20. Hukuk Dairesi 2016/11600 E. , 2019/1519 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu ... ili, ... ilçesi, Karaoğlanlar mahallesinde bulunan çekişmeli yer 1956 yılındaki genel arazi kadastrosunda 1285 numaralı parsel olarak davacıların murisi ... adına tespit edilmiş, Orman Yönetiminin yaptığı itiraz sonucu ... ... Kadastro Mahkemesinin 958/324-961/267 sayılı ilamı ile çekişmeli yer orman olarak tespit dışı bırakılmıştır.1988 yılındaki orman kadastrosu sırasında çekişmeli yer orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Davacılar 18.11.2013 tarihli dilekçeleri ile çekişmeli yerin murislerine ait olduğu belirterek miras payları oranında adlarına tescil edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda 23.11.2015 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 11.259.14 m2"lik kısmının davacılar adına miras payları oranında tesciline, aynı krokide (B) harfi ile gösterilen 3770,29 m2"lik kısmının Hazine adına orman vasfı ile tapuya tesciline karar verilmiş hüküm dahili davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu 1956 yılında orman kadastro çalışması ise 1988 yılında yapılmıştır.
Dava dilekçesindeki açıklama göre dava Medeni Kanunun 713. maddesi uyarınca açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmının davacılar adına tesciline karar verilmiş ise de verilen karar doğru değildir.
Şöyle ki; yürürlükten kaldırılan 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu ile 5602 ve 766 sayılı Tapulama Kanunlarındaki hükümlere göre arazi kadastro ekipleri, çalışma yapacağı yerde ilk önce orman alanlarını belirleyip bundan sonraki çalışmalarını orman alanları dışında sürdürmekteydi.
Arazi kadastro ekipleri bu çalışmalar sırasında bir arazi parçasının orman olduğu sonucuna varırsa, o yerin kadastro paftası üzerine “orman”,“orman alanı” veya “devlet ormanı” yazmakta, ancak sınırlandırma ve ölçü işini yapmadan orman alanı olarak belirlediği arazi kesimi dışında kalan yerleşim ve tarım alanlarında çalışmalarını sürdürerek o alanda tapulama tespit tutanaklarını düzenlemekte; taşınmazların ölçü ve tersimat işlemlerini yapmaktaydı. Bu durumda tüm ormanların sınırlandırma ve kadastro işlemleri tapulamanın konusu dışında kalmakta, tapulama görevlileri sadece bir yerin orman olup olmadığını saptamaktaydı.
Bu şekilde arazi kadastro ekipleri, tapulama komisyonları ve tapulama mahkemesi kararları ile bir yerin orman olması nedeniyle 766 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince tespit harici bırakılmasına karar verilmiş ise bu taşınmaz o yerde orman kadastrosunun yapıldığı güne kadar orman sayılmaktadır. (H.G.K. 24.11.2001 gün 2001/8 - 964 - 751 S.K ). Orman Kadastro Yönetmeliğine göre bir yerde orman kadastrosu yapılmaya başlanmadan önce bu yere ait hava fotoğrafları, memleket haritası ve varsa kesinleşmiş mahkeme kararları getirtilerek, bu belgeler incelenip orman kadastrosuna başlanması ve mahkeme kararı ile hükmen orman olan taşınmazların orman tahdit sınırları içine alınması zorunludur.
Bilindiği gibi hukuki uyuşmazlıklar meydana geldikleri tarihte yürürlükte olan kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 2613, 5602 ve 766 sayılı Kanunların yürürlüğü döneminde arazi kadastro ekipleri, tapulama komisyonları ve tapulama mahkemelerince bir taşınmazın orman olduğu tespit edilmiş ise bu taşınmaz o yerde orman kadastrosu yapılıp kesinleşmiş olsa bile 6831 sayılı Kanunun 1/ı maddesindeki “Tabi olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.” hükmü gereğince sonraki yıllarda taşınmaz üzerindeki orman örtüsünün kaldırılmış olması, o yerin orman niteliğini kayıp ettiği sonuçunu doğurmayacağından ve orman toprağı zilyetlikle kazanılamayacağından orman sayılır. Kaldı ki; 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi 05.11.2003 gün ve 4999 sayılı Kanun ile değiştirilmiş ve “evvelce sınırlandırılması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların orman kadastrosu, orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” hükümleri getirilmiş olduğundan, tapulama (kadastro) sırasında orman olması nedeniyle kadastro ekiplerince, kadastro komisyonlarınca ya da mahkemelerce tespit dışı bırakılmış olan ormanların daha sonraki yıllarda yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırları içine alınmayarak orman kadastro sınırları dışında bırakılması halinde sözü edilen 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 7. maddesi hükmüne göre “herhangi bir nedenle orman sınırı dışında kalan orman” olması sebebiyle her zaman yapılacak orman kadastrosu ile orman sınırları içine alınabilir. Bu nedenle bu tür yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu olması mümkün değildir.
Ayrıca, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerde olduğu ... arazi kadastro mahkemesinin 958/324-961/267 sayılı kararı ile hükmen saptandığından taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu konusunda kesin hüküm mevcuttur. Yargılama sırasında taşınmazın (A) ile gösterilen kısmının tarım arazisi olarak kullanıldığı belirtilmişse de bu kısımdaki orman bitki örtüsünün sonradan yok edildiği anlaşılmaktadır. Öncesi orman olan yerlerin zaman içinde üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu olması mümkün değildir. Dava konusu taşınmaza ilişkin kesin hüküm aşılarak, taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak şekilde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dahili davalılar Orman Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/03/2019 günü oybirliği ile karar verildi.