17. Ceza Dairesi 2016/7802 E. , 2016/9824 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık, 27.02.2016 tarihinde atılı suçtan tutuklanması üzerine ceza infaz kurumundan gönderdiği 22.03.2016 tarihli dilekçe ile suç nedeniyle meydana gelen zararı tazmin etmek istediğini ileri sürmüş ise de, 12.04.2016 tarihli 1. celsede bu yönde bir talepte bulunmadığı gibi hırsızlık suçunun konusunu oluşturan 50,00 TL"lik zarar miktarı da göz önüne alındığında, o aşamaya kadar meydana gelen zararı ödeme hususunda her hangi bir gayret içinde bulunmayan sanığa, zarar tazmini için süre verilmesi gerektiğinden bahisle bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-5237 Sayılı TCK"nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK"nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, "...daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma" görüşünün, TCK"nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır.
TCK"nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK"nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.
Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK"nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; müştekinin aracının yan camını kırıp, torpido gözünde bulunan 50 TL bozuk parayı çalan sanık hakkında, suça konu eşyaların değeri ve suç tarihindeki paranın satın alım gücü dikkate alındığında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK"nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-T.C. Anayasası"nın 141, 1412 sayılı CMUK"nun 32, 260, 308/7. maddeleri (5271 sayılı CMK"nın 34/1, 223/2, 230/2, 289/1-9. maddeleri) uyarınca mahkeme kararlarının; Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirebilmesi için gerekçe bölümünde mevcut delillerin irdelenmesi ve kanıtlarla sonuç arasında bağ kurulması, bir başka deyişle eldeki delillerle neden bu sonuca varıldığının anlatılması gerektiği, hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususların Kanunda tahdidi ve emredici şekilde belirtildiği, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanakların" da bu kapsamda hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken zorunlu hususlardan olduğu, 5237 TCK"nın 50, 51,. maddelerindeki hukuksal olgu ve kurumların, farklı amaç ve koşullara tabi olup, uygulanıp uygulamama değerlendirmesinin de farklı gerekçelere dayandığı, bu halde bu kurumların sanık hakkında uygulanıp uygulanmamasında her bir madde için ayrı, somut, denetime elverişli, tatminkar ve ikna edici gerekçelere dayanmasının yasal zorunluluk olduğu gözetilmeden suç tarihinde 2 adet hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararı bulunan sanık hakkında kurulan hükümde, "koşulları oluşmadığından TCK"nın 50 ve 51. maddelerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına” biçiminde yasal olmayan gerekçeye başvurularak TCK"nın 50 ve 51. maddelerine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedenine göre sanığın atılı suçtan TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse derhal salıverilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 20.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.