10. Hukuk Dairesi 2016/3464 E. , 2016/4194 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tüm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu davada; davacı, davalı şirkete ait işyerinde 27/04/2006-07/10/2013 tarihleri arasında sürekli çalıştığının tespitini talep etmiştir. ......... Ticaret Odası’nın 31.05.2013 tarihli ve ......... Sanayi Odası’nın 28.05.2013 tarihli yazı içeriklerine göre, sezon içinde ve dışında aralıklı olarak böyle işletmelerde çağrı üzerine bir çalışma olduğu belirtilmiştir. Çalışılan süre net olarak belirtilmese de, davalıya ait işyerinde incir, fıstık, zeytin gibi ürünlerin işlendiği ve iş oldukça gelen çağrı üzerine çalıştıkları dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, çağrı usulü çalışma benimsenmiş ve davacının, ortalama olarak yılda 6 ay çalıştığının kabulüyle hesaplama yapılmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 27/04/2006-21/10/2013 tarihleri arasında çağrı üzerine yılda 6 ay çalıştığı kabul edilerek 1003 gün eksik süre olduğu tespit edilmiş ise de; davacının çalışmalarının sezonluk olup olmadığı noktasında Mahkemenin kararı eksik incelemeye ve yetersiz araştırmaya dayalıdır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesidir. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan
sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Sigortalılık süresinin saptanmasına ilişkin davaların kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu bulunduğu açıktır.
Yukarıda yapılana açıklamalar doğrultusunda, davacının, kesintisiz çalışmalarının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davacının çalışmalarının sezonluk olup olmadığı, sezonluk olması halinde işyerinde sezonluk çalışma başlangıç ve bitiş tarihleri şüpheye mahal bırakmayacak şekilde yöntemince araştırılmalı; bunun için işyeri kayıtları, ticari defterleri irdelenmeli, işyerinin dönem bordrosunda ismi geçen ve dinlenmeyen bordrolu tanıklar re’sen belirlenerek dinlenmeli, işyerinin kapasitesi belirlenmeli, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, işyerinin ve davacının yaptığı işin nitelik itibarıyla çalışmanın tam gün üzerinden gerçekleşip gerçekleşmediği açıkça ortaya konulmalı, tanık anlatımları arasında çelişki olması halinde çelişkiler giderilmeli, toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de, talebin 07.10.2013 tarihi olmasına rağmen 21.10.2013 tarihine kadar talebin aşılarak hüküm tesiside isabetsizdir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan .............."ne iadesine, 28.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.