Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/93
Karar No: 2018/393

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/93 Esas 2018/393 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/93 E.  ,  2018/393 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 150-398

    Sanık ..."nin 10.09.2010 tarihli, sanık ..."ın 28.07.2010 ve 27.08.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçları ile sanık ..."ın 28.07.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve 10.08.2010 tarihli mala zarar verme suçlarından beraatlerine ilişkin Diyarbakır 5. Ağır Ceza Ceza Mahkemesince verilen 10.10.2013 tarihli ve 44-464 sayılı hükümlerin, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 11.04.2014 tarih ve 3650-4446 sayı ile;
    "Olay tutanakları, ekspertiz raporları, sanık ..."nin ikrar içeren Cumhuriyet savcılığındaki beyanları üzerine tanzim olunan fotoğraflı teşhis tutanağı, tanık ....."in Cumhuriyet savcılığındaki anlatımları, silahlı terör örgütü üyesi Mehmet Uyat"ın kolluk anlatımları ve teşhis tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre;
    Sanık ..."nin, sübut bulan 10.09.2010 tarihli yasadışı gösteride molotof atmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, sanık ..."ın, sübut bulan 28.07.2010 tarihli yasadışı gösteride molotof atmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve 10.08.2010 tarihli gösteri sırasında ise göstericilere talimat verip molotof attırarak bir marketin yanmasına neden olmasından dolayı TCK"nın 37/1. maddesi uyarınca mala zarar verme suçundan, sanık ..."ın, sübut bulan 28.07.2010 ve 27.08.2010 tarihli yasadışı gösteriler sırasında molotof atmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından mahkûmiyetleri yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile beraatlerine karar verilmesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 17.11.2015 tarih ve 150-398 sayı ile;
    "I- Sanık ... yönünden:
    ...10.09.2010 tarihinde molotof atarak genel güvenliğin tehlikeye sokulması suçu yönünden:
    ...Sanık ..."in emniyette, Cumhuriyet savcısı huzurunda 16.09.2010 tarihinde yaptığı teşhis tutanağı içeriğinde 10.09.2010 tarihinde yapılan gösteri yürüyüşü ve basın açıklamasına katıldığını beyan ettiği, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında 17.09.2010 tarihinde alınan beyanlarında 10.09.2010 tarihli olaya yönelik herhangi bir beyanının olmadığı, tanık ....."in de savcılıkta alınan 14.09.2010 tarihli tanık ve fotoğraftan teşhis tutanağında sanık ... hakkında 10.09.2010 tarihli eyleme ilişkin molotof attığına dair herhangi bir beyanının bulunmadığı, yine parmak izi raporuna göre 10.09.2010 tarihli eyleme ilişkin sanığın parmak izinin tespit edilemediğinin belirtilmesi karşısında, sanığın üzerine atılı yasadışı gösteri sırasında molotof atmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan mahkûmiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın bu suç yönünden bozma ilamına direnilerek beraatine karar vermek gerekmiştir...
    II- Sanık ... yönünden:
    1- 10.08.2010 tarihinde talimatla molotof attırarak bir marketin yanmasına neden olarak mala zarar verme suçu yönünden:
    ...Sanık ..."ın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında 17.09.2010 tarihinde alınan beyanlarında 10.08.2010 tarihinde Sento Caddesinde bulunan BİM markete molotoflu saldırı olayına katılmadığını beyan ederek suçlamayı kabul etmediği, tanık ....."in de savcılıkta alınan 14.09.2010 tarihli tanık ve fotoğraftan teşhis tutanağında sanık ... hakkında 10.08.2010 tarihli eyleme ilişkin Sur Gençlik Merkezinde hazırlanan molotofları sanığın buradan alarak Sento Caddesi üzerinde bulunan BİM market yakınına ticari taksi ile getirerek örgütün gençlik yapılanması içinde bulunan eylemcilere dağıtarak talimatla attırdığını, kendisinin de ..."la birlikte grubun arkasında yer aldığını beyan etmişse de, böylece tanık beyanı dışında sanığın üzerine atılı 10.08.2010 tarihinde eylemci gruba talimat vererek molotof attırmak suretiyle bir marketin yanmasına neden olarak mala zarar verme suçundan mahkûmiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın bu suç yönünden bozma ilamına direnilerek beraatine karar vermek gerekmiştir.
    2- 28.07.2010 tarihinde molotof atarak genel güvenliğin tehlikeye sokulması suçu yönünden:
    ...Sanığın 28.07.2010 tarihinde yapılan yasadışı gösteri sırasında molotof atmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan mahkûmiyeti yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek beraatine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmesi üzerine mahkememize tevzi edilen dosyanın yapılan yargılaması sonucunda dosya kapsamındaki tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinde; sanık ..."ın olay günü molotof attığını kabul etmediği, tanık ....."in savcılıkta alınan 14.09.2010 tarihli tanık ve fotoğraftan teşhis tutanağında sanık ... hakkında 28.07.2010 tarihli eyleme ilişkin molotof attığına dair herhangi bir beyanının bulunmadığı, böylece sanık hakkında diğer sanık ..."in, emniyette Cumhuriyet savcısı huzurunda 16.09.2010 tarihinde yaptığı teşhis tutanağı içeriğinde 28.07.2010 tarihinde yapılan gösteri yürüyüşü ve basın açıklamasına sanık ..."le birlikte katılarak molotofları polislere attıklarına ilişkin beyanı dışında sanığın üzerine atılı yasadışı gösteri sırasında molotof atmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulma suçundan mahkûmiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın bu suç yönünden verilen bozma ilamına direnilerek beraatine karar vermek gerekmiştir...
    III- Sanık ... yönünden:
    ...1- 28.07.2010 tarihinde molotof atarak genel güvenliğin tehlikeye sokulması suçu yönünden:
    ...Sanık ..."ın olay günü basın açıklaması ve gösteri yürüyüşüne katıldığını kabul ettiği, ancak molotof attığını kabul etmediği, tanık ....."in savcılıkta alınan 14.09.2010 tarihli tanık ve fotoğraftan teşhis tutanağında sanık ... hakkında 28.07.2010 tarihli eyleme ilişkin molotof attığına dair herhangi bir beyanının bulunmadığı, böylece sanık hakkında diğer sanık ..."in, emniyette Cumhuriyet savcısı huzurunda 16.09.2010 tarihinde yaptığı teşhis tutanağı içeriğinde 28.07.2010 tarihinde yapılan gösteri yürüyüşü ve basın açıklamasına sanık ... ile birlikte katılarak molotofları polislere attıklarına ilişkin beyanı dışında sanığın üzerine atılı yasadışı gösteri sırasında molotof atmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan mahkûmiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın bu suç yönünden verilen bozma ilamına direnilerek beraatine karar vermek gerekmiştir.
    2- 27.08.2010 tarihinde molotof atarak genel güvenliğin tehlikeye sokulması suçu yönünden:
    ...Sanık ..."ın olay günü BDP"nin organize ettiği referandumu boykot eylemine katıldığını kabul ettiği, ancak molotof attığını kabul etmediği, tanık ....."in savcılıkta alınan 14.09.2010 tarihli tanık ve fotoğraftan teşhis tutanağında sanık ... hakkında 27.08.2010 tarihli eyleme ilişkin molotof attığına dair herhangi bir beyanının bulunmadığı, böylece sanık hakkında diğer sanık ..."in, emniyette Cumhuriyet savcısı huzurunda 16.09.2010 tarihinde yaptığı teşhis tutanağı içeriğinde 27.08.2010 tarihinde yapılan eyleme sanık ... ile birlikte katılarak molotofları polislere attıklarına ilişkin beyanı dışında sanığın üzerine atılı yasadışı gösteri sırasında molotof atmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan mahkûmiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın bu suç yönünden verilen bozma ilamına direnilerek beraatine karar vermek gerekmiştir" şeklindeki gerekçe ile önceki hükümde olduğu gibi sanıkların beraatlerine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.03.2016 tarihli ve 72677 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 16.02.2018 tarih ve 15-6 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında 10.09.2010 tarihli, sanık ... hakkında 28.07.2010 ve 27.08.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçları ile sanık ... hakkında 10.08.2010 tarihli mala zarar verme ve 28.07.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından verilen beraat hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ..."ye atılı 10.09.2010 tarihli, sanık ..."a atılı 28.07.2010 ve 27.08.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçları ile sanık ..."a atılı 10.08.2010 tarihli mala zarar verme ve 28.07.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    PKK silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda faaliyet gösteren internet sitesinde ve televizyon kanalında, güvenlik güçlerince PKK silahlı terör örgütüne yönelik yürütülen operasyonlar sonucunda örgüt mensuplarının ölü olarak ele geçirilmelerini, örgüt mensuplarının cesetlerine sözde kötü muamelede bulunulmasını ve İnegöl ile Dörtyol olaylarını protesto etmek için eylem yapılması çağrısında bulunulduğu, bu kapsamda 28.07.2010 tarihinde Diyarbakır ilinde bir araya gelen ve aralarında sanıklar ... ve ..."ın da bulunduğu grubun; silahlı terör örgütünü temsil eden bayraklar ve posterler açtığı, silahlı terör örgütünü simgeleyen bez parçalarıyla yüzlerini kapatıp terör örgütü lehine slogan attığı, çöp konteynerlerini devirip lastik yakmak suretiyle yolu yaya ve araç trafiğine kapattığı, güvenlik güçlerine, AK Parti Bağlar ilçe teşkilatına ait binaya ve vatandaşların araçlarına taşlı, ses bombalı, havai fişek ve molotof kokteyl ile saldırıda bulunduğu, bu saldırı sonucunda beş kolluk görevlisinin yaralandığı, vatandaşlara ait iki araç ile AK Parti Bağlar ilçe teşkilatına ait binanın da zarar gördüğü,
    28.07.2010 tarihli olayda kayda alınan görüntülere ilişkin tespit tutanakları ve bilirkişi raporlarında; sanık ..."ın bu gösteriye katıldığının, sanık ..."ın yolu yaya ve araç trafiğine kapatan ve ellerinde taş ile molotof kokteyli bulunan grubun içerisinde yer alıp yüzünü maske ile gizlediğinin tespit edildiği,
    10.08.2010 tarihinde saat 18.00 sıralarında, aralarında sanık ... ve yaş küçüklüğü nedeniyle hakkında ayrı soruşturma yürütülen tanık ....."in de bulunduğu yaklaşık 10-15 kişilik grubun; yüzlerini maske ile kapatıp BİM adlı markete molotof kokteyl ile saldırıda bulunması sonucunda marketin deposunda çıkan yangın nedeniyle söz konusu iş yerinin zarar gördüğü,
    Diyarbakır ili, Sur ilçesi, Balıkçılar Başı semtinde 27.08.2010 tarihinde devriye görevini ifa eden güvenlik görevlilerine yönelik saldırı gerçekleştirmek amacıyla bir araya gelen ve aralarında sanık ..."ın da bulunduğu grubun; esnafa iş yerlerinin kepenklerini kapattırdığı, yüzlerini bez parçalarıyla kapatıp terör örgütü lehine slogan attığı ve Dört Ayaklı Minare mevkiinde bekleyen kolluk kuvvetlerine el yapımı bomba, havai fişek ve molotof kokteyl ile saldırıda bulunması sonucunda bir vatandaşın yaralandığı,
    PKK silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda yayın yapan internet sitesinde, 07.09.2010 tarihinde Hakkari"de PKK silahlı terör örgütüne yönelik gerçekleştirilen operasyon sonucunda dokuz örgüt mensubunun ölü olarak olarak ele geçirilmesini protesto etmek için eylem yapılması çağrısında bulunulduğu, bu kapsamda 10.09.2010 tarihinde bir araya gelen grubun; silahlı terör örgütünü temsil eden bayraklar ve posterler açtığı, çöp konteynerlerini devirip lastik yakmak ve molotof kokteyli fırlatmak suretiyle yolu yaya ve araç trafiğine kapattığı, güvenlik tedbirleri alan kolluk kuvvetlerine taşlı, ses bombalı, havai fişekli ve molotof kokteylli saldırıda bulunduğu,
    10.09.2010 tarihli olayda kayda alınan görüntülere ilişkin tespit tutanakları ve bilirkişi raporlarında; sanık ..."nin bu gösteride molotof kokteyli attığına dair tespitin bulunmadığı,
    13.09.2010 tarihinde 155 polis imdat hattına saat 14.20 sıralarında "Balıkçılar Başı Müze yanı Sur Gençlik evinde molotof hazırlıyorlar" şeklinde ihbarda bulunulması üzerine aynı gün bahse konu adres civarında güvenlik güçlerince yapılan araştırmada, ellerinde poşetler bulunan sanık ... ile yaş küçüklüğü nedeniyle hakkında ayrı soruşturma yürütülen tanık Şehmus Özdemir"in şüpheli hareketlerde bulunduklarının görülmesi üzerine bu kişilerin durdurulmak istenildiği, tanık Şehmus Özdemir"in içerisinde molotof kokteyli yapımında kullanılan tiner bulunduğu poşetlerle yakalandığı, sanık ..."ın ise kaçarak Sur Gençlik ve Kültür Evine girmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen yazılı arama emrine istinaden bu yerde yapılan aramada sanık ..."ın yakalandığı ve PKK silahlı terör örgütüne müzahir yayın yapan dergiler, örgüt propagandası niteliğindeki kitaplar, posterler, el yazılı dokümanlar, örgüt adına gerçekleştirilen eylemlerde kullanılan sapan, giysiler, yüz maskeleri, eldivenler, molotof kokteyli ve el yapımı bomba hazırlanmasında kullanılan malzemeler ile molotof kokteyllerinin ele geçirildiği, bu yerin bitişiğinde bulunan ve sanık ..."ın duvardan atlayarak girdiği değerlendirilen Sosyal Destek Programı Kadın Eğitim Evinde Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen yazılı arama emrine istinaden yapılan aramada da sanıklar ... ve ..."nin kapının arkasında saklanmış hâlde yakalandıkları, ele geçirilen bu maddelerle ilgili olarak sanıklar ..., ... ve ... hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçundan aynı davada kurulan mahkûmiyet hükümlerinin Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleştiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Tanık ..... kollukta Cumhuriyet savcısı huzurunda yaptığı fotoğraf teşhiş işleminde; 10.08.2010 tarihli eylemde sanık ..."ın un torbası içerisine saklanmış molotof kokteyllerini BİM adlı market civarına ticari taksiyle getirip Bağlar gençlik yapılanmasındaki şahıslara verdiğini, kendisinin sanık ..."ın talimatı üzerine ve sanık ... ile birlikte grubun arkasında yer aldığını, Bağlar gençlik yapılanmasındaki kişilerin ellerindeki molotof kokteyllerini sanık ..."ın yönlendirmesiyle BİM adlı markete attıklarını, 27.08.2010 tarihli eylem öncesinde de, Sur Gençlik ve Kültür Evinde sanık ..."ın da aralarında olduğu arkadaşlarıyla birlikte otururken, Bağlar gençlik yapılanmasından gelen diğer arkadaşlarının yaptıkları konuşmalar ve Sedat isimli arkadaşının talimatıyla, BDP"nin referandumla ilgili aldığı boykot kararına destek vermek amacıyla yapılan şenlik sonrasında, Balıkçılar Başı semtindeki Dört Ayaklı Minarenin bulunduğu yerde akşam saatlerinde eylem yapılmasının kararlaştırıldığını, akşam saatlerinde grup olarak yüzlerini kapattıktan sonra havai fişekler, molotof kokteylleri ve bombalarla birlikte yürüyüşe geçtiklerini, Dört Ayaklı Minare mevkii civarında kendisini gören ailesinin kızarak eve götürdüğünü, ertesi gün Sur Gençlik ve Kültür Evine gittiğinde orada bulunan sanık ..."ın; bazı bomba ve havai fişekleri kendisinin hazırladığını ve bunları Bağlar gençlik yapılanmasından gelen şahısların attıklarını anlattığını,
    Kovuşturma aşamasında ise önceki ifadesinden farklı olarak; teşhis tutanağındaki ifadesini baskı altında verdiğini, teşhisi kabul etmediğini, sanıklar ... ve ..."ı tanımadığını beyan etmiş,
    Sanık ... kollukta Cumhuriyet savcısı huzurunda yaptığı teşhis işleminde; 28.07.2010 tarihinde mahallede oturduğu esnada dağıtılan bildirilerden, güvenlik güçlerince yapılan operasyonları protesto etmek amacıyla basın açıklaması yapılacağını öğrendiğini, aynı günün akşamı basın açıklamasının yapıldığı yere gelerek orada bulunan ve arkadaşları olan sanıklar ..., ... ile tanık ....."in yanlarına gittiğini, tanık ....."in yanında bulunan poşetlerde maskeler, molotof kokteylleri, bombalar ve havai fişekler olduğunu, basın açıklaması bitmek üzereyken kendisinin ve sanıklar ..., ... ile tanık ....."in bu maskelerle yüzlerini kapatıp molotof kokteyllerini ve havai fişeklerini atarak olay yerindeki polislere saldırdıklarını, bu eylemi Bağlar gençlik yapılanmasından gelen kişilerle birlikte gerçekleştirdiklerini, 27.08.2010 tarihli eylemde de; aralarında kendisinin ve sanık ..."ın da bulunduğu grubun yüzlerini kapatıp Balıkçılar Başı semtine doğru yürüyüşe geçerek Dört Ayaklı Minare mevkiinde bekleyen polislere molotoflu, havai fişekli ve taşlı saldırıda bulunduklarını, ayrıca 10.09.2010 tarihinde yapılan basın açıklamasına da katıldığını,
    Aşamalarda alınan diğer ifadelerinde ise; teşhis tutanağındaki beyanlarını kabul etmediğini,
    Sanık ... aşamalarda; 28.07.2010 tarihli gösteriye ve 27.08.2010 tarihli protestoya katıldığını, 28.07.2010 tarihli gösterideki görüntünün kendisine ait olduğunu, ancak her iki gösteride de molotoflu, havai fişekli veya taşlı saldırıda bulunmadığını,
    Sanık ... aşamalarda; 28.07.2010 tarihli gösteriye ve BİM adlı markete 10.08.2010 tarihinde yapılan saldırıya katılmadığını, 28.07.2010 tarihli gösterideki görüntünün kendisine ait olmadığını, her iki olayda da molotof kokteyli veya taş atmadığını,
    Savunmuşlardır.
    Uyuşmazlık konusunun isabetli bir şekilde çözümlenmesi için genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve mala zarar verme suçlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu TCK’nın 170. maddesinde;
    “(1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;
    a) Yangın çıkaran,
    b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,
    c) Silâhla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,
    Kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
    Madde metninde, genel güvenliği kasten tehlikeye sokan fiiller suç olarak tanımlanmıştır. Maddenin birinci fıkrasında, bu suçu oluşturan seçimlik hareketler; yangın çıkarmak, bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak; silâhla ateş etmek veya izinsiz patlayıcı madde kullanmak olarak sayılmış olup suç, somut tehlike suçu olarak düzenlenmiştir.
    Maddenin ikinci fıkrasında ise, bir soyut tehlike suçu tanımına yer verilmiştir. Bu hükümde; yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olmak ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre bu fıkrada düzenlenen suçun oluşabilmesi için somut bir tehlikenin meydana gelmesi gerekmemektedir.
    Suçun mağduru belirli bir kimse olmayıp toplumu oluşturan tüm bireylerdir. Bu suçla korunan hukuki değer, kişilerin hayat, vücut bütünlükleri ve mal varlığı bakımından bir zarar tehlikesi doğmadan, güvenlik içerisinde yaşamaları üzerindeki haklarıdır. Suçla yasaklanan eylemlerin işlenmesi durumunda, kişilerin hayatları, sağlıkları veya mal varlıklarının zarar görmesi tehlikesi meydana gelmektedir. Tehlikenin somut olarak belirli kişi veya kişiler hakkında söz konusu olması gerekli olmayıp belirsiz sayıda kişinin, dolayısıyla toplumu oluşturan birçok kimsenin bu suçtan dolayı korunması amaçlanmaktadır.
    Bu fiillerin işlenmesiyle bir zarar neticesinin meydana gelmesi hâlinde, meydana gelen zarara ve bu zararın meydana gelmesi açısından failin kast veya taksirine göre başka suçlar oluşacaktır. Örneğin, toplumda genel güvenliği tehlikeye sokan bir etki meydana getiren fiiller sonucunda bir veya birkaç kişi ölmüş veya yaralanmış ya da kişiler malvarlığı itibarıyla zarar görmüş olabilir. Bu gibi durumlarda, farklı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanması gerekir.
    Mala zarar verme suçu ise TCK’nın 151. maddesinin birinci fıkrasında;
    “Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş,
    Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâliyle TCK"nın "Mala zarar vermenin nitelikli hâlleri" başlıklı 152. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları;
    "(1) Mala zarar verme suçunun;
    a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında,
    b) Yangına, sel ve taşkına, kazaya ve diğer felaketlere karşı korunmaya tahsis edilmiş her türlü eşya veya tesis hakkında,
    c) Devlet ormanı statüsündeki yerler hariç, nerede olursa olsun, her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğu hakkında,
    d) Sulamaya, içme sularının sağlanmasına veya afetlerden korumaya yarayan tesisler hakkında,
    e) Grev veya lokavt hallerinde işverenlerin veya işçilerin veya işveren veya işçi sendika veya konfederasyonlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
    f) Siyasi partilerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
    g) Sona ermiş olsa bile, görevinden ötürü öç almak amacıyla bir kamu görevlisinin zararına olarak,
    İşlenmesi halinde, fail hakkında bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
    (2) Mala zarar verme suçunun;
    a) Yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak,
    b) Toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle,
    c) Radyasyona maruz bırakarak, nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanarak,
    İşlenmesi halinde, verilecek ceza iki katına kadar artırılır" şeklinde düzenlenmiş iken, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 65. maddesiyle 5237 sayılı TCK"nın 152. maddesinin birinci fıkrasındaki “bir yıldan altı yıla kadar hapis” şeklindeki yaptırım “bir yıldan dört yıla kadar hapis” olarak; anılan maddenin ikinci fıkrasında yer alan “iki katına kadar” ibaresi ise “bir katına kadar” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye "Mala zarar verme suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır" biçimindeki üçüncü fıkra eklenmiştir.
    TCK"nın 151. maddesinin birinci fıkrasında yer alan suçla korunan hukuki yarar, mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet kavramına, malın bütünleyici parçaları, eklentileri ve doğal ürünleri de dahildir. Mülkiyetin korunmasında amaç, sadece malın fiziksel olarak zarar görmesi olmayıp malın değerinin de korunmasıdır. Bu nedenle, malın özgülendiği amaca uygun kullanılabilmesini, önemsiz sayılmayacak derecede azaltan bir zararın varlığı yeterli olup malın maddi zarar görmüş olmasına gerek yoktur (Gökhan Taneri, Hırsızlık-İntihal, Mala Zarar Verme ve Konut Dokunulmazlığının İhlali, Bilge Yayınevi, Ankara 2013, s; 405).
    Kanuni düzenleme göz önüne alındığında, mala zarar verme suçu genel kastla işlenebilen bir suçtur. Suçun oluşması için failin belirli bir amaç ya da saikle (özel kast) hareket etmesine gerek yoktur.
    Görüldüğü gibi mala zarar verme suçunun gerçekleşebilmesi için failin, başkasına ait taşınır veya taşınmaz bir mala, TCK’nın 151. maddesinin birinci fıkrasında sayılan seçimlik hareketlerden herhangi biriyle zarar vermiş olması gerekmektedir. Seçimlik hareketler maddede; “kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılamaz hâle getirmek veya kirletmek” şeklinde belirtilmiştir. Bu seçimlik hareketlerden kirletme, örneğin başkasına ait binanın duvarına yazı yazmak, afiş veya ilan yapıştırmak, resim yapmak suretiyle gerçekleştirilebilir.
    Suçun maddi unsurunu oluşturan hareketler, kanunda tahdidi şekilde belirtilmiş olmakla birlikte, zarara neden olan neticeyi meydana getirmeye elverişli fiil, aynı zamanda Kanunda belirtilen seçimlik hareketlerden en azından birini zorunlu olarak kapsayacağından, suçun oluşumu için zarar verici sonucun gerçekleşmesini yeterli saymak gerekir.
    Uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak TCK"nın 152. maddesinin ikinci fıkrasında mala zarar verme suçunun, yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak veya toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle ya da radyasyona maruz bırakarak, nükleer, biyolojik veya kimyasal silâh kullanarak işlenmesi, TCK’nın 151. maddesinin birinci fıkrasına veya aynı Kanun"un 152. maddesinin birinci fıkrasına göre verilecek cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hâller olarak öngörülmüştür. Bu nitelikli hâllerin kabulünde, mala zarar verme suçunun işleniş şeklinin ortaya çıkardığı tehlikeli durum göz önünde bulundurulmuştur.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanıklar ... ve ..."a iftira atması için herhangi bir nedeni bulunmayan sanık ..."nin kollukta Cumhuriyet savcısı huzurunda yaptığı canlı teşhis işleminde; sanıklar ... ve ..."ın, 28.07.2010 tarihli gösteri yürüyüşü sırasında emniyet görevlilerine molotof kokteyli ve havai fişek attıklarını belirtmesi, olayda kayda alınan görüntülere ilişkin tespit tutanakları ile bilirkişi raporlarında; sanıklar ... ve ..."ın PKK silahlı terör örgütü lehine düzenlenen bu yürüyüşe katıldıklarının tespit edilmiş olması ve sanık ..."ın da bu yürüyüşe katıldığına dair kısmi ikrarının bulunması karşısında; sanıklar ... ve ..."ın, 28.07.2010 tarihinde PKK silahlı terör örgütü adına düzenlenen gösteri yürüyüşünde molotof kokteyli ve havai fişek atmak suretiyle terör amacıyla genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu işlediklerinin kabulü gerekmektedir.
    Yine, kollukta Cumhuriyet savcısı huzurunda yaptığı fotoğraf teşhiş işleminde; sanık ..."ın, 10.08.2010 tarihinde BİM adlı marketin molotof kokteylleri atılmak suretiyle yakılması eylemini organize ettiğine, olay yerine getirdiği molotof kokteyllerini Bağlar gençlik yapılanmasından gelen gruba dağıtıp bu markete atmaları hususunda yönlendirdiğine ilişkin anlatımda bulunan tanık ....."in; sanık ........"ın örgütsel malzeme ve molotof kokteylleriyle birlikte yakalandığı Sur Gençlik ve Kültür Evine yakın bir noktada içerisinde molotof kokteyli yapımında kullanılan tiner bulunan poşetlerle birlikte aynı gün yakalandığı da dikkate alındığında, tanık ....."in, teşhiş işlemi sırasında verdiği ifadesinin samimi olup sanık ..."i tanımadığına dair sonradan verdiği ifadenin adı geçen sanığı suç ve cezadan kurtarmaya yönelik olduğu anlaşıldığından; sanık ..."ın, 10.08.2010 tarihinde BİM adlı marketin PKK silahlı terör örgütü adına molotof kokteylleri atılmak suretiyle yakılması eylemine Bağlar gençlik yapılanmasından gelen kişilerle birlikte fiil üzerinde ortak hakimiyet kurmak suretiyle katıldığı, dolayısıyla terör amacıyla yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak mala zarar verme suçuna müşterek fail sıfatıyla iştirak ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
    Yine, sanık ..."nin kollukta Cumhuriyet savcısı huzurunda yaptığı canlı teşhis işleminde; sanık ..."ın, 27.08.2010 tarihinde Dört Ayaklı Minare mevkiinde PKK silahlı terör örgütü adına gerçekleştirilen gösteride kolluk kuvvetlerine el yapımı bomba, havai fişek ve molotof kokteyl ile saldırıda bulunduğunu belirtmesi, tanık ....."in fotoğraflı teşhis işleminde, sanık ..."ın bu eylemde kullanılan bomba ve havai fişeklerin bir kısmını hazırladığına ilişkin anlatımda bulunması ve sanık ..."ın da bu gösteriye katıldığına ilişkin kısmi ikrarı birlikte değerlendirildiğinde; sanık ..."ın, 27.08.2010 tarihinde PKK silahlı terör örgütü adına yapılan gösteride el yapımı bomba, havai fişek ve molotof kokteyli atmak suretiyle terör amacıyla genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu işlediğinin sabit olduğu kabul edilmelidir.
    Uyuşmazlığa konu diğer sanık ..."ye atılı suçun subutuna gelince;
    10.09.2010 tarihli kanuna aykırı gösteri yürüyüşüne yüzü kapalı vaziyette katılması nedeniyle sanık ... hakkında silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü bulunmakta ise de; sanık ..."nin suçlamayı kabul etmemesi, tanık ....."in sanık aleyhine beyanının bulunmaması ve olayda kayda alınan görüntülere ilişkin tespit tutanakları ile bilirkişi raporlarında da sanığın bu eylemde molotof kokteyli attığına dair tespitin bulunmaması karşısında; sanık ..."nin, 10.09.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu işlediğine dair mahkûmiyetini gerektirir her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığının kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla;
    Sanık ..."nin 10.09.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan beraatine ilişkin yerel mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna ve beraat hükmünün onanmasına,
    Sanıklar ... ve ... hakkındaki direnme kararına konu hükümlerin ise, sanık ..."ın 28.07.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, 10.08.2010 tarihli mala zarar verme ve sanık ..."ın 28.07.2010 ile 27.08.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarını işlediklerinin sabit olduğu gözetilmeksizin bu suçlardan mahkûmiyetleri yerine beraatlerine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına,
    Karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.11.2015 tarihli ve 150-398 sayılı direnme kararına konu hükümlerinden;
    a-) Sanık ... hakkında 10.09.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan kurulan beraat hükmüne ilişkin olarak; mahkûmiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğine ilişkin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA, beraat hükmünün ONANMASINA,
    b-) Sanık ..."ın 28.07.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, 10.08.2010 tarihli mala zarar verme ve sanık ..."ın 28.07.2010 ile 27.08.2010 tarihli genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından kurulan beraat hükümlerinin ise, sanıklar ... ve ..."ın bu suçlardan mahkûmiyetleri yerine beraatlerine hükmolunması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Sanık ... hakkında ayrı bir kararla açıklanan 28.07.2010 tarihli mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü temyiz edildiğinden gerekli incelemenin yapılması için dosyanın Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.10.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi