17. Ceza Dairesi 2016/9157 E. , 2016/9782 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
Hırsızlık ve mala zarar vermek suçlarından suça sürüklenen çocuk ... hakkında yapılan duruşma sonunda; 5237 sayılı TCK"nın 142/1-b, 143/1, 168/2, 31/3 ve 50/1-a maddeleri gereğince 5.200,00 TL adli para cezası; 151/1, 168/2, 31/3, 52/2. maddeleri gereğince 800,00 TL Adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15.07.2013 gün, 2013/178 Esas ve 2013/352 Karar sayılı kararının suça sürüklenen çocuk ... müdafi tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 28.04.2016 gün, 2015/13975 Esas ve 2016/6442 Karar sayılı ilamı ile; suça sürüklenen hakkında hırsızlık ve mala zarar vermek suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesi neticesinde; mala zarar verme suçundan, hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre; 21/07/2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun"un 3-B maddesiyle değişik 1412 sayılı CMUK’nun 305/1. maddesi gereğince hüküm tarihine göre temyizi olanaklı olmadığından suça sürüklenen çocuk ... müdafinin temyiz isteğinin 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nun 317. maddesi gereğince tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
Hırsızlık suçundan kurulan hükmün, dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre suça sürüklenen çocuk ... müdafii ve o yer Cumhuriyet Savcısı"nın temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, oyçokluğu ile karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.06.2016 tarih ve 2013/343419 sayılı yazıları ile suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı eylemin iki ayrı suç oluşturup oluşturmadığı noktasında itiraz nedenlerinin toplandığı belirtilmekle; suça sürürklenen çocuğun ilk suç tarihi olan 13/02/2013 tarihinde suç ortağı ile birlikte müştekilerin ortak olarak malik bulundukları inşaatın kilitli odasından matkap, kablo ve matkap ucu çaldıkları, daha sonra yapılan soruşturma üzerine yakalanarak haklarında kamu davası açıldığı, ancak suça sürüklenen çocuğun yine aynı müştekilere ait aynı yerden bu kez 27/02/2013 tarihinde hırsızlık yaparak benzer eşyaları çaldığı ve yine yakalandığı anlaşılmaktadır. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığının 29/03/2013 tarihli iddianamesiyle suça sürüklenen çocuk hakkında sadece 13/02/2013 tarihli eylem için kamu davası açılmış olup bu dosya üzerinden yapılan yargılama sonucunda da suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine karar verilmiştir. Oysa ki, suça sürüklenen çocuk hakkında ikinci eylem olan 27/02/2013 tarihli eylem de birinci suç için açılan iddianame tarihi olan 29/03/2013 tarihinden öncedir ve aynı müştekilere karşı işlenmiştir. Yargılama aşamasında birleştirme işlemi yapılmamış olup hükümden sonra o yer Cumhuriyet Savcısı"nın 29/07/2013 tarihli temyiz dilekçesinde bu hususa işaret edilerek bozma talep edilmiş bu sırada Yargıtay"da temyiz incelemesinde bulunan diğer dosya olan 15/07/2013 tarih, 2013/179 Esas sayılı dosyanın incelemesi yapılarak aradaki 14 günlük sürenin TCK"nın 43. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna Yüksek çoğunluk tarafından ulaşılmıştır.
5237 sayılı Yasa"nın 43. maddesi metninde; "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır..." düzenlemesi yer almakta olup madde metninde sınırlayıcı olarak bir süre belirtilmemiş sürenin takdiri olayın özelliğine göre uygulayıcının takdirine bırakılmıştır. Somut olayımızdaki iki suç arasındaki 14 günlük süre, kısa bir süre olarak değerlendirilmeli ve suça sürüklenen çocuk hakkında 43. madde hükmünün uygulanması ihtimali tartışılmalıdır. Bu arada, ikinci olaya ilişkin olarak yapılan yargılama sonunda verilen ve temyiz edilen 2013/179 Esas, 2013/350 Karar sayılı dosyada Yüksek Dairenin 2016/4839 Esas numarası üzerinden temyiz incelemesi yapılarak onama kararı ile sonuçlanmış ancak henüz Başsavcılığımıza ulaşmamıştır. Aralarında 14 günlük süre bulunan aynı suça sürüklenen çocuk tarafından aynı müştekilere aynı yerden işlenen suçta her iki dosya birleştirilerek hukuki durum takdir edilmesi zarureti bulunmaktadır.
Bu sebeplerle, suça sürüklenen çocuk lehine olarak dosyaların birleştirilerek hukuki durumun takdir ve tayini yönünden itiraz zorunluluğu doğmuş bulunmakta olup Yüksek 17. Ceza Dairesinin 28/04/2016 günlü, 2015/13975 Esas ve 2016/6442 Karar sayılı ONAMA kararının kaldırılarak, Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/07/2013 tarihli, 2013/178 Esas ve 2013/352 Karar sayılı hükmünün BOZULMASINA, itiraz kabul edilmediği takdirde dosyanın itiraz incelemesi yapılmak üzere Yüksek Ceza Genel Kurulu Başkanlığına tevdii yönünde Dairemiz Başkanlığına itiraz talebinde bulunulması üzerine, 6352 sayılı Yasa"nın 99 ve 101. maddeleri uyarınca itirazla ilgili yeniden değerlendirme yapılmak üzere dosya 10.11.2016 gününde Daireye gönderilmekle okundu.
30.06.2016 tarihinde Başkan vekili ..., muhalif üyeler ... ve ...’in katıldığı müzakerede, dairemizin 28.04.2016 gün, 2015/13975 Esas ve 2016/6442 Karar sayılı kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazına karşılık itirazın reddi yönünde karar verildiği, 15 Temmuz sürecinden sonra Başkan vekili ...’ın açığa alındığı, muhalif üyeler ... ve ...’in, ihraç edildiği, dairemizin 30.06.2016 tarihli yazılan kararında Başkan Vekili ...’ın çoğunluk oyunda ıslak imzasının bulunmadığı ve imzanın tamamlanması mümkün olmadığından, dosya yeni heyet ile tekrar ele alınarak görüşüldü:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Suça srükülenen çocuğun eylemleri arasında 14 günlük bir süre olduğu dikkate alınarak 2. eyleminin yeni bir suç oluşturmayacağı suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesinin uygulanması gerektiği görüş ve kanaati ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.06.2016 tarih ve 2013/343419 sayılı itiraz istemi yerinde görülmüş olduğundan İTİRAZIN KABULÜNE, Dairemizin 28.04.2016 gün, 2015/13975 Esas ve 2016/6442 Karar sayılı ilamı ile suça sürüklenen çocuk ... hakkında hırsızlık suçu bakımından kurulan hükmün onanmasına ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
Suça sürüklenen çocuğun 13/02/2013 tarihinde katılanlara ait inşaat halinde bulunan apartmanın ikinci katında bulunan kapısı kilitli fakat camı olmayan dairenin kapı kilit kısmını kırarak içeri girdiği ve içeride bulunan inşaat malzemelerini çaldığı, katılanların inşaatta ortak çalıştıkları ve çalınan malzemelerinde ortak olduğu, suça sürüklenen çocuğun çaldığı malzemelerin birden fazla kişiye ait olma ihtimalini düşünemeyeceği gözetilerek, suça sürüklenen çocuğun suç tarihi olan 13/02/2013 tarihinden 14 gün sonra yine katılan ..."e yönelik hırsızlık suçunu işlediği, suça sürüklenen çocuk hakkında kamu davası açıldığı, Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılamasının yapılarak 15/07/2013 tarih ve 2013/179 Esas, 2013/350 Karar sayılı ilamı ile suça sürüklenen çocuk hakkında adli para cezasına hükmolunduğu, mahkeme ilamının suça sürüklenen çocuk müdafii ve o yer Cumhuriyet Savcısı"nın temyizi nedeniyle 2. Ceza Dairesine gönderildiği, dairemizde bulunan ve temyize konu olan dava dosyası ile 2. Ceza Dairesi"nin 2014/27719 Esas sırasına kayıtlı dava dosyası arasında bağlantı olması nedeniyle 2. Ceza Dairesi tarafından 07.04.2016 tarihinde görevsizlik kararı verilerek ilgili dosyanın dairemize gönderildiği, her iki dava dosyasının yapılan tetkiklerinde suça sürüklenen çocuğun farklı zamanlarda 14 gün ara ile aynı müştekiye yönelik olarak aynı yerden ve aynı nitelikteki eşyalara ilişkin hırsızlık suçunu gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; her iki dava dosyasının birleştirilerek suça sürüklenen çocuk hakkında katılan ..."e yönelik eylemleri nedeniyle 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafi ve o yer Cumhuriyet Savcısı"nın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 21.11.2016 tarihinde oybiriliği ile karar verildi.