Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/10900
Karar No: 2009/3332

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/10900 Esas 2009/3332 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2008/10900 E.  ,  2009/3332 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : YAZIHAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
    TARİHİ : 12/02/2008
    NUMARASI : 2007/170-2008/12

    Taraflar arasında görülen davada;
      Davacı, miras bırakanı H. K.."ın  mirasçılarından mal  kaçırmak amacıyla ve muvazaalı  olarak  oğlu olan  davalıya  ölünceye kadar  bakma akti ile 466 ile 468  sayılı parsellerini temlik ettiğini ileri sürerek tapu  iptal ve miras payı  oranında tescil ,olmadığı takdirde tenkis  isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, miras bırakanın mal kaçırma amacının  olmadığını, bakımını  sağlamak için  temliki  gerçekleştirdiğini bildirip  davanın reddini  savunmuştur.
    Davanın reddine ilişkin olarak  verilen  karar Dairece, temlikin  muvazaalı  olduğu, davanın  kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle  bozulmuş,  hükmüne  uyulan  bozma ilamı  gereğince  davanın kabulüne karar  verilmiştir.                            
    Karar,  davalı  tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.3.2009  Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat A. M..  geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili  avukat gelmedi, yokluğunda  duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ....tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
                                                                                                  -KARAR-
    Dava, Borçlar Yasasının 18. Maddesinden  kaynaklanan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı  tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde  tenkis  isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, hükmüne  uyulan  bozma ilamı uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Miras bırakan H. K.."ın  22.12.1998 tarihinde vefat  ettiği,  mirasçıları olarak  davanın tarafları ile dava dışı  çocukları ve eşinin kaldıkları, murisin  466 ve 468 parsel  sayılı taşınmazlarını  17.4.1990  tarihinde  ölünceye kadar  bakma  akdi ile  davalıya  temlik ettiği  kayden sabittir.
    Bilindiği ve Yargıtayın  Yerleşmiş İçtihatlarında  belirtildiği üzere; bireylerin  yaşlanma ve yaşlılıkta  yalnız kalma  korkuları  ölünceye kadar bakma  sözleşmesinin  doğumuna  yol açmıştır. Ölünceye  kadar bakma  sözleşmeleri  ivazlı  sözleşme  türlerinden olup nitelik  itibariyle  güvence  sağlayan  akitlerdendir.
    Bu tür akitlerin  hedefi maddi bir destek elde etmek değil  bakım  alacaklısının  sosyal  durumuna  uygun  bir bakım  elde etmektedir.
    Borçlar Yasasının 511.  maddesi  bakımından  alacaklıları  yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir  nitelik  öngörülmemiştir. Bakım  alacaklılarının akit sırasında özel  bakıma  muhtaç olmasını aramak  yasada yer  almayan bir unsuru ilave etmek olur. Bu ihtiyacın akitten  sonra  doğması  ya da  alacaklının  ölümüne  kadar çok kısa  bir süre  sürmüş  olması da  aktin  geçerliliğine etkili  olamaz                         
    Öte  yandan, her ne kadar evladın  gücünün  elverdiğince  ebeveynine  yardımcı olması  özel bazı  koşulların  gerçekleşmesi durumunda  yasal bir  görev  olabileceği  düşünülebilirse de, bu yardım  ve bakım  genelde yasal zorunluluk  olmaksızın  daha çok  insancıl yönü  ağır basan, belki de evrensel  bir ahlak  kuralıdır.
    Tüm  bu  açıklamalara karşın,  kural  olarak bu tür  sözleşmeye  dayalı  temliklerin de  muvazaa ile illetli  olduğunun ileri  sürülmesi  mümkündür.
    Öte yandan; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen  bozma kararına  uyması  sonunda,  mahkeme yönünden  o kararda  gösterilen şekilde  inceleme ve  araştırma  yaparak , yine bozma  ilamında  açıklanan  hukuki  esaslar  çerçevesinde  hüküm kurma  yükümlülüğü doğar. Nitekim davanın  reddine ilişkin  olarak  verilen karar  Dairece "  ....dava konusu  iki parça taşınmazın  murisin  tüm  mal varlığını teşkil ettiği" benimsenmek  suretiyle  kesin olarak  bozulmuş,  mahkemece de  bozmaya  uyularak  davanın kabulüne  karar verilmiştir.
    Ancak, temyiz dilekçesine eklenen belgelerden, murisin tüm  mal varlığının  çekişmeli iki parça  taşınmaz olmadığı, son  karar tarihinden sonra 1.4.2008 tarihinde  isim tashihi yolu  ile 292-293 ve 287 parsel  sayılı  arsa  nitelikli  üç adet  taşınmazın  mustakilen  muris  adına yazıldığı, yine üç adet  taşınmazda da  muris  paydaş iken  bu payların  mirasçıları  adına  intikal  ettirildiği görülmektedir.
    Somut olaya yukardaki  ilkeler uyarınca  bakıldığında ölünceye kadar bakma  akdinin düzenlendiği 17.4.1990  tarihinde miras bırakanın  69 yaşında  olduğu, daha sonraki  bir tarihte felç  geçirdiği, yaşamını  yatalak  biçimde  sürdürdüğü, eşinin de  özürlü ve bakıma  muhtaç olduğu, muris ve  eşine  hep davalı tarafından bakıldığı, murisin  diğer  çocukları ile de  bir probleminin  olmadığı, aralarının çok iyi  olduğu,  ölünceye kadar  bakma  akdinin  diğer mirasçılardan mal  kaçırma  amacı ile  değil gerçek  bakım karşılığı  yapıldığı, davalının da  bakım borcunu  yerine getirdiği, bozma  ilamındaki  iki parça taşınmazın murisin  tüm malvarlığı  olduğu  gerekçesinin askıda kaldığı ve  dava konusu  taşınmazların  tüm  malvarlığına  oranla makul  sınırlar içinde  kaldığı anlaşılmaktadır.
    Tüm bu  nedenlerle temliklerin  muvazaalı olmadığı, ölünceye kadar  bakma  akitleri ivazlı  tasarruflardan olup tenkise  tabi olmadığı gözetilerek  davanın reddine karar verilmesi  hakkaniyete  uygun düşecektir.
    Kabule gööre de dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden davacı yararına  avukatlık  parası tayin ve  takdir  edilmesi  gerekirken, keşifte  saptanan ve  noksan  harcı ikmal  edilmeyen  değer üzerinden avukatlık  parasına  hükmolunması da isabetsizdir.
    Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile  hükmün  açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun  428. maddesi  uyarınca  BOZULMASINA, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,17.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi