23. Hukuk Dairesi 2013/5600 E. , 2013/8081 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkilleri arsa sahipleri ile davalı yüklenici arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmeye göre inşaatın sözleşme tarihinden itibaren 20 aylık sürede teslim edilmesi gerekirken edilmediğini, davalının gecikme tazminatı dışında sözleşmeye aykırılık nedeni ile 50.000 USD cezai şartı ödemesi gerektiğini ileri sürerek, 42.000 Euro gecikme tazminatı ile 50.000 USD cezai şartın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının işi zamanında bitirdiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 11.05.2012 tarih ve 2011/6306 E, 2012/3322 K sayılı bozma ilamıyla, sözleşmenin 8, 9 ve 10. maddelerinde belirlenen ve davada talep edilen 50.000 USD cezanın sözleşmenin feshine bağlı olduğu ve fakat davada fesih talep edilmemiş olmasına göre hüküm altına alınamayacağı belirtilerek, davacıların diğer temyiz itirazları reddedilmiş, sözleşmeye göre yapılacak olan inşaatın imar durumunun 01.01.2006 tarihine kadar kesinleşmesi şartı ile sözleşmenin imzalanmasından itibaren 20 ayda iskân alınmak suretiyle bitirilmesinin kararlaştırıldığı, taraflar arasında düzenlenen 26.07.2008 tarihli protokol ve ek protokolde yüklenicinin eksik işleri tamamlaması ve iskânı alması kaydıyla yükleniciye ait bağımsız bölümlerin tapu devrinin yapılacağının kabul edildiği, imarın 01.01.2006 tarihinde kesinleşmediğine ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, bu durumda inşaat süresinin sözleşme tarihinden itibaren 20 aylık sürede tamamlanması gerektiği, mahkemece, davacılara ait bağımsız bölümlerin fiilen teslim edilip edilmediğinin araştırılması, fiilen teslim gerçekleşmişse 09.05.2007 tarihli sözleşmeye göre teslimi gereken tarihten fiili teslim tarihine kadar, aksi halde talebe göre sözleşme bitim tarihinden dava tarihine kadar sözleşmenin 8. maddesinde kararlaştırılan cezai şarta hükmedilmesi gerektiği belirtilerek bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacılara ait bağımsız bölümlerin fiilen teslim tarihinin tespit edilemediği, taraflar arasındaki sözleşme tarihinden itibaren 20 ay sonunda 02.05.2007 tarihinden dava tarihi olan 09.07.2008 tarihine kadar kadar 42.000 Euro cezai şart alacağı bulunduğu, dava tarihinde Merkez Bankası döviz kurlarına göre 42.000 Euro karşılığının ise 79.800,00 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 79.800,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 50.000 USD cezai şart alacağı yönünden verilen ilk kararın Yargıtay"ca bozma dışı bırakılmış olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan 42.000 Euro cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamında davacılara ait bağımsız bölümlerin fiilen teslim edilip edilmediğinin araştırılmasının gerektiği belirtilmiş ise de mahkemece bu yönde inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Fiilen teslim tarihinin dosya kapsamından anlaşılmadığı yolunda görüş bildiren bilirkişi raporuna itibarla sözleşmeye göre teslimi gereken tarih ile dava tarihi arasındaki dönem için hesaplanan cezai şarta hükmedilmiştir.
YHGK"nın 12.12.2012 tarih ve 2012/9-1170 Esas, 1172 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere mülga 1086 sayılı HUMK"nın 163. maddesi ile 6100 sayılı HMK"nın 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun açıklanması gerekir. Ayrıca kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Diğer anlatımla, Mahkemece tarafların birine HMK"nın 94. maddesi uyarınca, kesin süre verilirken yerine getirilmesi istenilen hususa uyulmaması halinde mahkemece, ne gibi bir işlem yapılacağının bilinmesi bakımından kesin sürenin sonuçlarının da ara kararında açıkça belirtilmesi ve sonuçların ilgili tarafa hatırlatılması ve kesin süreye ilişkin sonuçların hatırlatılıp, hatırlatılmadığının denetlenebilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen bozma ilamına uyulmasından sonra 20.12.2012 tarihli oturumda taraflara varsa ellerindeki delillerin tümünü sunması konusunda iki haftalık kesin süre verilmiş, ancak taraf vekillerine kesin süreye uyulmamasının sonuçları ihtar edilmemiştir. Bu nedenle makemece usulüne uygun olarak verilmiş bir kesin sürenin varlığından söz edilemez. Gerek davalı vekilinin bozma sonrası bilirkişi raporuna itirazında, gerekse davacılar vekilince bozma öncesi 09.11.2010 havale tarihli dilekçede dava konusu binadaki abonelik tarihlerine göre dava tarihinden önce fiilen teslim edildiğine ilişkin açıklamaların bulunduğu görülmüştür.
Bu durumda mahkemece, ..., ..., ..., ... Belediye Başkanlığı gibi kurumlarla yazışmalar yapılarak, dava konusu binada elektrik, su, doğalgaz, aboneliklerine ilişkin bireysel aboneliklerin hangi tarihte kurulduğu sorulup, bozma ilamı doğrultusunda fiilen teslim tarihi araştırılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.