine davacı tüketicinin başvurusu davalı banka tarafından kabul edilmiş, taraflar ilk konut kredisi sözleşmesinin bakiye borcunun daha düşük faiz oranı ve daha kısa vadeyle ödenmesini sağlayan 17.05.2013 tarihli sözleşmeyi imzalamışlardır. Yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere bu durumun 4077 sayılı Kanun anlamında erken ödeme olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Konut kredisi sözleşmeleriyle aynı kurallara tabi olan yeniden finansman sözleşmelerinde, Kanun’un 10/B maddesinin 14. bendi çerçevesinde erken ödeme ücreti istenemez ise de, tacir olan bankanın bir kısım masraflarını talep edebilmesi mümkündür. Ancak bunun için tüketicinin mevzuat hükümlerine uygun şekilde bilgilendirilmesi, bilgilendirmede belirtilen yeni koşullarla ilgili olarak tarafların karşılıklı mutabakata varması ve tüketicinin açık yazılı onayının alınması, ihtilaf vuku bulduğu takdirde ise masraf adı altında kesilen bedellerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının ortaya konulması için bankanın ispat yükünü yerine getirmesi gereklidir. Somut olayda yeniden finansmana ilişkin sözleşmede tüketiciden tahsil edilecek masraf ve komisyon miktarına ilişkin herhangi bir açıklama yer almamaktadır. Tüketiciye her iki sözleşmenin koşullarını karşılaştırır yazılı bildirim yapılmamış, sözleşmede genel işlem koşulları bulunduğuna ilişkin bilgilendirme formları dahi sözleşme ile aynı tarihte imzalanmıştır. Tüketici elinden yine sözleşme anında alınan, komisyon adı altında kesilmesine rıza gösterdiğine ilişkin yazılı belgenin de karşılıklı mutabakla belirlendiği sonucuna varılamayacağından tüketici için bağlayıcı olmadığı kabul edilmelidir. Hâl böyle olunca davalı bankanın konut kredisinin yeniden finansmanı sırasında tahsil ettiği komisyon bedeline ilişkin talep yönünden davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalıdır.
35. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, dava tarihlerinin direnme kararının başlık kısmında hatalı şekilde 24.12.2014 olarak yazılmış olması mahallinde düzeltilebilecek maddi hata niteliği taşıdığından bozma nedeni yapılmamıştır.
36. Sonuç itibariyle Hukuk Genel Kurulunca benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 13.02.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.