Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vekili, Almanya"dan yaz tatiline gelen davacının, kiracısı olan davalıya 12899 sayılı parseldeki dükkanını 9.000.-YTL"ye sattığını, işlemin ehliyetsizlik ve gabin nedenleriyle geçerli bulunmadığını ileri sürerek, tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde gerçek değer ile ödenen bedel arasındaki farkın tahsilini istemiş, davacının ölümü üzerine; dava, mirasçıları tarafından sürdürülmüştür.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının ehliyetli bulunduğunun Adli Tıp raporuyla saptandığı, gabinin koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı mirasçıları tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve gabin hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının, tamamına malik olduğu 12899 sayılı parseldeki çekişmeli 100/461 payı 21.8.2003 tarihinde davalı Kadir’e satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, özellikle Adli Tıp Kurumu raporu ile bu raporda atıf yapılan doktor raporlarından, davacının akit tarihinde hukuki ehliyeti haiz bulunduğu belirlenmişse de, aşırı alkol düşkünlüğü nedeniyle beyin fonksiyonlarında ve muhakeme yeteneğinde önemli ölçüde azalma meydana geldiği, davalının da davacının kiracısı olması nedeniyle bu durumu bilebilecek konumda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, sözleşmenin gabin nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle sözleşme yapmağa, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak, zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış, Borçlar Kanunun 21. maddesi ile “bir akitte ivazlar arasında açık bir nispetsizlik bulunduğu takdirde eğer gabin mutazarrırın müzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise mutazarrır bir sene zarfında akti feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir” hükmü getirilmiştir.
O halde gabin den söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik(hafiflik ) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki subjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene) sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı verir.
Hemen belirtmek gerekir ki, gabin davasında öncelikle edimler arasındaki aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur kanıtlandığı takdirde mutazarrırın kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani subjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
Somut olayda edimler arasındaki aşırı oransızlık keşfen saptanmıştır. Bunun yanında, davacının düşüncesizlik halinin tüm delillerle açıklığa kavuştuğu ve kiracısı olan davalının da davacının bu durumundan faydalandığı gözetildiğinde “gabin”in tüm unsurlarının gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.