17. Hukuk Dairesi 2016/19780 E. , 2017/10939 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; Müvekkili şirkete ait ... plakalı aracın davalı ... şirketi tarafından 14/05/2013 tarihinde genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalandığını, davalı şirket tarafından 14/05/2014 tarihinde ... poliçesinin yenilendiğini, söz konusu poliçenin ... şirketinin ..."de faaliyet gösteren yetkili acentasında düzenlendiğini, müvekkilinin 27/06/2014 tarihinde babasının bulunduğu ..."na gittiğini, 22:45 sularında aracı babasının evinin önüne park ettiğini, sabah 07:00 sıralarında dışarı çıktığında aracını yerinde bulamadığını, ardından ... Polis Merkezine gittiğini, 2-3 gün geçtikten sonra ... Polis Merkezi ile yaptığı görüşmede aracın bulunmadığı anlaşılınca ... şirketine ihbarda bulunduğunu ve ... şirketinin hasar dosyası açtığını, müvekkiline ... şirketinin inceleme yaptığının söylendiğini, davalı ... şirketinin 14/08/2014 gönderdiği e-mail ile müvekkilinin talebinin reddedildiğini bildirdiğini, genişletilmiş kasko poliçesi ile araç çalınması ve hırsızlık riskinin güvence altına alındığını, çalındığı anlaşılan aracın rayiç bedeli olan 25.000,00 TL"nin davalı şirketçe müvekkiline ödenmesi gerektiğini belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı özetle hırsızlık olayının gerçek olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacının aracının çalınmasından dolayı davalı kasko sigortasına karşı açmış olduğu tazminat talebine ilişkindir.
1-TTK"nin 1409 maddesi hükmüne göre ... ilişkisi kurulduktan sonra meydana gelen riziko nedeniyle zararın sigoratcı tarafından ödenmesi gerekir. 1409/2 madde hükmüne göre de rizikonun teminat dışı olduğunu sigorat ispat etmelidir. Somut olayda davacı kolluk ifadesinde bir anahtarın kendisinde diğer anahtarın ikametinde bulunduğunu beyan etmiş ve hırsızlık olayını davalı ... şirketine de ihbar etmiştir. Davalı ... sirketi iki anahtarın da davacıda bulunduğunun aksini ispatlamış değildir, ayrıca davacı ... şirketi hırsızlık olayının gerçek olmadığını iddia ederek davacının talebini reddetmiş olmasına rağmen Cumhuriyet Başsavcılığına herhangi bir suç duyurusun da bulunmamıştır. Bu haliyle davalı ... şirketi meydana gelen hırsızlık olayının teminat kapsamı dışında kaldığını ispat edememiştir.
Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda “araç kapısının belirli bir teknik ile açılarak araç içine ulaşılabileceği,önden tahrikli araç motorunu çalıştırmadan aracın kayar kasalı bir kurtarıcı ile yerinden alınıp nakledilmesi mümkün olduğu ve bunun için ahtapot tabir edilen dört tekerlekten araç kaldırma sistemine gerek olmadığı; aracın içine girildikten(aracın içine bu tür hırsızlık olaylarında beceri kazanmış olanlar kolay bir şekilde girebileceği) sonra aracın motorunu çalıştırmadan kurtarıcıya çekilerek yüklenebilmesi, kurtarıcı üzerinde bulunan bir çıkrık sistemi ile kolay bir şekilde tel halat yardımıyla yapılabildiği ve bunun için -aracın önden çekilmesinin istenmesi durumunda arka tekerlekleri frenleyen el freninin çözülmesi,-aracın arkadan çekilmesinin istenmesi durumunda ise vitesin boşa alınması ile ve iki kişi ile (aracın içine giren bir kişinin çalınacak aracı yönetmesi ile)bir araç tarafından çekilerek çalınabileceğinin mümkün olabileceği anlaşılmıştır.” denilerek aracın anahtarı olmaksızın da çalınabileceği belirtilmiştir.
Bu durumda yukarıda açıklanan nedenlerle rizikonun teminat içinde olduğu kabul edilip işin esasına gidilerek toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre
karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
2-Kabule göre de; davalı ...Ş. hükümde, “lehine A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen nisbi vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine “ denilmesine rağmen davalı lehine hükmedilen nisbi vekalet ücretinin miktarı belirtilmediği için infaz da tereddüt yaratacak biçimde karar verilmeside doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda (1), (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 23/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.