6. Hukuk Dairesi 2021/461 E. , 2021/1861 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, hakedişlerden nakdi olarak kesilen teminat bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiş, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararını kaldırarak davanın kabulüne karar vermiş, bu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 09.08.2010 tarihli taşeronluk sözleşmesi imzaladığını ve bu sözleşmeye göre müvekkilinin hakedişlerinden %3 oranında teminat kesildiğini, bu teminatın da işin bitiminde iade edileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin 19 hakediş bedelinden kesilen teminat tutarının işin kesin kabulünün yapılmasına rağmen müvekkiline iade edilmemesi nedeni ile Trabzon İcra Müdürlüğünün 2017/153 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu, itirazın iptalini, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini, davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki 09.08.2010 tarihli sözleşmeye göre davacının işi yaparken verdiği zararlardan sorumlu olduğunu, davacının sözleşme ile üstlendiği edimini yerine getirirken gerekli önlemleri almaması nedeni ile istinat duvarına dökülmesi gereken betonun işyerinin yanındaki dereye karıştığını ve gerek Rize Orman Bölge Müdürlüğüne ait alabalık üretim tesislerinde gerekse de özel şahıslara ait balık çiftliklerinde balık ölümlerinin meydana geldiğini, zarar görenlerin şikayeti üzerine açılan ceza davalarında sorumluluğun davacıda olduğunun belirtildiğini ve hukuk mahkemelerinde birden fazla tazminat davası açıldığını, açılan tazminat davalarının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin davacıya olan borcunun da talep miktarı kadar olmadığını, davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde davalının davacıya teminat kesintilerinden kaynaklı borcunun bulunduğu gerekçesi ile davanın 100.585,03 TL üzerinden kısmen kabulüne, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, bu karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusu yönünden ise 44.568,20 TL"lik davalının cari hesap ekstresinde "genel amaçlı virman dekontu" açıklamalı virman işleminin, davacı tarafın bilgisi veya muvafakatı dahilinde yapıldığına ilişkin dosyaya davalı tarafından herhangi bir delil sunulmadığı, dosya kapsamına göre de virman işleminin davacı tarafından kabul edildiği sonucuna varılamadığı, davalının borcunun 145.153,23 TL olduğu gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararını kaldırarak davanın kabulüne karar vermiş, bu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında akdedilen 09.08.2010 tarihli Meryemana Manastırı Çakırgöl İl Yolu yapımı konulu taşeronluk sözleşmesi, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı (dava tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470-486 md.) maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Sözleşmeye göre davacının taşeron, davalının ise yüklenici olduğu ve sözleşmenin birim fiyatlı olarak imzalandığı anlaşılmıştır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenici, Türk Borçlar Kanunu"nun 471. ve mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 356. maddesi uyarınca iş sahibinin yararını gözeterek özen görevini sadakatle yerine getirmek, yüklendiği işi sözleşme ve yasa hükümlerine, fen ve sanat kurallarına uygun olarak tamamlamak zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davaranışları esas alınacaktır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapma, zararına olacak şeyleri yapmama anlamını da ifade eder. İş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir.
Eser sözleşmesi konusu kapsamında teminat, sözleşmede kararlaştırılan edimlerin ifasını, taahhüdün yerine getirilmesini, aksi halde lehine teminat verilen yüklenicinin alacağını karşılamak veya iş sahibinin zararını gidermek için verilen garanti ve karşılıklar olarak nitelendirilmektedir. İş sahibi lehine teminat, eser sözleşmesinde yüklenicinin edimi sözleşme ve eklerine uygun olarak yerine getirmesini temin için verilir. İşin eksik ve ayıplı ya da sözleşmeye aykırı şekilde yapılması halinde iş sahibinin zararının giderilmesini güvence altına alır. Bu nedenle aksi kararlaştırılmamış ise yüklenicinin iş sahibine verdiği teminatlar, iş sahibinin zararları karşılandıktan ve iadesi için sözleşmede başkaca koşullar öngörülmüş ise bunlar yerine getirildikten sonra teminatları veren yükleniciye iade edilecektir. ( Muammer Öztürk, Zeki Gözütok Usul ve Esaslarıyla Eser Sözleşmesi Uygulaması s.154-163)
Söz konusu açıkamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, taraflar arasındaki 09.08.2010 tarihli sözleşmenin 10. maddesinde hakedişlerden %3 oranında nakit teminat kesileceği, 16. maddesinde gerek şantiyede çalışanlar gerekse haricen şantiyeden zarara uğrayan 3. şahısların her türlü tazminatı ve cezai hususlarda taşeronun sorumlu olacağı kararlaştırılmıştır. Davalı vekili, Maçka Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/146 Esas sayılı dosyası ile işin yapıldığı yerdeki balık üretim çiftliklerine verilen zararda sorumluluğun davacıda olduğunun belirtildiğini, ayrıca Orman Su İşleri Bakanlığının Maçka Asliye Hukuk Mahkmesi’nin 2014/130 Esas sayılı dosyasında açtığı davada dava sonucunda 1.011.293,79 TL zararın her iki şirketten alınmasına karar verildiğini ve bu kararın icraya konduğunu, müvekkilinin takip dosyasına 1.500.993,67 TL teminat mektubu koyduğunu, aynı şekilde ... Ltd. Şti.’nin de Maçka Asliye Hukuk Mahkemesinde 2014/426 Esas Sayılı davası ile dava açtığını ve yargılamanın devam ettiğini, yine ... Su Ürünleri A.Ş’nin Maçka Asliye Hukuk Mahkemesinde 2015/6 Esas sayılı davayı açtığını ve açılan tazminat davalarının bir kısmının Yargıtay incelemesinde bir kısmının ise ilk derece mahkemesinde olduğunu, belirtilen tazminat davalarının eldeki dava için bekletici mesele yapılmasını, açılan davalarda ödenecek tazminat bedelinin bu davadaki hükmedilecek bedelden mahsubunu talep etmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere davacının, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında edimini yerine getirirken sebebiyet verdiği zararlardan sorumluluğu bulunmakta olup, eldeki dava ile iadesini talep ettiği teminat tutarları bakımından, dava dışı zarar gören ilgililerin açtığı tazminat davalarının bekletici mesele yapılıp, bu davaların sonucuna göre iadesi talep edilen teminat bedelleri bakımından bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararı kaldırıldığına göre davalının beyan ettiği tazminat davalarının sonucu beklenerek, iadesi istenen teminat bedelleri bakımından bir karar verilmesi gerekirken, açılan tazminat davalarının dava konusu ile ilgisi bulunmadığı, taraf arasındaki iç ilişkide ileri sürüleceği, bu nedenle bekletici mesele kabul edilmesine gerek olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin 2. bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, davalı vekilinin temyiz itirazlarının 2. bent kapsamında kabulü ile Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2020/304 Esas, 2020/415 Karar sayılı 14.10.2020 günlü hükmünün temyiz eden davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 29.11.2021 gününde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.