11. Hukuk Dairesi 2013/12147 E. , 2014/1095 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.04.2013 tarih ve 2011/360-2013/116 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirket nezdinde bir müddet yönetim kurul üyeliği ve icra kurulu üyeliği yaptığını, icra kurulu üyeliği döneminde yapılan haksız ödemelerin tahsili için davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, ancak bu itirazın, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı"nın yaptığı suç duyurusunun konuyla ilgili bölümünde davalının yönetim kurulu üyesi iken ve şartlar gerektirmediği ve ayrı bir iş yapılmadığı halde haksız gelir sağlamak amacıyla icra kurulu üyeliğine seçildiğini ve buradan icra takibine konu haksız ödemeleri her ay düzenli olarak aldığı, davalının hem icra kurulu üyeliği hem yönetim kurulu üyeliği yapmasının TTK"nın 332. maddesine açıkça aykırı olduğu ve yine TTK"nın 319. maddesinin tanıdığı hakkı kötüye kullandığını ileri sürerek, davalıya 30/03/2010 ile 30/12/2010 tarihleri arasında yapılan tüm ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için başlatılan icra takibeni yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, 20.916,00 TL"nin aşamalı olarak ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının alacağının likit olması sebebi ile % 40"dan aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin icra kurulu üyeliğine seçilmesinin TTK"nın 332. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle davacının müvekkilinden tazminat talep etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin icra kurulu üyeliğine 9 kişilik yönetim kurulunun tamamının oyunu alarak seçildiğini, kaldı ki müvekkilinin toplantıya katılıp katılmamasının hukuken önemi olmadığını, yönetim kurulunun 6 kişi ile toplanıp 4 kişi ile karar alabileceğini, dava ön şartı gerçekleşmediği, sorumluluk davası açılabilmesi için genel kuruldan karar alınması gerektiğini, icra kurulunun kurulması kararının genel kurul tarafından alındığını, şirket ana sözleşmesinde de düzenlendiğini ve TTK"nın 319. maddesinin izin verdiği bir kurul olduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu başkanı olarak müfettiş raporu gelince icra kuruluna para ödemeyi durdurduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin ana sözleşmesinin değiştirilen 9. maddesi ile yönetim kurulunun 46 numaralı kararı hüküm ifade
ettiği sürece, denetim kurulunun takdirine bağlı olarak icra kurulu oluşturulması ve üyelerine ücret ödenmesinin ana sözleşmeye aykırılık teşkil etmeyeceği, yine ana sözleşmenin 9. maddesinin uygulanması nedeniyle 6762 sayılı TTK"nın 332. maddesine aykırılıktan da söz edilemeyeceği, davalıya hem yönetim kurulu üyesi hem de icra kurulu üyesi sıfatından dolayı ücret ödenmesinin hakkın kötüye kullanılması sayılmayacağı, icra kurulunun verilen yetki ile birlikte sorumluluğu da devralmış olacağı, kaldı ki, davacı şirketin 31.03.2011 tarihli olağan genel kurul toplantısının da alınan davalının ibra edilmesine, haksız ödemelerin tahsili, hakkında hukuki işlem yapılmasına dair kararlar, özü itibarıyla davalı aleyhine sorumluluk davası açılmasına yönelikse de davalının sorumluluğuna ilişkin açılmış ve sonuçlanmış bir dava bulunmadığı, davacı, davalının bulunduğu icra kurulunun hiçbir iş yapmadığını, şirket müdürü tarafından hazırlanan kararlara imza attıklarını ve maaş aldıklarını ileri sürdüğü, ancak icra kurulu, tek bir işleme imza atarak onaylama yapsa dahi yapılan işlem nedeniyle sorumluluğun kendilerine ait olması nedeniyle ücrete hak kazanacağı, çünkü ücretin dayanağı yukarıda sözü edilen ana sözleşme değişikliği ve yönetim kurulu kararı olduğu, bunlar iptal edilmediği sürece bunlara dayanılarak yapılan uygulamaların yerinde olup olmadığının denetiminin mahkemeye ait olamayacağı,davalının hakkında başlatılan icra takibine yaptığı itirazın haklı olmadığını gösterir delil bulunmadığı, davalının icra kurulu üyesi sıfatı ve sorumluluğu nedeniyle ücret alması yasaya, şirket ana sözleşmesine, hayatın olağan akışına ve genel uygulamalara uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddine, davacının takipte kötü niyette olduğunu ispata yarar nitelikte delil bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenlerden ayrı ayrı alınmasına, 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.