17. Hukuk Dairesi 2016/8767 E. , 2017/10854 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R-
Davacı vekili, 03.05.2015 tarihinde ... plakalı aracın müvekkili şirketin araca çarparak kaçtığını ve aracın hasarlanmasına sebep olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile 1.404,20 TL tutarındaki onarım bedeline ilişkin tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafça verilen dava dilekçesinin HMK 119/1-b bendinde belirtilen eksikliğin davacı tarafca verilen süre içinde tamamlanmaması nedeniyle davacının davasının HMK 119/2 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosya kapsamına göre; mahkemece davacı tarafa 07/04/2016 tarihli tensip zaptında; dava dilekçesinde belirtilmeyen davalıya ait isim ve adres bilgisinin bildirilmesi için 1 haftalık kesin süre verildiği görülmüştür. Tensip zaptı davacı vekiline tebliğ edilmiş, davacı vekilince, davalının isim ve adres bilgisine ulaşılmasının hukuken mümkün olmadığından tensip zaptında belirtilen ara kararın yerine getirilemeyeceği bildirilmiş, bunun üzerine mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Mahkemece verilen kesin süre usulüne uygun olmadığı gibi, davacı vekilince, müvekkilinin aracına çarpan karşı aracın kaçtığını, bu nedenle sadece aracın plakasını bildiklerini, plakaya göre çarpan aracın trafik kaydına, malikine vs hukuken ulaşamadıklarını belirtilmiştir. Bu halde, Mahkemece aracın bildirilen plakasına göre trafik kaydının getirtilmesi, trafik kaydına göre aracın malik ve adres bilgileriin tespit edilmesi yoluna gidilebileceği gözönüne alınmadan, usulüne uygun ara karar oluşturulmadan ve dahi verilen süreye riayet edilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozma nedeni yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan
harcın istek halinde davacıya geri verilmesine, 22/11/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
1.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren HMK"nun 119.maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar düzenlenmiş olup 1 fıkranın b bendine göre dava dilekçesinde davacı ve davalının ad ve adreslerinin yazılması gerekip yazılmaması halinde ikinci fıkra gereğince hakimin davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre vereceği bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağının hükme bağlanmıştır ve bu hüküm emredici niteliktedir.
Somut olayda davacı tarafça dava dilekçesinde davalı olarak sadece ... ... plakalı araç maliki" gösterilmiş olup mahkemece verilen kesin süreye rağmen davalının ad-soyad ve adresi sunulmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Öncelikle, H.M.K 119/1-a maddesi gereğince tarafın dava dilekçesinde belirlenmesi davacıya ait bir görev olup, mahkemeye bırakılamaz. Üstelik davacı tarafça internet üzerinden plaka sorgulaması yapılarak veya trafik kazası nedeniyle emniyete şikayette bulunması halinde davalının ad-soyad ve adresinin tesbit edilmesi mümkün iken davacı tarafça sadece plaka numarası bildirilerek mahkemece araştırma yapılması istenmesi uygun olmadığı gibi açıkca yasaya aykırıdır.Ancak, davacı vekilinin usulüne uygun olarak çıkarılan tebligat 12.4.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, mahkemece verilen kesin sürenin dolması beklenmeden 15.4.2016 tarihinde karar verilmiştir. Herne kadar tebligattan sonra davalı tarafça verilen dilekçe ile davalının adresinin tekrar mahkemece araştırılması istenip davalının ad-soyad ve adresi bildirilmemiş ise de yine de mahkemece kesin sürenin bitimi beklenip verilen sürenin dolmasından sonra karar verilmesinin gerektiği, kanundan kaynaklanan kesin sürenin hakim veya taraflarca artırılıp eksiltilmesinin mümkün bulunmadığı bu nedenle kararın; mahkemece kesin süre bitmeden karar verilmiş olması nedeniyle bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma gerekçesindeki görüşüne katılmıyorum.