8. Hukuk Dairesi 2013/20776 E. , 2014/11884 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın tespiti
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın tespiti davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 15.03.2013 gün ve 212/87 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; ... İli, Merkez İlçesi, ... Mahallesi, ... Sokak, ... ada ... nolu parselde tapuya kayıtlı taşınmazın müvekkili ile davalılar adına tescili bulunan, taşınmaz üzerinde inşa edilen çok katlı bir bina bulunduğunu ve bu binanın müvekkili tarafından yaptırıldığını, tapu kaydında da bu binanın mevcut olmadığını, tapuda var olan avlulu kargir evin fiilen zeminde mevcut olmadığını, binanın yapı kullanma izninin de müvekkili tarafından alındığını, yapım ve inşa işlerinin müvekkili tarafından yürütüldüğünden dava konusu ... ada ... nolu parselde tapuya kayıtlı taşınmazın müvekkiline ait olduğunun tespitine, bu hususun beyanlar hanesine şerh edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, pay satışı yapıldığı sırada tapu kaydındaki avlulu kargir ev kaydı ile tapuda satışının yapıldığını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığını, binanın davacı tarafça yapıldığı ispatlansa dahi, bu hususun beyanlar hanesine şerh edilmesinin mümkün olmadığını, yapı kullanım izin belgesi ile binanın 1965 yılında yapıldığı belli olduğundan davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... duruşmadaki beyanı ile, kendi babası ... ile amcası ... "in binaların masraflarını ayrı ayrı karşıladıklarını, tapuda paydaş olan amcasının bir kısım hisselerini devrettiğini, ... ile amcası ... arasında yapıldığı söylenen söz konusu bu satışı bilmediğini beyan etmiştir.
Diğer davalılara usulüne uygun tebligatlar yapılmasına rağmen bu davalılar duruşmalara katılmamışlar ve herhangi bir beyanda da bulunmamışlardır.
Mahkemece, taraflar arasındaki harici satışın binayı da kapsadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından bozma istekli olarak temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere ve kural olarak; muhdesatın aidiyetinin tespiti davaları hukuki yarar bulunması koşuluyla açılabileceği doktrinde ve Yargıtay uygulamasında kabul edilmektedir. Taraflar arasında görülen bir ortaklığın giderilmesi davasının varlığı yada taşınmazın veya üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma işlemine tabi tutulması halinde de taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlar hakkında mülkiyetin aidiyetinin tespiti davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu benimsenmektedir. Hukuki yarar dava koşulu olup hukuki yarar bulunmaması halinde, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olayda, taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davasının bulunmadığı, taşınmazın kamulaştırmaya konu olduğuna dair herhangi bir iddia, savunma, bilgi ve belge de dosyada yer almadığı dikkate alındığında, davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, bir başka deyişle dava şartı gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. Davacının arz üzerindeki işyeri için muhdesatın aidiyetinin tespiti davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığı dikkate alınarak; davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde taraflar arasında düzenlenen harici satış senedi ile parsel üzerindeki dava konusu işyeri de satıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş olması sonucu itibarı ile doğru olduğundan hükmün açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 0,90 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.