19. Ceza Dairesi 2018/642 E. , 2018/4105 K.
"İçtihat Metni"...’nin 20/07/2015 tarihli sayısında “Savcının Yeri” başlığı ile yayımlanan haberler nedeniyle ilgilisi ... tarafından yapılan vaki düzeltme ve cevap isteminin kabulüne dair İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 25/08/2015 tarihli ve 2015/2173 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 14/09/2015 tarihli ve 2015/2973 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı"nın 14/12/2017 gün ve 11369 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/12/2017 gün ve KYB - 2017/72369 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/02/2007 tarihli ve 2007/7-28 esas, 2007/34 sayılı kararında yer alan, “Demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlardır. Bu tür toplumlarda Devletin görevi, temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmektir. Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi de basındır. Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasa’nın 28. vd. maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Yasasının 3. maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmaması gerekir. … Yargılama konusu haber ve yorum metnindeki eleştiri ve değer yargılarının bir kısmı sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere esasen, eleştirinin sert bir üslûpla gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgudur. Ancak kabul edilmelidir ki, basın özgürlüğü, belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerir. Gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimler “polemik” niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez.” şeklindeki açıklamalar dikkate alındığında, tekzibe konu haberin niteliği itibariyle basın özgürlüğü kapsamında kaldığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği, gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosyada, düzeltme ve cevap metnine konu edilen haberin yer aldığı Takvim gazetesinin 20.07.2015 tarihli nüshasının bulunmadığı, dosyada mevcut ve okunması güç fotokopiden anlaşıldığı kadarıyla haberin ilgili nüshanın 1. sayfasından sonra da devam ettiği, ancak bu sayfanın fotokopisinin de bulunmadığı, bu nedenle haberin ilgisinin kişilik haklarını ihlal edip etmediği veya "basın özgürlüğü" sınırları içinde kalıp kalmadığının değerlendirilebilmesi amacıyla, haberin yer aldığı Takvim gazetesinin 20.07.2015 tarihli nüshasının dosyaya ibrazı yönünde gereğinin takdir ve ifası için, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.