1. Hukuk Dairesi 2013/19509 E. , 2014/147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2012
NUMARASI : 2010/294-2012/234
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, mirasbırakan A.. A.."in mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 1151 ada 136 parsel sayılı taşınmazdaki 4000/260520 payını 30.12.1988 tarihinde ve satış suretiyle davalıların murisi olan kızı F... K..’a temlik ettiğini, murisin satış ihtiyacının olmadığını, bilahare F.. K.. ile kendilerinin elbirliğiyle taşınmaz üzerine bina yaptıklarını ve uzun yıllardır ortaklaşa kullandıklarını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline ve binanın mülkiyetine tüm mirasçıların miras hisseleri oranında malik olduklarının tespit ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar (Birleşen dosyanın davacıları) ; miras bırakan F.. K..’ın babası olan kök muris A..A..’in borçlarının bulunması nedeniyle yaptığı teklif üzerine çekişmeli taşınmazı satın aldığını ve satış bedelinin bir kısmını alacaklılara, kalanını da babası Ali"ye nakden ödediğini, davacıların binaya katkılarının olmadığını, olsa bile bunun alacak davasının konusunu teşkil edeceğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Birleşen davada ise, miras bırakan F.. K.’ın kayden paydaşı olduğu 1151 ada 136 parsel sayılı taşınmazı davalı A.. O.."ın haksız kullandığını ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “ dava dilekçesinin içeriği ve iddianın niteliğine göre, davada dayanılan hukuki sebebin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı muvazaalı işlem olmayıp, taraf muvazaası olduğu sabittir. Hemen belirtilmelidir ki, HUMK"nun 76. maddesi uyarınca iddiaları bildirmek taraflara, hukuki nitelemeyi yaparak kanun hükmünü tespit edip, uygulamak hakime aittir. Oysa mahkemece, hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek, muris muvazaası olarak kabul edilmek suretiyle neticeye gidilmiştir. Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, 05.02.1947 tarih 20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Öte yandan, kabul tarzı itibariyle de, taşınmaz üzerindeki binanın tüm mirasçılar tarafından yapıldığının tespitine karar verilmesi gerekirken, zemin üzerindeki bina bakımından ayrı bir mülkiyet oluşturulacak şekilde hüküm tesisi de doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacılar ve davalılar(birleşen davanın davacıları) tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.01.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat T.. Y.. geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edenler vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacılar ve davalıların (birleşen davanın davacıları) temyiz itirazı yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.05.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan ve 12.028.50.-TL bakiye onama harcının da temyiz eden davalılardan alınmasına, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.