Esas No: 2022/726
Karar No: 2022/1083
Karar Tarihi: 14.02.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/726 Esas 2022/1083 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/726 E. , 2022/1083 K."İçtihat Metni"
(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)
Basit yaralama ve sair tehdit suçlarından sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 106/1-2 cümlesi, 62 (iki kez) ve 52/2. (iki kez) maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası ve 500,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair ... 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 23.02.2012 tarihli ve 2010/989 Esas, 2012/95 Karar sayılı kararının 20.04.2012 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 14.04.2017 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine hükmün açıklanması ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 106/1-2 cümlesi, 62 (iki kez) ve 52/2. (iki kez) maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası ve 500,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.05.2018 tarihli ve 2018/27 Esas, 2018/558 Karar sayılı kararlarına karşı Adalet Bakanlığının 26.11.2021 tarihli ve 2021/21113 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.01.2022 tarihli ve ... sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/1. maddesinde yer alan, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır." şeklindeki,
Aynı Kanun'un 21/1. maddesinde yer alan, "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.'' şeklindeki,
Uzlaştırmanın yapıldığı 29.04.2010 tarihi itibariyle yürürlükte olan 26 Temmuz 2007 tarihli Ceza Muhakemesi Kanunu'na Göre Uzlaştırmanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in 8/2. maddesinde yer alan ''Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin ... olmaması ya da kısıtlı olması hâli ile mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumunda, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Bu kişilerin ayırt etme gücüne sahip olup olmadıkları Cumhuriyet savcısı tarafından araştırıldıktan sonra, uzlaşma teklifinin muhatabı belirlenir.'' şeklindeki,
Aynı Yönetmeliğin 8/4. maddesinde yer alan ''Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.'' şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da öncelikle 7201 sayılı Kanun'un 10/1. maddesi uyarınca muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa aynı Kanun'un 21/1. maddesi gereğince işlem yapması gerektiği,
Somut olayda, 29.04.2010 havale tarihli uzlaştırma raporunda; müştekiye uzlaşmanın temini için iadeli taahhütlü tebligat ile ulaşılmaya çalışıldığı, ancak gönderilen tebligatın iade edildiği ve ... olan müştekiye ulaşılamaması nedeniyle babasıyla yapılan telefon görüşmesinde babasının uzlaşmaya gelmeyeceklerini söylediğinin belirtildiği ve taraflar arasında uzlaştırma sağlanamadığından bahisle dava açılarak mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmış ise de; müştekinin bildirdiği son adrese yapılan tebligatın adresten ayrıldığından bahisle iade edilmesi üzerine uzlaştırma davetiyesinin teklif tarihinde yürürlükte bulunan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi uyarınca tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden, ayrıca iletişim araçları kullanılarak yapılan çağrıda bizzat ... olan müşteki Aysun Aksu ile görüşülmesi gerekirken, müştekinin babasının beyanı esas alınarak uzlaşmanın sağlanamadığı şeklinde rapor düzenlenmiş olması karşısında, müştekiye uzlaşma davetiyesinin usulünce tebliğ edilmediği, uzlaşma işlemlerinin usule uygun şekilde yapılmadığı gözetilmeksizin yargılamaya devamla sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararların bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
İncelenen dosyada; uzlaşmaya tabi olan kasten basit yaralama ve basit tehdit suçlarından tarafların uzlaşma teklifini kabul etmeleri üzerine uzlaştırma işlemlerine başlanmıştır. Uzlaştırma görüşmelerinin yapıldığı 29.04.2010 tarihi itibariyle yürürlükte olan 26 Temmuz 2007 tarihli Ceza Muhakemesi Kanunu'na Göre Uzlaştırmanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in 8/2. maddesinde; “Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin ... olmaması ya da kısıtlı olması hâli ile mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumunda, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Bu kişilerin ayırt etme gücüne sahip olup olmadıkları Cumhuriyet savcısı tarafından araştırıldıktan sonra, uzlaşma teklifinin muhatabı belirlenir.”
Yönetmeliğin 8/4. maddesinde; “Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.” Aynı Yönetmeliğin “Uzlaştırma müzakereleri” başlıklı 18/1. maddesinde ise; “Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin haklı bir mazereti olmaksızın müzakerelere katılmaktan imtina etmesi hâlinde, ilgili taraf uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.” şeklindeki düzenlemeler bulunmaktadır.
Buna göre; kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili Cumhuriyet başsavcılığı nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre öncelikle muhatabın beyan ettiği, en son adrese tebligat çıkarması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması, bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek tebligata, Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre,
“Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması gerektiğine” dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir.
İncelenen dosyada; tarafların uzlaşmayı kabul etmeleri nedeniyle dosya kendisine tevdii edilen uzlaştırmacı tarafları uzlaştırma müzakereleri için çağrı kağıdı ile çağırmıştır. Katılan adına gönderilen çağrı kağıdı adresten ayrılmış olması nedeniyle iade edilmiştir. Katılanın adres kayıt sistemindeki adresine tebligat gönderilmediği gibi diğer yollarla da katılana ulaşılmadan uzlaştırma işlemlerine devam edilmiştir.
Uzlaştırma müzakeresi için belirlenen günde sanık uzlaştırma müzakeresine katılmış ise de usulüne uygun şekilde haberdar edilmeyen katılan katılmamıştır. Uzlaştırma müzakeresine dair tutulan tutanakta katılanın babası ile telefon görüşmesi yapıldığı, babasının uzlaşmaya gelmeyeceklerine dair beyanda bulunduğunun kayıt altına alınarak uzlaşma müzakeresine son verilmiş ve uzlaşmanın sağlanamadığına dair 29.04.2010 onay tarihli rapor düzenlenmiştir. Katılanın yaşının büyük olması nedeniyle babası ile bu şekilde gerçekleştirilen uzlaştırma işlemleri mevzuata uygun yapılmadığı halde yargılamaya devam edilerek sanığın mahkumiyetine dair mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.05.2018 tarihli ve 2018/27 Esas, 2018/558 Karar sayılı kararlarının 5271 sayılı CMK'nin 309/4. maddesi gereğince KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.02.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.