Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2019/375
Karar No: 2020/115
Karar Tarihi: 11.02.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/375 Esas 2020/115 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2019/375 E.  ,  2020/115 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)


    1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda davanın esastan reddine karar verilmiştir.
    2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 09.05.2018 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin 2016 yılı Kamu Personel Seçme Sınavına başvuruda bulunduğunu, görme engelli olduğu için yapılacak sınavlarda diğer adaylara oranla daha farklı hukuki süreçlere tabi olduğunu, yayımlanan başvuru kılavuzunun “Engel/Sağlık Sorunu Bulunan Adaylar ve Sağlık Durumu/Engel Bilgi Formunun Doldurulması” kenar başlıklı 4.5. maddesinde “Görme engelli adaylardan okuyucu/işaretleyici personel yardımından istifade etmek isteyenlere 9 puntoluk soru kitapçığı verileceği ve mevcut soru sayısı ve süre miktarına göre ek süre tanınacağı”nın düzenlendiğini, 22.05.2016 tarihli Genel Kültür Genel Yetenek Testinde 120 soru için 120 dakika süre verilirken müvekkiline 150 dakika süre tanındığını, 29.05.2016 tarihli Alan Bilgisi Testinde ise 150 soru için 160 dakika süre verilirken müvekkiline 190 dakika süre tanındığını, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının (ÖSYM) adayların sınavlardaki mağduriyetlerini giderecek düzeyde bir orantılama yapmadığını, sınavın engelli adaylar yönünden iptali için hazırladığı dava dilekçesini 20.06.2016 tarihinde Danıştay Başkanlığına sunduğunu, Danıştay nöbetçi dairesince görevsizlik kararı verilerek dosyanın Ankara 6. İdare Mahkemesine gönderildiğini, müvekkiline eksik olduğu sözlü olarak bildirilen harcın yatırılmasına rağmen yazılı olarak yeniden harç yatırılmasının istenildiğini ve bunun yargılamayı uzattığını, üye Hâkim Güler Kodal’ın ilk inceleme tutanağında, müvekkili tarafından yapılan görev itirazını dikkate almadığını, yalnızca süre hususunun tartışmalı olduğunu not ettiğini, mahkemece savunma yapması için davalı idareye üç günlük süre tanındığını, buna ilişkin yazının 25.11.2016 tarihinde idareye tebliğ edildiğini, davalı idarenin savunmasını 01.12.2016 tarihinde verdiğini, vekilin mahkeme tarafından kendisine verilen süre içerisinde savunma yapmaması hâlinde davalı idareye hukuki bir yardım sağlamadığından 1136 sayılı Avukatlık Kanunu gereğince vekâlet ücretine hak kazanamayacağını, yargılama sonucunda davanın süre aşımı nedeniyle reddine ve müvekkili aleyhine 900,00TL vekâlet ücretine hükmedildiğini, kararın verildiği tarihten dört buçuk ay sonra yazıldığını, müvekkilinin açtığı davada Ankara 6. İdare Mahkemesinin görevli olmadığını, benzer davalarda Danıştay tarafından görevsizlik kararı verilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 900,00TL maddi ve 9.000,00TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... vekili 30.05.2018 tarihli cevap dilekçesinde; davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesinin hangi bentlerine dayanılarak açıldığının belirtilmediğini, mahkemelerin görevlerinin kanunla belirlendiğini, verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını, davacının temyiz itirazlarının Danıştay 12. Dairesinin kararı ile onandığını, HMK’nin 46. maddesinin şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    6. İhbar olunan hâkimler yargılamaya katılmamışlar ve beyanda bulunmamışlardır.
    Özel Daire Kararı:
    7. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 05.03.2019 tarihli ve 2018/29 E., 2019/26 K. sayılı kararı ile;
    “…Dava, hâkimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Ankara 6. İdare Mahkemesinin dosya örnekleri getirtilerek incelenmiştir.
    6100 sayılı HMK’nin 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
    a)Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
    b)Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
    c)Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
    ç)Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
    d)Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
    e)Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
    Somut olayda; davacı, davanın görevsiz mahkemede görülmesi, yargılama giderlerinin yanlış hükmedilmesi ve kanunun açık hükmüne aykırı davranılması iddialarına dayanmıştır.
    Dosya kapsamından, davacının tazminat isteminin hâkimin yargısal işlem ve kararına yönelik olduğu, delil olarak incelenen dosya münderecatına göre yasal çerçevede hukuki sürecin işlediği, HMK"nin 46. maddesinde gösterilen ve sınırlı olarak sayılan hukuki sorumluluk sebeplerinin gerçekleşmediği, tazminat isteminin herhangi bir geçerli sebebe dayanılmaksızın soyut olarak yapıldığı, dolayısıyla haklı ve yerinde bulunmadığı anlaşılmıştır.
    Hâl böyle olunca, açıklanan tüm sebeplerle, sübut bulmayan tazminat davasının esastan reddine, aynı Kanunun 49. maddesi uyarınca, olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular nazara alınarak takdiren 1.000,00TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
    HÜKÜM: Yukarıda gösterilen nedenlerle;
    1-HMK’nin 46. maddesindeki şartlar oluşmadığından davanın esastan reddine,
    2-HMK’nin 49. maddesine göre takdiren 1.000,00TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydedilmesine,
    3-Alınması gereken 44,40TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 169,07TL"den mahsubuna, kalan 124,67TL"nin istek hâlinde davacıya iadesine,
    4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 4.125,00TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine (manevi tazminat talebi yönünden),
    5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 900,00TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine (maddi tazminat talebi yönünden),
    6-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
    Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu nezdinde temyizi kabil olmak üzere oybirliğiyle…” karar verilmiştir.
    Kararın Temyizi:
    8. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. ÖN SORUN
    9. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; dava ve temyiz dilekçeleri birlikte değerlendirildiğinde 900,00TL maddi (karşı tarafa hükmedilen vekâlet ücreti) ve 9.000,00TL manevi tazminat olmak üzere fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 9.900,00TL tazminatın tahsilinin istenmesi ve davanın reddine karar verilmesi karşısında, davacı vekili tarafından temyize konu edilen kararın miktar itibari ile temyizi kabil nitelikte olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

    III. GEREKÇE
    10. Bu aşamada istinaf ve temyize ilişkin yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.
    11. Bölge adliye mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinde faaliyete geçmiş olup, bu tarihten itibaren 6100 sayılı HMK’nin istinaf ve temyiz hükümleri uygulanmaya başlanmıştır.
    12. 6100 sayılı HMK’nin istinaf yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 341. maddesi:
    “(1) İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
    (2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.). Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir…” düzenlemesini içermektedir.
    13. İlk derece mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri 3.000 (yeniden değerleme oranlarına göre hesaplandığında 2019 yılı için 4.400) Türk Lirasını geçmeyen mal varlığına ilişkin davalardaki kararlar kesindir. Kesinlik sınırı bakımından manevi tazminat istemleri için bir istisna getirilmiş ve miktarı ne olursa olsun manevi tazminata ilişkin kararlara karşı istinaf yoluna başvurunun mümkün olduğu belirtilmiştir.
    14. Aynı Kanunun temyiz edilemeyen kararları düzenleyen 362. maddesinde:
    “(1) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:
    a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar…” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
    15. HMK’nın 341/2. maddesi gereğince manevi tazminat davaları yönünden kesinlik sınırı olmaksızın istinaf yoluna başvurulabilmesine rağmen temyize ilişkin olarak bu şekilde bir istisna yer almadığından manevi tazminat açısından temyiz kesinlik sınırı göz önüne alınarak temyizin mümkün olup olmadığı değerlendirilecektir.
    16. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır.
    17. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 02.01.2017 tarihli ve 680 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilen (08.03.2018 tarihli ve 7072 sayılı Kanun ile kanun hükmü olarak kabul edilen) “Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının görevleri” başlıklı 15. maddesinin 3. fıkrasında:
    “İlk derece mahkemesi olarak ilgili dairelerce verilen hükümlerin temyiz yoluyla incelemesini yapmak” hükmü yer almaktadır.
    18. Bu hükümde özel dairelerce ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği ve Hukuk Genel Kurulunun bu kararları temyiz yoluyla inceleyeceği belirtilmektedir.
    19. Yargıtay ilgili hukuk dairesinin tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir; temyiz incelemesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır (Kuru, B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, 2. Baskı, Kasım 2018 s. 645).
    20. Öte yandan bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla veya istinaf incelemesi sonucu verdiği kararlar için dahi ayrım yapılmaksızın HMK’nın 362. maddesinde belirtilen kırk bin Türk Liralık temyiz kesinlik sınırı uygulandığından Yargıtay hukuk dairelerince ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararların temyizi için de bu parasal sınırın esas alınması ve bu miktarı geçen kararlara karşı temyiz yolunun açık olduğunun kabul edilmesi gerekir. Aksinin kabulü hâlinde Kanunun bölge adliye mahkemesi için ilk derece mahkemesi veya istinaf incelemesi yapan mahkeme olarak tanıdığı kırk bin Türk Liralık parasal sınır dâhilinde kesin karar verme yetkisini Yargıtay hukuk dairelerine tanımadığı gibi bir sonuç ortaya çıkar ki kanun koyucunun bunu amaçladığı mümkün görülmemektedir.
    21. Yukarıda belirtildiği üzere miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar temyiz edilemez. HMK’nın ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir. Bu hükümlere göre hesaplama yapıldığında 2019 yılı için temyiz kesinlik sınırı 58.800,00TL’dir.
    22. HMK’nın 366. maddesinin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. maddesi uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak bu hükme rağmen temyiz edilen karar kesin olduğu hâlde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş ise de, 01.06.1990 tarihli ve 1989/3 E., 1990/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Hukuk Genel Kurulu tarafından temyiz talebinin reddine karar verilebilecektir. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararı mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri nedeniyle verilmiş olsa da HMK’daki benzer düzenlemeler de aynı yorum ve sonucu doğurduğu için HMK hükümlerine göre temyiz yönünden de uygulanması gerekir.
    23. Tüm bu açıklama ve yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde, HMK’nın 46 ve devamı maddeleri kapsamında fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 900,00TL maddi ve 9.000,00TL manevi olmak üzere toplam 9.900,00TL tazminat talep edilmiş ise de;
    Davacı bu davanın dayanağı olan Ankara 6. İdare Mahkemesinin 2016/3438 E., 2016/5343 K. sayılı dosyasında, ÖSYM tarafından 22-29.05.2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen 2016 Kamu Personeli Seçme Sınavının engelli adaylar yönünden iptali için dava açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın süre aşımı nedeniyle reddine, kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine 900,00TL vekâlet ücreti takdiri ile davacıdan alınıp davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

    24. Bu kararın davacı tarafından temyizi üzerine Danıştay 12. Dairesince yapılan inceleme sonunda temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına karar verilmiş ve böylelikle davaya konu karar kesinleşmiştir.
    25. Davacı HMK’nın 46. maddesi kapsamındaki bu davada, Ankara 6. İdare Mahkemesinin yukarıda belirtilen davası sebebiyle uğradığı maddi zararı sebebiyle (vekalet ücreti) 900,00TL maddi ve 9.000,00TL manevi tazminat talep etmiştir. Dolayısıyla davacının tespiti mümkün fazlaya ilişkin başka bir hakkı olmayıp uyuşmazlık konusu miktar aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti ve manevi tazminat istemiyle birlikte toplam 9.900,00TL’dir. Bu durumda dava değeri 2019 yılı itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 58.800,00TL’nin altında kalmakta olup, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması miktar itibariyle mümkün bulunmadığından davacı vekilinin temyiz isteminin miktar itibarıyla reddine karar vermek gerekmiştir.
    26. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan eldeki davada, Özel Dairece ilk derece mahkemesi sıfatıyla karar verildiği, bu nedenle HMK’nın 341. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiği, HMK’nin 341/2. maddesi gereğince tazminat istemlerinin 2019 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 4.400,00TL’nin üzerinde olduğu, aynı maddeye göre manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabileceği, kararın kesin olmadığı ve temyiz incelemesinin yapılması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    27. Hâl böyle olunca, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 11.02.2020 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi