11. Ceza Dairesi 2019/9159 E. , 2020/199 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : Mahkumiyet
Suça sürüklenen çocuk hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik müdafiinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan, yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından Elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmüne haiz olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nin 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gereklidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; suç tarihinde suça sürüklenen çocuk ..."un cezaevi firarisi olup, Firüzköy Mahallesi İnönü Caddesi üzerindeki bir çorbacıda olduğu ve sağ kolunun alçıda olduğu ihbarı üzerine Şimşek isimli iş yerinde yapılan kimlik kontrolünde sağ kolu alçılı kişinin üzerinde fotoğraf bulunmayan ... adına düzenlenmiş nüfus cüzdanını ibraz ettiği, karakola götürüldüğünde sorulan sorulara çelişkili cevap vermesinden dolayı ibraz edilen kimliğin suça sürüklenen çocuğa ait olmadığının anlaşıldığı, görevlilerce yapılan araştırma sonrasında gerçek kimlik bilgilerini söylediği, alınan kriminal raporda ibraz edilen nüfus cüzdanının gerçek olup, üzerinde bir sahtecilik yapılmadığının belirlendiği ve ... adına herhangi bir tutanak da düzenlenmediği anlaşılmakla; sanığın eyleminin 5326 sayılı Kanun"un 40/1. maddesine uyduğu ve 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafii temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak suça sürüklenen çocuğun lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 20/2-d. maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 18.05.2013 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK"nin 322. ve Kabahatler Kanunu"nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu"nun 20/1. maddesi uyarınca suça sürüklenen çocuk hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 15.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.