14. Hukuk Dairesi 2015/8088 E. , 2015/8512 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/01/2015
NUMARASI : 2014/52-2015/7
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.07.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 2192 parsel üzerinde yer alan davalılara ait 2 numaralı bağımsız bölümün bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokiye göre kapatılan teras alanlarının ve kapatılan giriş kısmının, ilave açık terasın, çatı kotu üzerindeki bölümünün yıkılması suretiyle tecavüzün önlenmesine ve yıkım için davalılara 60 günlük süre verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı E.. A.. tarafından tarafından temyiz edilmiştir.
TMK m. 683"teki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir" hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK"nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Davalının, kendi taşınmazı üzerine yaptığı yapının salt ruhsatsız olduğu, imara aykırı bulunduğu ileri sürülüp, TMK"nın 737. maddesi uyarınca yıkım ve eski hale getirme istenemez. Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğması da şarttır. Salt imara aykırılık, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husustur.
Mahkemece TMK"nın 737 ve devamı maddeleri uyarınca davalının zararının ne olduğu, bu zararın nasıl ve ne şekilde giderileceği bilirkişi marifetiyle saptanmalı, zararın giderilmesi için gerekli önlemler de tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca somut olay incelendiğinde davacı, taşınmazının ön cephesinde bulunan davalıya ait taşınmazın projesine ve kendisine ikiz olan binaya aykırı olarak inşa edildiğini, manzarasını kapattığını ileri sürerek aykırılığın giderilmesini, elatmanın önlenmesini talep etmiştir.
Davalı, taşınmazının mimari projesine ve imara uygun olduğunu, davacı taşınmazında da tadilat yapıldığını, davanın reddini savunmuş, yerinde yapılan keşif sonucunda alınan 05.11.2012 tarihli bilirkişi raporunda, binanın projesine ve ruhsata aykırı inşaa edildiği, bu aykırılıkların neler olduğu ayrıntılı şekilde açıklanmış, sonuç olarak binanın ve istinat duvarının 1,35 m daha yüksek olduğu, imara aykırı ilavelerin davacının deniz görüntüsünü engellediği bildirilmiştir.
Mahkemece, davacının komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle zarara uğradığı saptanarak 05.11.2012 tarihli bilirkişi raporunun 6. sayfasında belirtilen kapatılan teras alanlarının, 7. sayfasında yer alan kapatılan giriş kısmının ve açık ilave terasın ve 8. sayfasında olması gereken çatı katı üzerindeki yapıların yıkılmasına karar verilmiş ise de hüküm infaza elverişli değildir. Bu durumda mahkemece, bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak, gerekirse yeniden keşif yapılarak davalının taşınmazında davacının manzarasını kesen ve yıkılması gereken bölümlerin ölçü birimlerine göre (metre, santimetre gibi) açıkça gösterilip, infaza elverişli şekilde hüküm sonucuna yazılması suretiyle yıkım ve elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekir.
Eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de mahkemece, talep olmadan İcra İflas Kanununun 30. maddesi hükmü gözardı edilerek davalılara ayrıca yıkım için 60 günlük süre verilmesi yönünde hüküm kurulması da yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın
tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.