Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/1060
Karar No: 2018/391

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1060 Esas 2018/391 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/1060 E.  ,  2018/391 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 58-127

    Nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarından sanıklar ... ve ..."ın beraatlerine ilişkin İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.03.2011 tarihli ve 405-90 sayılı hükümlerin, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 15.01.2014 tarih ve 10029-328 sayı ile;
    “...Ortak olarak ayakkabı dükkanı işleten sanıklardan ... adına alınan çek karnesi üzerinden iki adet çeki ortağının yerine kendi imzası ile imzalayıp arkasını cirolayan sanık ..."ın, bahsi geçen çek karşılığında şikâyetçi ..."tan mal aldığı, çeklerin bankaya ibrazında çek üzerindeki keşideci imzası ile bankadaki kartlardaki keşideci imzasının birbirini teyit etmediğinden işlem yapılmadığı hususunun 31.06.2008 tarihli çeke şerh verildiği, sanık ..."ın diğer sanık adına çek düzenleme yetki ve vekâletnamesinin bulunmadığı, dosya arasına celp edilen benzer dosya içeriğine göre, sanıkların başkaca bir mağdura karşı da aynı yöntemle çek verip bedelini ödemediklerinin anlaşıldığı, sanıkların fikir ve iş birliği içerisinde hareket ederek sanık ... tarafından imzalanan çekler ile banka kayıtlarındaki imza farklılığını kullanmak suretiyle ödenmeyeceğini bildikleri ve karşılığını bulundurmadıkları çekleri tedavüle koymak suretiyle atılı suçları işledikleri sabit olmasına rağmen, bu gerekçelerle mahkûmiyetleri yerine beraatlarına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi ise 10.04.2014 tarih ve 58-127 sayı ile;
    "...TCK"nın 157 ve 158. maddelerinde belirtilen dolandırıcılık suçlarının oluşması için gerçek bir kişinin hile ile aldatılması, aldatan veya bir başka gerçek ve tüzel kişinin zarara uğratılması gerekir. Bir kişinin bir başka kişiye kendi adına çek düzenleterek sahte belge düzenletmesi onunla fikir ve eylem birliği içinde hareket edebileceği söz konusu olamayacağına böyle bir çek düzenlense bile rızasının varlığı nedeniyle düzenleyende sahtecilik kastı bulunmayacağına göre olayda hile de yoktur. Hilenin olmadığı yerde dolandırıcılık söz konusu olmaz. Sanıkların eylemleri aldıkları mala karşılık verdikleri çeklerin yeterli karşılığını çek hesabında bulundurmamak olup bu ise karşılıksız çek keşide etme eylemini oluşturur. Olayda dolandırıcılık ve sahtecilik yoktur.
    Benzer bir olay nedeniyle Yargıtay15. Ceza Dairesi"nin 17.04.2013 gün 2011/24013 E. 2013/7110 K. sayılı kararında da dolandırıcılık suçunun oluşmadığı kabul edilmiştir.
    Açıklanan nedenlerle sanıkların suç işleme kastı bulunmadığından yüklenen suçlardan beraatlerine karar verilmesi gerekmiştir" gerekçesiyle önceki hükümlerde direnerek sanıkların beraatlerine karar vermiştir.
    Bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.04.2017 tarihli ve 211366 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya kararına direnilen daireye gönderilmiş, 6763 sayılı Kanunun 38. maddesiyle 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince 02.10.2017 tarih ve 25011-19222 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarının sabit olup olmadığının tespitine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, eksik araştırma sonucu hüküm kurulup kurulmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Sanık ... ile birlikte ayakkabı dükkanı işleten sanık ..."ın, şikâyetçi ..."tan satın aldığı ayakkabılar karşılığında, sanık ..."ye ait çek hesabı üzerinden 31.06.2009 keşide tarihli 2.500 TL ve 20.07.2009 keşide tarihli 2.700 TL bedelli olarak düzenlediği suça konu çekleri imzalayıp arkasını ciroladıktan sonra adı geçen şikâyetçiye verdiği, söz konusu çeklerin bankaya ibrazında çekler üzerindeki keşideci imzası ile banka kayıtlarında bulunan gerçek keşideci imzasının birbirini teyit etmemesi nedeniyle ödeme yapılmadığı, bu şekilde fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden sanıkların, çekin gerçek sahibi olmayan sanık ... tarafından imzalanan çekler ile banka kayıtlarındaki imza farklılığını kullanmak suretiyle ödenmeyeceğini bildikleri ve karşılığını bulundurmadıkları çekleri tedavüle koydukları iddiasıyla haklarında nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı,
    Suça konu çeklerin, sanık ..."ın Garanti Bankası Samsun .... nolu hesabından, 31.06.2009 keşide tarihli 2.500 TL ve 20.07.2009 keşide tarihli 2.700 TL bedelli olarak düzenlendiği, söz konusu çeklerin arkasında sanık ..., şikâyetçi ... ve mağdur ..."nın imzalarının bulunduğu, bankaya ibraz edilen çeklerin karşılığının bulunmadığı, bankaya ibraz edilen suça konu 31.06.2009 tarihli ve 2.500 TL bedelli çeke, keşideci imzası ile banka kayıtlarında olan keşideci imzasının birbirini teyit etmediğinden işlem yapılmadığı hususunun şerh düşüldüğü, çeklerin yasal unsurlarının tam olduğu,
    Dosya arasına celp edilen ve Özel Daire"nin bozma kararı içeriğinde bahsi geçen, sanıklar hakkında benzer bir olay nedeniyle nitelikli dolandırıcılık ve resmî sahtecilik suçlarından İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesince 07.02.2011 tarih ve 299-11 sayı ile verilen mahkûmiyet kararlarının, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 23.06.2015 tarihli ve 13249-27329 sayılı kararı ile eksik inceleme sonucu hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulduğu, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda yerel mahkemece 01.12.2015 tarih ve 279-384 sayı ile sanıkların atılı suçlardan beraatlerine karar verildiği, yerel mahkemece verilen bu beraat kararlarının bu kez katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Caza Dairesince 19.04.2016 tarih ve 794-3598 sayı ile mahkemece verilen beraat kararlarının onandığı,
    Şikâyetçi tarafından dosyaya sunulan 02.09.2008, 28.08.2008 ve 08.09.2008 tarihli kargo gönderim fişleri içeriğine göre; şikâyetçiden satın alınan ayakkabıların gönderildiği adreste gönderilen malı teslim alanın sanık ... olduğu,
    Sanıklar hakkında benzer yöntemle atılı suçları işlediklerinden bahisle haklarında bir çok kamu davası açıldığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Kovuşturma aşamasında dinlenmeyen şikâyetçi ... savcılıkta; sanıkların iş yeri komşusu olan Müjdat Sole ile 5 yıl, kendisi ile de 1 yıldır birlikte çalıştıklarını, sanıklarla sadece suça konu iki adet çekin alışverişini yaptığını, malları kargo ile gönderdiğini, çeklerin hangi sanık tarafından yazılıp imzalandığını hatırlamadığını, çeklerin bedelini tahsil edemediğini, sanıkların kendisine yaptıkları gibi iş yeri komşusu olan Müjdat"a da çek verdiklerini daha sonra çekleri imzalamadıklarını söyleyerek ödemeden kurtulmaya çalıştıklarını,
    Mağdur ...; suça konu çekleri şikâyetçi Metin adına tahsil edebilmek için ciroladığını, çeklerin bankaya ibrazı sırasında çeklerdeki keşideci imzası ile banka kayıtlarındaki gerçek keşideci imzasının birbirini tutmaması nedeniyle bankaca ödeme yapılmadığını, şikâyetçinin icra takibi için masraf vermemesi nedeniyle de sanıklar hakkında icra takibinde bulunmadıklarını,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... kollukta; çeklerin kendisine ait olduğunu ancak çeklerde keşideci yerinde isminin altında ve çeklerin arkasında birinci ciranta imzasının, işlettiği ayakkabı dükkanının ortağı olan sanık ..."a ait olduğunu, kendisinin genellikle pazarda mal sattığını, iş yerinde sanık ..."ın durduğunu, çeklerinde iş yerinin kapalı olmayan kasasında bulunduğunu, suça konu çeklerin bilgisi ve onayı dışında sanık ... tarafından keşide edildiğini, sanık ..."a çek düzenlemek amacıyla vekâletname de vermediğini, mahkemede farklı olarak; sanık ..."ın suç tarihinde işletmiş olduğu ayakkabı dükkanının ortağı değil çalışanı olduğunu,
    Sanık ...; sanık ... ile ortak ayakkabı dükkânı işlettiklerini, iş yerinin resmîyette sanık ... adına kayıtlı olduğunu, şikâyetçi Metin"den mal aldığını ve karşılığında suça konu çekleri imzaladıktan sonra cirolayıp verdiğini, çeklerin sanık ..."ye ait olduğunu, çek karnesinin genellikle kendisinde bulunduğunu, çekleri imzalama yetkisinin olmadığını ancak sanık ..."nün çekleri imzaladığını bildiğini ve şehir dışına mal almaya gittiğinde çekleri kendisinin verdiğini, bu şekilde bir çok çek imzaladığını,
    Savunmuşlardır.
    Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delilerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkanı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ... ile birlikte ayakkabı dükkanı işleten sanık ..."ın, şikâyetçi ..."tan satın aldığı ayakkabılar karşılığında, sanık ..."ye ait çek hesabı üzerinden 31.06.2009 keşide tarihli 2.500 TL ve 20.07.2009 keşide tarihli 2.700 TL bedelli olarak keşide ettiği suça konu çekleri cirolayıp adı geçen şikâyetçiye verdiği, söz konusu çeklerin bankaya ibrazında çekler üzerindeki keşideci imzası ile banka kayıtlarında bulunan gerçek keşideci imzasının birbirini teyit etmemesi nedeniyle karşılıklarının ödenmediği olayda; şikâyetçi ..."ın, sanıkların iş yeri komşusu olan Müjdat Sole ile beş yıl, kendisi ile de bir yıl birlikte çalıştıklarını ifade etmesi ve kendisinden satın alınan ayakkabıların gönderildiği adreste malı teslim alan kişi olarak sanık ..."nün göründüğü kargo fişlerini dosyaya sunması, sanık ..."ın aşamalarda, çek hesabı sahibi ve ortağı olduğu sanık ..."nün bilgisi ve rızası dahilinde çeklerin kendisi tarafından düzenlenerek ticari faaliyetlerde kullanıldığını, birlikte yaptıkları ticari faaliyet kapsamında bu şekilde düzenlediği bir çok çekin bulunduğunu savunması ve şikâyetçi ile mal alışverişine dayanan gerçek bir ticari ilişkinin bulunduğunun dosya kapsamına göre sabit olduğunun anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, şikâyetçi ..."ın tekrar ifadesine başvurularak, kendi ifadesinde adı geçen Müjdat Sole"nin kimlik ve açık adresi belirlenip olaya ilişkin tanık sıfatıyla dinlenilerek, sanıkların ortaklık ilişkisi içerisinde ayakkabı ticareti yapıp yapmadıkları, birlikte işlettikleri iş yerleri adına sanık ... tarafından daha önceki tarihlerde de bu şekilde çekler düzenlenip düzenlemediği, düzenlenen çeklerin bedellerinin ilgililerine ödenip ödenmediği hususlarının sorulması, gerekirse ilgili bankadan sanık ..."nün hesabından sanık ... tarafından keşide edilen çek bulunup bulunmadığı hususun sorularak net bir şekilde açıklığa kavuşturulması, şikâyetçi tarafından gönderilen ayakkabıların sanık ... tarafından teslim alınıp alınmadığının araştırılması ve sonucuna göre, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle yapılan alışverişten ve bu kapsamda suça konu çeklerin keşide edilerek şikâyetçiye verilmesinden sanık ..."nün bilgisinin ve rızasının bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılmasından sonra sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    Bu itibarla, yerel mahkemece eksik araştırmaya dayalı olarak verilen direnme kararına konu hükümlerin bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.04.2014 tarihli ve 58-127 sayılı direnme kararına konu olan hükümlerinin, eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.10.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi