11. Hukuk Dairesi 2013/11739 E. , 2014/1019 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2012
NUMARASI : 2011/752-2012/153
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/03/2012 tarih ve 2011/752-2012/153 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ve müteveffa B. Ş.’un davalı şirketin ortağı olduklarını, başkaca şirket ortağının bulunmadığını, şirket hissedarı B. Ş."un şirket unvanı ve şirket kaşesi altında münferiden vaaz edeceği imzası ile şirketi her konuda ve en geniş şekilde temsil ve ilzam yetkisine sahip olduğunu, şirket müdürü Bülent Şenyurt"un vefatı sonucu ortak sayısının 1"e düştüğünü, bu nedenle, geçerli olmayan ancak fiilen kayıtlarda mevcudiyetini devam ettiren bir limited şirketin varlığının söz konusu olduğunu ileri sürerek, şirket hissedarı Bülent Şenyurt"un ölümü nedeni ile hissedar sayısı 1"e düşen davalı şirketin 6762 sayılı TTK"nın 504. maddesi uyarınca feshine ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket temsil kayyımı, fesih ve tasfiye kararı konusunda taktirin mahkemede olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, eldeki davada ortaklardan birinin ölümü nedeni ile ortak sayısının bire düştüğünden bahisle davalı şirketin fesih ve tasfiyesini karar verilmesi talep edilmiş ise de TTK 521 maddesinin 1. ve 2. fıkraları uyarınca bir payın miras yolu ile kazanılması için TTK 520. maddesinde öngörülen koşulların oluşmasına ve diğer ortakların oluruna gerek duyulmadığı gibi ana sözleşmede miras yolu ile kendiliğinden devri engelleyen bir hüküm olduğu takdirde ortaklarca bir ay içerisinde gerçek değer üzerinden satın alacak 3. kişi önerilmedikçe mirasçıların kendiliğinden şirket paydaşı sıfatına kavuşacağından, davalı şirketin iki ortağından birinin ölümü ile mirasçıların şirkette pay sahibi oldukları ana sözleşmede aksi yönde bir hüküm bulunmadığı, bu sebebe dayalı olarak şirketin fesih ve tasfiyesinin talep edilemeyeceği, her ne kadar ölen ortağın mirasçısı tarafından davanın kabul edildiği yönünde kimlik tespiti yapılmaksızın dilekçe verildiği anlaşılmış ise de şirket ortaklarının iradi olarak şirketin tasfiyesi yönünde TTK"nın 549/2. maddesi kapsamında ortaklar kurulu kararı almalarının olanaklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava davalı limited şirketin ortak sayısının bire düşmesi nedenine dayalı fesih ve tasfiye istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı limited şirketin iki ortağından biri olduğunu, diğer ortağın vefat etmesi sebebiyle müvekkilinin şirkette tek ortak konumunda bulunduğunu, ölen ortağın mirasçılarının davayı kabul ettiklerini bildirerek eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda, yukarda değinilen gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Buna karşın, dosya içerisinde mevcut ölen ortağın mirasçıları tarafından verilen dilekçe içeriği incelendiğinde, mirasçı C. E. Ş. tarafından kendisi ve küçük çocukları adına davayı kabul beyanının bulunduğunu anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece söz konusu dilekçe üzerinde kimlik tespitinin yapılmadığı yönünde gerekçeye yer verilmişse de söz konusu eksiklik dilekçe sahipleri ya da davanın taraflarınca meydana getirilmiş olmayıp, mevcut durum itibariyle adı geçen dilekçe sahibi mirasçı isticvab edilmek suretiyle dilekçesinde belirtilen hususlar aydınlatıldıktan sonra, davayı kabul yönünde beyanda bulunması halinde davalı şirketin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.