1. Hukuk Dairesi 2013/3608 E. , 2014/153 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : EDİRNE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2012
NUMARASI : 2012/30-2012/444
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.01.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat H. Y.geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilenler vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi.....tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı.
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, mirasbırakanın daha önce davalılara vasiyet ettiği çekişme konusu taşınmazları bu defa satış suretiyle temlik ettiği, resmi senette satış bedelinin alındığının belirtildiği, murisin taşınmazlarını mirasçıları arasında hak dengesini gözeterek paylaştırdığı, murisin davacılara da taşınmaz bıraktığı, temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan Halil Meriç’in çekişme konusu 199 ada 2, 201 ada 18 ve 221 ada 50 parsel sayılı taşınmazları 27.07.2009 tarihli akitle oğlu davalı B.e, 151 ada 23, 198 ada 49 ve 152 ada 13 parselleri de aynı günlü ve bir sonraki yevmiye numaralı akitle davalı R.ye intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini satış suretiyle temlik ettiği, 152 ada 13 parselin 2010 yılında imar uygulamasına tabi tutularak 234 ada 7 parselin müstakil olarak davalı R.adına tescil edildiği, mirasbırakanın daha önce 12.11.1998 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile, maliki olduğu 198 ada 49, 152 ada 13, 151 ada 23 parselleri oğlu R.. M..’e, 221 ada 50, 199 ada 2 ve 201 ada 18 parsel sayılı taşınmazları da oğlu B.. M..’e vasiyet ettiği, anılan vasiyetnamenin Edirne 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/43 esas sayılı dosyasında açılıp okunduğu, davacıların bu vasiyetnamenin iptali ve tenkis istekli dava açtıklarını bildirdikleri anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, taraflar arasında derdest bir davadan bahsedebilmek için, tarafları, konusu ve dava sebebi aynı olan iki ayrı davanın olması gerekli olup, eldeki davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istenildiği gözetildiğinde, vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının dava konusu ve tarafları aynı olmakla birlikte, dava sebebinin farklı olması nedeniyle derdestlikten söz edilemeyeceği açıktır.
Davacılar, mirasbırakanın çekişmeli taşınmazları davalılara temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 0l.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun 706., Borçlar Kanununun 213. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 237.) ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda, mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, mirasbırakan H.M.’in mirasçılarının kim olduğunu gösterir mirasçılık belgesi ilgilisinden temin edilmediği gibi mirasçılığa esas alınabilecek aile nüfus kayıt tablosu getirtilmemiş, davacıların mirasçılık sıfatları, başka bir deyişle dava açma haklarının bulunup bulunmadığı belirlenmemiştir. Ayrıca, dava konusu edilen taşınmazlardan 112 ada 1 parsel sayılı taşınmazın muristen davalılara intikaline konu akit tabloları getirtilmemiş, 112 ada 1 parselin ve 152 ada 13 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulması sonucu oluşan 248 ada 1 parsel sayılı taşınmazın mülkiyet bilgilerini içerir çap (tapu) kaydı temin edilmediği gibi mahkemenin davayı ret gerekçesine konu olacak şekilde murisin davacılara ve diğer mirasçılarına hak dengesini gözetir bir paylaştırma yaptığını gösterir taşınmaz temlikleri bakımından da bir tespit yapılmış değildir.
Hal böyle olunca; mirasbırakan H. M.’in mirasçılarının kim olduğunun belirlenmesi, davacıların dava açma haklarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, dava konusu taşınmazların davalılara temlikine ilişkin akit tablolarının eksiksiz getirtilmesi, çap kayıtlarının istenmesi, murisin tüm mirasçılarını kapsar biçimde hak dengesini gözetir bir mal paylaşımı
yapıp yapmadığının tespiti bakımından kayıt ve belgelerin temini ile yukarıda açıklanan ilkeleri kapsar şekilde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, hasıl olacak sonuca göre değerlendirme yapılarak murisin gerçek irade ve amacının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.