17. Hukuk Dairesi 2015/2724 E. , 2017/10980 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
(Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının maliki olduğu ve davacıya sigortalı işyerinde, bina su tesisatındaki kusur nedeniyle dahili su basması oluştuğunu, bina maliki olan davalının BK"nun 58. maddesi gereği zarardan sorumlu olduğunu belirterek davacının sigortalısına ödediği 13.388,00 TL"nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalıya ait taşınmazın davacının sigortalısı tarafından kullanımı sırasındaki gerekli tamirat ve tadilatlar için sorumluluğun sigortalıda olduğunu, sigortalı ile kurum arasındaki kira sözleşmesi hükümlerine göre davacının sigortalısının sorumlu olduğu bakım eksiğinden doğan zarardan sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 13.388,00 TL"nin ödeme tarihi olan 16.11.2012"den işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, işyeri ... poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili ilişkindir.
Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. ... İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun
22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus, “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, ... poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının, muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, 6102 sayılı TTK"nun "Halefiyet" başlığı altındaki 1472. maddesinde (6762 sayılı TTK"nun 1301. md.) "Sigortacı, ... tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer.Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder" hükmüne yer verilmiştir.
6100 Sayılı HMK"nun "Sulh Hukuk mahkemelerinin görevi" başlığı altındaki 4. maddesinde de "(1) Sulh Hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı ... ve İflas Kanununa göre ilamsız ... yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler" hükmüne yer verilmiştir. (1086 Sayılı HUMK"nun 8/II-1 maddesinde de dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceği” şeklinde benzer düzenlemeye yer verilmişti.)
Somut olayda; davacı ... şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı ... ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf tüm yargılama boyunca, davacının sigortalısının kullanımında olan yeri sigortalının kiracı sıfatıyla kullandığı ifade edilmiş, sunulan kira sözleşmesi ile de bu husus sabit olmuştur.
O halde mahkemece, uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevine girdiği dikkate alınarak, bu yönde görevsizlik kararı verilmesi gerekirken; hatalı değerlendirme sonucu, işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davacı vekilinin temyiz itirazları ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 27/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.