Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/407
Karar No: 2020/121
Karar Tarihi: 11.02.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/407 Esas 2020/121 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/407 E.  ,  2020/121 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “sendika aidat alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Malatya 2. İş Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 17.01.2014 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkili sendikanın üyesi olan işçilerin tüzüğe göre üyelik aidatı ödemeleri gerektiğini ancak davalının işçilerden kestiği dayanışma ve üyelik aidatlarını ödemediğini, dava konusu edilen alacağın gerçek miktarının davalıdan getirtilecek belgeler, bilirkişi incelemesi ve diğer delillerle tam ve kesin olarak belirleneceğinden talep edilen alacağın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 107. maddesi anlamında belirsiz alacak olduğunu ileri sürerek aidat alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili 09.06.2014 havale tarihli cevap dilekçesinde; alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Malatya 2. İş Mahkemesinin 05.02.2015 tarihli ve 2014/74 E., 2015/53 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Malatya 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 01.06.2015 tarihli ve 2015/15165 E., 2015/18955 K. sayılı kararı ile; somut olayda davacı sendika tarafından, sendika üyelik ve dayanışma aidat alacakları belirsiz alacak olarak nitelendirilmiş ve mahkemece belirsiz alacak olarak nitelendirilen talep doğrultusunda dava kabul edilmiş ise de, kararın, dosya içeriğine uygun düşmediği, dava konusu sendika aidat alacağı tutarının, basit bir araştırma ile belirlenebileceği gibi, bu konuda objektif imkansızlıktan bahsedebilme imkânının da bulunmadığı, bu itibarla mahkemece aidat alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olamayacakları, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı
    9. Malatya 2. İş Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 2015/427 E., 2015/713 K. sayılı kararı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bu tür davalarda davacının kesin miktarı bilemeyeceğinden bahisle dava açılabileceğine ilişkin içtihatları benimsenerek önceki kararda direnilmesine karar verilmesinin hakkaniyete uygun olacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda dava konusu sendika üyelik ve aidat alacaklarının belirsiz alacak olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının belirsiz alacak davası olarak eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; davalı vekilinin 27.11.2015 havale tarihli dilekçesi ile direnme kararını temyiz ettiğini, temyiz için gerekli olan harçların bozmadan önce mahkemenin 2014/74 Esas sayılı dosyasına 10.02.2015 tarihinde yatırdığını ve bozma kararı ile taraflarına iadesine karar verilen harcı iade almayacaklarını, bu harcın temyiz talebine mahsup edilmesi için gereğinin yapılmasını talep ettiğini beyan ederek temyiz yoluna başvurma harcı olarak 136,00TL yatırdığı, bu durumda davalı vekilinin temyiz harcının daha önce yatırılan harçtan mahsup edilmesi talebi konusunda karar verilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususunda ön sorun olup olmadığı tartışılmış, yapılan görüşmelerde, bozma öncesi yatırılan harcın temyiz harcını karşıladığı, yatırılması gereken eksik harç olmadığından ön sorunun bulunmadığı oy birliğiyle kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

    IV. GEREKÇE
    13. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 107. maddesiyle mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir.
    14. 6100 sayılı Kanun"un 107. maddesinde;
    "1-Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
    2-Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.
    3-Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir." şeklindeki hüküm ile belirsiz alacak davası düzenlenmiştir.
    15. Hükümet tasarısında yer almayan bu madde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu tarafından esasen baştan miktar veya değeri tam tespit edilemeyen bir alacakla ilgili hak arama durumunda olan kişinin, hukuk sisteminde karşılaştığı güçlüklerin bertaraf edilerek hak arama özgürlüğü çerçevesinde mümkün olduğunca en geniş şekilde korunmasının sağlanması gerekçesi ile ihdas edilmiş ve kanunlaşmıştır.
    16. Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır.
    17. Madde gerekçesinde; "Bu davanın kabul edilmesinin artık salt hukukî korumanın ötesine geçilerek “etkin hukukî koruma”nın gündeme gelmiş olmasının da bunu gerektirdiği belirtildiği gibi, hak arama durumunda olan kişi, talepte bulunacağı hukukî ilişkiyi, muhatabını ve bu ilişkiden dolayı talep edeceği miktarı asgarî olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağının tamamını tam olarak tespit edemeyebilecektir. Belirsiz alacak ve tespit davalarına ilişkin hükümlerin mukayeseli hukukta da yer aldığı dikkate alınarak, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Belirsiz alacak veya tespit davası açıldıktan sonra, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin, bilirkişi ya da keşif incelemesi sonrası), baştan belirsiz olan alacak belirli hâle gelmişse, davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilmesi benimsenmiştir. Miktarı belirsiz alacaklarda zamanaşımının dolmasına çok kısa sürenin varolduğu hâllerde yalnızca tespit yahut kısmi eda ile birlikte tespit davasının açılabileceği genel olarak kabul edilmektedir. Alacaklı, yalnızca eda davası veya yalnızca tespit davası yahut kısmi eda ile birlikte külli tespit davası açabilme seçeneklerine sahiptir. Hak arama özgürlüğünün (...m.36, İHAS.m.6) özünde varolan bu seçenekler, yasa veya içtihat yoluyla yasaklanamaz. Esasen tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her eda davasının temelinde bir külli tespit unsuru vardır. Başka deyimle eda hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptanmasını içeren bir zorunlu ön tespit kabulü mevcuttur." şeklindeki açıklamayla, alacağın belirsiz olup olmadığı ile ilgili olarak bazı kıstaslar kabul edilmiştir.
    18. Bu kıstaslar, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin;
    1-Davacının kendisinden beklenememesi,
    2-Bunun olanaksız olması,
    3-Açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması olarak belirtilmektedir.
    19. Belirsiz alacak davasının getirdiği en önemli etkin koruma, usul ekonomisi ve hak arama özgürlüğüne hizmet etmesi yanında, davacının yüksek yargılama giderlerine katlanma ve dava konusu hakkın zamanaşımına uğrama riskini azaltmasıdır.
    20. Usul hukukunun maddi hukuk içinde gerçekleşen hakkın talep edilebilirliğini, tespitini belirli kurallara bağlayan hukuk dalı olması nedeniyle maddi hukuk için araç olduğu unutulmamalıdır. O nedenle iş yargılaması kuralları ve bu anlamda Hukuk Muhakemeleri Kanunu kurallarının iş ve sosyal güvenlik hukukuna hizmet ederken, bu hukukun ilkelerini de göz ardı etmemesi gerekecektir.
    21. 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinin 2. fıkrasında, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği hüküm altına alınmış, yukarıda belirtildiği üzere madde gerekçesinde de "karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin bilirkişi ya da keşif incelemesi sonucu)" belirlenebilme hali açıklanmıştır.
    22. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 18. maddesinin 2. fıkrasına göre “Üyelik ve dayanışma aidatları, yetkili işçi sendikasının işverene yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden kesilmek suretiyle ilgili sendikaya ödenir.”. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre ise “Yukarıdaki hükümlere göre ödenmesi gereken aidatı kesmeyen veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili işçi sendikasına ödemeyen işveren, bildirim şartı aranmaksızın aidat miktarını bankalarca İşletme kredilerine uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödemekle yükümlüdür.”.
    23. İşverenin sendika üyelik aidatını kesme yükümlülüğü sendikanın yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesinin işverene verilmesiyle başlar (Çelik, N./ Caniklioğlu, N./ Canbolat, T.: İş Hukuku Dersleri, İstanbul, 2019, s. 865). Aksi halde işverenin yükümlülüğünden söz edilemez (Narmanlıoğlu, Ü: İş Hukuku Toplu İş İlişkileri, İstanbul, 2013, s. 207).
    24. Hukukumuzda, sendika aidat alacaklarının tahsili yöntemi bakımından kaynakta kesinti olarak ifade edilebilecek “check off” sistemi benimsenmiştir. Buna göre, üyelik ve dayanışma aidatları işveren tarafından işçi ücretlerinden kesilerek belirli bir süre içinde sendikaya devredilmektedir (Narmanlıoğlu, s. 206; Esener, T./Bozkurt Gümrükçüoğlu, Y.: Sendika Hukuku, İstanbul, 2014, s. 161).
    25. O hâlde, bir işyerinde veya işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için yetki belgesi alan işçi sendikasının, yetki belgesine konu iş yeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini ve sendika tüzüğüne göre üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını işverene bildirmesi ve bu listeye göre üyelik aidatının kesilmesini ve sendikaya ödenmesini istemesi gerekir.
    26. Bu durumda, sendika her toplu iş sözleşmesi dönemi için sendika üyesi olan işçilerin isimlerini, kesilmesi gereken aidat tutarını ve aidatların yatırılması gereken banka hesap numarasını işverene bildirmekle yükümlüdür. Ancak her toplu iş sözleşmesi dönemi içinde işten çıkan veya çıkarılan sendika üyesi işçiler olabileceği gibi, her bir işçinin ücretindeki artış miktarı da aidat miktarını değiştirecek bir etkendir. Öte yandan, sendikanın bilgisi haricinde dayanışma aidatı ödemek sureti ile davalı işyerinde toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçiler de bulunabilir. Böyle bir durumda sendikanın ne kadar alacağı olduğunu kendisindeki verilerle tespit etmesi mümkün olmayıp dava konusu alacağın miktarı belirsizlik taşıdığından aidat miktarının tespiti için taraflardan bilgi, belgelerin getirtilmesi zorunludur.
    27. Somut olayda, dosyada bulunan Belediye-İş Sendikası Ana Tüzüğünün “Üyelik Aidatı” başlıklı 6. maddesinde sendikaya kayıtlı üyelerin ödeyeceği aylık üyelik aidatının bir günlük çıplak ücreti olduğu, aidat kesilmesi esas ve usulleri hakkında Sendikalar Kanunu’nun 61. maddesi hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
    28. Diğer taraftan, davacı Sendika vekili, davalı ... nezdinde çalışan ve müvekkili Sendikaya üye olan işçilerin üyelik aidatlarının müvekkiline ödenmediğini, aidat kesinti listelerinin davalı tarafından müvekkiline gönderilmediğini, alacağın miktarının davalıdan getirtilecek belgelere göre belirlenebileceğini belirtmiştir.
    29. Nitekim dava dilekçesi ekinde, muhtelif tarihlerde davacı Sendika tarafından davalı ...’ye gönderilen ve sendika üyesi işçilerden kesilen aidatların sendikaya ödenmediği, ilgili hesaba yatırılması aksi hâlde yasal yollara başvurulacağı belirtilen ihtar yazıları sunulmuştur.
    30. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dosya içeriğine davalı ... tarafından sunulan sendika üyesi işçilere ait ücret bordroları uyarınca 10.02.2009-14.04.2014 tarihleri arasındaki dönem için sendika üyelik ve dayanışma aidat alacakları hesaplanmıştır.
    31. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında, davacı sendikanın, üyesi olan işçilerin ne kadar ücretle çalıştığını, ücret miktarlarında yapılan artışa göre yeni ücret tutarının ne kadar olduğunu, Sendika Ana Tüzüğünün 6. maddesine göre belirlenen sendika üyelik aidatının o dönem itibariyle ne miktarda olduğunu ve bu işçilerden işten çıkan veya çıkarılanların olup olmadığını kendisindeki verilerle tespit etmesinin mümkün olmadığı açıktır.
    32. Nitekim davacı sendikanın dava konusu üyelik ve dayanışma aidat alacaklarının toplam miktarını belirleyebilmesi için, 10.02.2009-14.04.2014 tarihleri arasındaki dönemin tamamı yönünden, bu dönem içinde aidat ödemekle yükümlü ve dolayısıyla işverenin aidat kesintisi yapması gereken her bir işçi bakımından her aya ait ücret bordrolarının tamamının işverenden temin edilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, söz konusu ücret bordrolarının işveren uhdesinde bulunmasına göre, dava konusu üyelik ve dayanışma aidat alacağı miktarının yargılama sürecinde toplanılacak deliller sonucunda belirlenebileceği anlaşıldığından, anılan alacaklar belirlenebilir nitelikte değildir.
    33. Bir başka ifadeyle, davacı sendikanın ne kadar alacağı olduğunu kendisindeki verilerle tespit etmesi imkânının bulunmadığı ve ancak 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinin 2. fıkrasında belirtildiği üzere; karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu sonucuna varılmıştır.
    34. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.02.2020 tarihli ve 2018/414 E., 2020/66 K. sayılı kararında da aynı ilkeler kabul edilmiştir.
    35. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, alacağın belirli olup olmadığı konusunun talep sonucunu belirlemeye ilişkin olduğu, belirsiz alacak davasının istisnai bir dava türü olduğu ve ancak şartları varsa açılabileceği, dava açmadan önce alacaklarını belirleyebilmesi için gereken bilgi ve belgelerin davacı sendikada bulunduğu, sendika üyesi olan işçilerin sayılarının ve bu işçilerin çıplak ücretlerinin, üyelik ve istifa tarihlerinin davacı sendika tarafından bilindiği, sendika aidat miktarı ile birlikte istifa eden işçi sayısının, toplu iş sözleşmesine göre yapılan zam oranlarının ve tarihlerinin, toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerin ücret miktarlarının da yine davacı sendika tarafından bilindiği, sendikanın her toplu iş sözleşmesi dönemi için sendika üyesi işçilerin isimleri ile kesilmesi gereken aidat tutarıyla aidatların yatırılması için gereken banka hesap numarasının işverene vermesi yasal yükümlülüğü olduğundan her toplu iş sözleşmesi dönemi için sendikanın işçi sayısını ve kesilecek aidat miktarını bilmesi gerektiği, davalı ... küçük bir belde belediyesi olduğundan çalışan işçi sayısı da dikkate alındığında talep edilen alacağı belirleyebileceği, belirsiz alacak davasının koşullarının bulunmadığı, açıklanan nedenlerle direnme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    36. Hâl böyle olunca mahkemenin direnme kararı yerindedir.
    37. Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre davanın esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Direnme uygun bulunduğundan davalı vekilinin işin esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.02.2020 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.



    KARŞI OY

    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, dava konusu sendika üyelik ve dayanışma aidatı alacağının belirsiz alacak olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının belirsiz alacak davası olarak eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Alacaklı olduğunu ileri süren kişinin belirsiz alacak davası açabilmesi için talep sonucunu gerçekten belirlemesinin mümkün olmaması ya da bunun objektif olarak imkânsız olması gerekmektedir. Alacağın belirli olup olmadığı talep sonucunun belirlenmesine ilişkindir. Yargılama sırasındaki ispat sorunlarının konuyla bir ilgisi bulunmamaktadır. Belirsiz alacak davası istisnai bir dava türü olup ancak şartlar varsa açılabilmektedir.
    Davacı sendikanın, sendika üyelik aidatı talebine ilişkin olarak açtığı bu davasını açmadan önce alacaklarını belirlemesi için gereken bilgi ve belgeler sendikanın elinde ve bilgisindedir. Zira sendika üyelik aidatı alacağı, davalı iş yerinde çalışan sendika üyesi işçilerin her birinin bir aylık maaşlarından her ay için birer günlük çıplak yevmiyeleridir. Bu yevmiyeler davacı sendika tarafından bilinebilmektedir.
    Sendikalı işçi sayısı da davacı sendika tarafından bilinmektedir. Yine her bir çalışan sendika üyesi işçinin hangi tarihte üye olduğu ve istifa varsa hangi tarihte istifa ettiği de davacı sendika tarafından bilinmektedir. Yine sendikalı olan veya olmayanların sayısını, sendika üye aidatı veya dayanışma aidatı ödeyenlerin sayısını, sendika üyesi olan ve toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerin ücretlerini, maaşlardan kesilmesi gereken aidatın miktarını, sendika üyesi işçilerin hangi tarihten itibaren üye olduklarını, TİS gereği uygulanacak zamların tarih ve oranlarını ve zamlı maaş miktarlarını, davalı Belediyenin ödemesi gereken sendika üyelik aidatı alacaklarının hangi aylara ilişkin olduğunu da bilebilmektedir. Yine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki 03.05.2016 tarihli ve 2016/10955 Esas, 2016/11177 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi; sendikanın, her TİS dönemi için sendika üyesi İşçilerin isimlerini ve kesilmesi gereken aidat tutarları ve aidatların yatırılması gereken banka hesap numarasını işverene vermesi yasal yükümlülük olduğundan, bu yasal yükümlülük sonucu her TİS dönemi için sendikanın işçi sayısını ve kesilecek aidat miktarını bilmesi gerekmektedir.
    Sendikanın dava konusu sendika üyelik aidatı alacağı davası açarken davalı işverenden temin etmesi gereken bir belge ve bilgiye de ihtiyacı yoktur. Üyelerinin sayısını, aldıkları ücretleri, üyelerinin hangi tarihte sendika üyesi olduğunu varsa istifa eden üyesinin kimler olduğunu ve sayısını, TİS ile belirlenen zam, oran ve miktarlarını bilmeyen sendika olduğu düşünülemez.
    Emsal dosyada Yargıtay 9. Hukuk Dairesi; 3.05.2016 tarihli ve 2016/10955 Esas, 2016/11177 Karar sayılı kararıyla “Davacı Sendika vekili dava dilekçesinde, HMK 107. maddesi kapsamında belirsiz alacak davası açtığım belirtmiş ise de, Sendikanın her TİS dönemi için sendika üyesi işçilerin isimlerini ve kesilmesi gereken aidat tutarlarım ve aidatların yatırılması gereken banka hesap numarasını işveren bildirilmesi yasal bir yükümlülüktür. Bu yasal yükümlülük sonucu her TİS dönemi için sendikanın işçi sayısını ve kesilecek aidat miktarım bilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, davacı Sendika talepte bulunduğu TİS dönemi için işçi sayısını ve aidat miktarını bilebilecek durumda olduğundan, sendika aidat alacağı davasının belirsiz alacak davasına konu olamayacağı, ancak kısmi davaya konu edilebileceği anlaşıldığından, Dairemizin davayı kısmi dava olarak niteleyen ve buna bağlı olarak ıslaha karşı zamanaşımı savunmasını değerlendirilmesini içeren bozma kararı, usul ve yasaya uygun olup direnmenin yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ek ikinci maddesi uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE,.. ” karar verilmiştir.
    Somut olayda, davalı işveren Yeşilyurt Belediyesi olup küçük bir ilçe belediyesidir. Davalı ... Başkanlığında çalışan toplam işçi sayısı, sendikal işçi sayısı, dayanışma aidatı ödeyen işçi sayısı, varsa istifa eden işçi sayısı ve bu işçilerin hangi tarihte üye oldukları, varsa istifa edenlerin hangi tarihte istifa ettikleri, üyelerinin ücretleri, TİS ile öngörülen zam oran ve miktarları davacı sendika tarafından bilinebilecek durumda olduğundan ve sendika üyelik aidatı talebinin miktarını belirleyebilmek için ayrıca iş yerinden gerekli bir belgeye de ihtiyacı bulunmadığından ve HMK 107/1’de de belirtildiği üzere davanın açıldığı tarihte alacağının miktarını veyahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu bir durumda söz konusu olmadığından, davacı sendikanın dava konusu talebi olan sendika üyelik aidatı alacağının miktarını belirleyerek açması gerekirken Hukuk Muhakemeleri Kanununda istisnai olarak düzenlenen belirsiz alacak davası şeklinde açması yasanın açık düzenlemesine aykırıdır.
    Bu nedenlerle Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin bozma ilamı yerinde olduğundan, yerel mahkeme direnme kararının bozulması gerekirken onanmasına ilişkin saygıdeğer çoğunluğunun görüşüne katılamamaktayım.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi