Esas No: 2017/15361
Karar No: 2022/5444
Karar Tarihi: 31.03.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/15361 Esas 2022/5444 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme kararı, Vergi Usul Kanunu'nun 139/2 maddesi uyarınca vergi incelemelerinin iş yerinde yapılması gerektiği hükmüne rağmen, tebligatla defter ve belgelerini ibraz etmeleri istenen mükelleflere yapılan tebligatların hukuki sonuç doğurmayacağını ve dolayısıyla defter, kayıt ve belgeleri gizleme suçunun oluşmayacağını belirtmektedir. Bunun yanı sıra; suç tarihinde sanığın adli sicil kaydında sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar mevcut olduğundan, kesinleşmiş mahkumiyet hükmü bulunmadığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda ayrıca, uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında hak yoksunluklarının uygulanmaması gerektiği ifade edilmiştir. Kanun maddeleri olarak ise Vergi Usul Kanunu'nun 139/2 ve CMK'nin 231/8-2c maddeleri ile TCK'nin 53/1 maddesi ve CMUK'un 321 maddesi sayılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Defter, kayıt ve belgeleri gizleme
HÜKÜM : Mahkumiyet
1) 213 sayılı VUK'nin 139. maddesine göre; “vergi incelemeleri, esas itibarıyla incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır. İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin iş yerinde yapılması imkansız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, iş yeri faal olan mükelleflere, defter ve belgelerin vergi dairesine getirilmesi için yapılan tebligatlar hukuki sonuç doğurmayacağından defter, kayıt ve belgeleri gizleme suçunun unsurlarının oluşmayacağı nazara alındığında; tebligat tarihinde faal olduğu belirtilen iş yerinde inceleme yapılması yerine defter ve belgelerini ibraz etmesi için çıkartılan tebligatın, sanığın aynı konutta oturan eşine 24.06.2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakla, incelemenin dairede yapılmasına imkan veren VUK’nin 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin incelemeyi yapan vergi denetmeninden sorulması, iş yeri dışında inceleme yapılması gerektiğine ilişkin bir tespiti varsa buna ilişkin belgenin dosyaya ibrazının istenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkumiyet hükmü kurulması,
2) Kabule göre de;
a) Suç tarihi itibarıyla sanığın adli sicil kaydında sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar mevcut olup, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 tarih ve 346-25 sayılı kararında vurgulandığı üzere, kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir hüküm niteliğinde olmadığı, dolayısıyla suç tarihi itibarıyla sanığın kasten işlediği suçtan dolayı kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün bulunmadığı, 5271 sayılı CMK'nin 231. maddesinin 8. fıkrasına eklenen 2. cümle hükmünün suç tarihinden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetilmeden; alt sınırdan ceza tayin edilen ve cezası ertelenen sanık hakkında daha önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b) Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olan ve kazanılmış hakka konu edilemeyen 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 31.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.