Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2019/413
Karar No: 2019/459

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/413 Esas 2019/459 Karar Sayılı İlamı

 

                              T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS   NO : 2019/413

            KARAR NO : 2019/459

            KARAR TR: 08.07.2019

         

ÖZET: Davalı idarenin karayolu yenileme çalışmalarını yürütürken döktüğü hafriyat sebebiyle, dere geçişlerindeki menfezlerin kapanarak sel baskını oluşturduğu dolayısıyla, davacının ürünlerinin zayi olduğu ileri sürülerek, maddi zararın faiziyle birliktetazmini istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR                                                          

Davacı: B.S.T.

Vekili     : Av. S.D.

Davalı     : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili    : Av. D.K.

 

O L A Y : Davacı vekili; müvekkilinin maliki bulunduğu Bozyayla Köyü 106 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki hasatın karayolu menfezlerinin kapalı olması nedeniyle sel ve balçık altında kalarak zarar gördüğünden bahisle 11.125,00 TLtazminatın ve İliç Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/5 D.İş sayılı dosyasında zarar tespiti için yapılan 552,00 TL giderin zarar tarihinden itibaren işleyecek mevduat faizi ile beraber davalı kurumdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İLİÇ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:19.7.2016 gün ve E:2015/274, K:2016/240 sayı ile, davaya konu karayolunun yapım aşamasında olup henüz tamamlanmadığı; yol çalışmaları sırasında yeterli ve gerekli önlemlerin alınması, menfezlerin dolmaması ve yolun su yollarını kapamaması için tedbir almanın idarenin görevinde olduğu, bu tür eksikliklerin de hizmet kusuru niteliğinde olduğu, haksız fiil niteliğinde olmadığı; zira yol yapımı sırasında menfezlerin tıkanması ile suların birikmesi neticesinde karayolunun çevresindeki tarlaların ve ürünlerin zarar görmesinin kaçınılmaz bir sonuç olduğu, bu itibarla eldeki davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, gerekçesiyle görev yönünden dava dilekçesinin reddine karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa, davalı idarenin hizmet kusuru neticesi müvekkilinin maruz kaldığı 11.125,00 TL zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ERZİNCAN İDARE MAHKEMESİ:10.5.2019 tarih ve E:2018/526 sayı ile, 2918 sayılı Kanun’un hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; anılan Kanunun, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, yolun düzenleme çalışmaları sırasında harfiyat dökümü nedeniyle menfez ve dere geçişlerinin kapanması nedeniyle su baskını oluşması, kara yolunun bakımı ve onarımından kaynaklandığı, bu nedenle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının, İliç Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E.2015/274 esas sayılı dava dosyasıyla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, bu konuda verilecek karara değin davanın incelenmesinin ertelenmesine …” karar vermiştir.,

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan08.07.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

  II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin karayolu yenileme çalışmalarını yürütürken döktüğü hafriyat sebebiyle, dere geçişlerindeki menfezlerin kapanarak sel baskını oluşturduğu dolayısıyla, davacının ürünlerinin zayi olduğu ileri sürülerek, maddi zararın faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men"i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; uyuşmazlığın çözümü amacıyla Asliye Hukuk Mahkemesince yerinde keşif yapıldığı; konuya ilişkin olarak bilirkişilerden raporlar alındığı;buna göre, Ziraatçi bilirkişi 29/06/2016 tarihli raporunda özetle, 10/08/2016 tarihinde meydana gelen sel dolayısıyla zarar gören parselin 1 dekar fasulye, 1,5 dekar karpuz ve 1,5 dekar kavunun sel ile birlikte gelen mil yığının altında kalarak zarar gördüğünü, şahsının da görev aldığı zarar ziyan tespiti sırasında belirlediğini, sadece üzerinde zarar gören yeşil akşam ve bahçeye sel suları ile birlikte gelen milin temizlenmesi için gereken miktar 2013 yılında 11.125,00 TL olarak belirlenen zararın sadece üzerindeki yeşil akşam için 2014 yılı verileri kullanarak yapılan hesaplama sonucunda 10.190,00 TL ve 2015 verileri kullanılarak yapılan hesaplamada ise 9.980,00 TL olarak çıkarıldığını; İnşaatçı bilirkişi 28/06/2016 havale tarihli raporunda özetle "davacıya ait olduğu belirtilen ve tarımsal faaliyetlerin yapıldığı taşınmazın yaklaşık 500 metre yan tarafında KGM tarafından yaptırılan ve net genişliği 1,50 mt olan, yüksekliği kısmen toprak ve çakılla dolması sonucu ölçülemeyen, ancak tanık beyanlarına göre 1,50 mt olan betonarme menfezin, sel ile feyezan sonucu meydana gelen suları tahliye etmede yetersiz kalması nedeni ile taşan sel sularının davacının taşınmazına zarar verildiğinin belirtildiği, keşif mahallinde yapılan incelemede davacıya ait taşınmazda feyezan sonucu meydana gelen ve gördüğü zararların giderildiği ve normal tarımsal faaliyetinin devam ettiğinin görüldüğünü; Kadastrocu bilirkişi 15/06/2016 havale tarihli dilekçesinde özetle dava konusu taşınmazı zemine aplike ettiğini, zeminle paftanın birbirine uyduğunu, parselin 7747,90 m2 yüzölçümünde sulu tarla vasfı ile Bekir Sıtkı TAYLAN adına tapuda tespit gördüğünü; Ziraat bilirkişisi 19/07/2016 tarihli ek raporunda özetle karpuz, kavun, fasulyenin 1 dekar için ortalama verim, zarar gören gören yüzölçümü, 1,5 dekar için ortalama verim, 2014 yılı satış fiyatı ve toplam fiyatları belirtilerek tablo hazırlamış olduğu ve zarar ziyan olarak 10.190,00 TL bedelin içerisinde biriken milin temizlenmesi için gerekli olan masafların bulunmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

Öte yandan, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Erzincan İdare Mahkemesinin 10.5.2019 gün ve E:2018/526 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Erzincan İdare Mahkemesinin 10.5.2019 gün ve E:2018/526 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 08.07.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ

 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi