23. Hukuk Dairesi 2013/6891 E. , 2013/8039 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ile dahili davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı kooperatif vasıtasıyla 2000 yılında 2.000,00 TL kredi kullandığını, borcu süresinde ödeyemediğini, ancak borcunu banka makbuzlarından anlaşılacağı üzere faizleriyle birlikte 3.500,00 TL olarak ödediğini, davalı alacaklı tarafından yapılan kesintinin borca mahsup edilmediği gibi tarafına da ödenmediğini, buna rağmen müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, icra takibine konu borcu ödemiş olması nedeniyle borcu olmadığının tespiti ile %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili, dava dışı bankanın kooperatife ait bloke hesaplarından toplam 2.085,70 TL tahsil ettiğini, 2.085,70 TL ana para 5.506,24 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 7.591,94 TL borç tutarından faiz indirimi yapılarak 01.12.2010 tarihinde toplam 3.300,00 TL"nin davacıdan tahsil edilerek borcun kapatıldığını belirtmiştir.
Dahili davalı T. Halk Bankası A.Ş. vekili, kredi sözleşmesinin 2. maddesinde kredinin değişken faizli olduğunun, 3/c fıkrasında davacının kullandığı kredinin ana parayla birlikte değişken oranlı faizle birlikte tahsil edileceğinin belirtildiğini, % 50 temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, bu faiz oranı uygulandığında davacının 15,00 TL eksik ödemesinin ortaya çıktığını savunarak, davanın reddini ve davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 24.01.2011 tarih ve 2009/8356 E, 2011/1581 K sayılı ilamı ile, davacının bankaya ödediği miktarlar mahsup edilerek, son ödeme tarihi itibariyle davalı kooperatife borcu kalıp kalmadığının belirlenmesi gerekirken ödemeler dikkate alınmadan, bankaca kooperatif hesabından çekilen miktar üzerinden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının bankaya ödediği miktarlar, taksitlerin gününde ödenmemesi nedeniyle yapılan ödemelerin öncelikle işleyen faizlerden düşülerek ana para olarak ödenen meblağların bulunması sureti ile yapılan hesaba göre son ödeme tarihi olan 15.03.2004 tarihi itibariyle 336,80 TL davacı tarafından fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle, davanın .../...
kabulü ile davacı tarafça fazla ödemenin istirdadı için Halk Bankası davaya dahil ettirilmiş ise de istirdat davasının şartları oluşmadığından ve bu davanın konusu olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve dahili davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dahili davalı T. Halk Bankası A.Ş."nin temyizi istemi yönünden;
T.Halk Bankası A.Ş. yönünden usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı, HUMK"da dahili dava müessesinin olmadığı ve T.Halk Bankası aleyhine hüküm kurulmadığı anlaşıldığından HUMK"nın 437. maddesi uyarınca T.Halk Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-Davalı kooperatif vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece karar verilmeden önce 01.07.2012 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88. maddesinin "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.
Öte yandan, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK ile YHGK"nın 07.03.2012 tarih ve 2011/19 - 799 E, 2012/128 K sayılı ilamı bu yöndedir.)
Somut olayda, karar tarihinden önce yürürlüğe giren yasal düzenleme gözden kaçırılarak hüküm kurulmuş ise de düzenleme doğrultusunda davacının asıl alacak ve işlemiş faiz borcunun hesaplanması halinde borçlu olmadığı miktar daha da artacaktır.
Öte yandan, gerekçeli karar başlığında, 31.03.2006 olan dava tarihinin, 06.04.2011 olarak yazılmış olmasının, HMK"nın 304. maddesi uyarınca, tarafların başvurusu üzerine ve re"sen düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı kooperatif vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, dahili davalı vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı kooperatif vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dahili davalıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, davalıdan alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.