3. Hukuk Dairesi 2016/21193 E. , 2017/10218 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davalının ortak konutu terk ettiğini, müvekkilinin ikiz çocukları ile birlikte yaşadığını, davacının ev hanımı olduğunu ve gelirinin bulunmadığını belirterek 600 TL nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacı ile onun ailesine ait binada oturduklarını, ancak davacının ailesinin kendisini kovduğunu, bu yüzden ayrı ev açıp yaşadığını, 500 TL kira ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; dava tarihinden itibaren geçerli olmak kaydı ile 200 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karar süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamada haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK.madde 186/son). Buna göre, evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Hükmün açık olabilmesi içinde öncelikle talep sonucunun açık olması gerekmektedir. Talep sonucu dava dilekçesinin en önemli unsuru olup, talep sonucunu içermeyen bir dilekçe, dava dilekçesi olarak nitelendirilemez. Talep sonucu açık değilse, mahkeme davacıya talep sonucunu açıklattırmalıdır. (...31.madde)
Somut olayda; taraflar hakkındaki sosyal ekonomik durum araştırmasına göre, davacının ev hanımı olduğu, 15.10.2015 tarihinden itibaren 50. Yıl Lisesinde asgari ücret ile çalıştığı, ailesine ait evde ikiz çocukları ile yaşadığı, çocukların lise son sınıf öğrencisi olduğu, davalının ise orman işletme şefliğinde mevsimlik işçi olduğu, asgari ücret gelirinin olduğu, aylık 500 TL kira ödediği ve ayrı yaşadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tesbit edilen mevcut gelir durumuna göre, mahkemece takdir edilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; davacı vekilinin sadece kadın için mi yoksa kadın ve çocuklar için mi nafaka talep ettiğinin açıklattırılarak, davalı kocanın tesbit edilen geliri ile orantılı olacak ve onu zarurete düşürmeyecek şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre davacı lehine daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, talep sonucu açıklattırılmadan az miktarda nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.