17. Hukuk Dairesi 2015/4865 E. , 2017/10730 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların maliki olduğu aracı sevk ve idare eden davacıların eşi/ babası ..."ın gerçekleşen kazada öldüğünü, davalıların işleten sıfatıyla zarardan sorumlu olduklarını, ayrıca davalı ..."in ağır kusurlu hareketleriyle kazada etken olduğunu ve olayda kusur sorumluluğu da bulunduğunu, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını ve manevi zarara uğradıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatı ile toplam 125.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Davalı ... vekili, davacılar murisinin sürücüsü olduğu aracın maliki olmayan davalının işleten sıfatı bulunmadığı gibi kazada herhangi bir kusuru da olmadığını davalının işleten sıfatı bulunduğu kabul edilse bile davacılar murisinin kendi kusuruyla kaza gerçekleştiğinden KTK"nun 86/1. maddesi gereği davalının zarardan sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacılar murisinin kendi kusuruyla kazanın meydana geldiği, kazada davalı ..."in herhangi bir dahili olmadığı ve zarardan sorumlu tutulamayacağı, davacılar murisinin ağır kusuru ile gerçekleşen kaza nedeniyle araç kayıt maliki ..."ın da zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, araç işleteni sıfatları nedeniyle davalılara husumet yöneltmiş; ayrıca, davalı ..."in teknik arızası olan aracını çalıştırabilmek için desteğe kullandırdığı, kendisinin de aracı iterek hareket etmesini sağladığı ve hemen akabinde duramayan aracın kaza yapmasında bu davalının haksız fiil sorumluluğu bulunduğu iddiasında bulunmuştur. Mahkeme tarafından, ceza soruşturması kapsamında davalı ..."in kusurlu eylemine ve araçtaki bozukluğa dair delil bulunamadığı gerekçesiyle verilen takipsizlik kararı gerekçe gösterilerek ve hiçbir inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin kararına gerekçe yaptığı ceza soruşturma dosyası incelendiğinde ise; sadece davalıların beyanlarının alınması ile yetinildiği ve araç üzerinde teknik inceleme yapılmaya çalışılmışsa da aracın parçalara ayrılıp birkısım parçalarının satılmış olması nedeniyle tespit yapılamadığına dair rapor düzenlendiği, dosyada başkaca delil bulunmadığı görülmektedir.Araç işleteninin hukuki sorumluluğunun sınırları ile bu sorumluluğun kalkmasının şartlarını düzenleyen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 85 vd. maddelerine göre, araç işleteninin sorumluluğunun temelinde kusursuz sorumluluğun bir türü olan tehlike sorumluluğu bulunmaktadır. Tehlike sorumluluğunun cari olduğu işletenin sorumluluğunun son bulması için de, anılan kanunun 86/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere, illiyet bağını ortadan kaldıracak mahiyette 3. kişi kusuru- zarar görenin ağır kusuru- mücbir sebep hallerinden birinin bulunması gerekmektedir. Bu üç halden birinin bulunduğu durumda dahi işletenin sorumluluğunun son bulması için, araçtaki bozukluğun ya da işleten ile eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurunun kazaya etki etmemiş olması gerekmektedir. Bu itibarla, işletenin kusurlu eyleminin katıldığı ya da araçtaki teknik arızanın olaya etki ettiği durumlarda, işletenin sorumluluktan kurtulmasının mümkün olamayacağı izahtan varestedir.
Somut olayda ise; davalı ..."in, aracının bozuk olduğunu ve çalışmadığını, davacılar desteği tarafından aracın çalıştırılmaya çalışıldığını, bu esnada kendisinin de aracı itmesiyle aracın çalışıp yokuş aşağı yolda seyri sonrasında kaza olduğunu beyan ettiği görülmektedir. Davacı tarafın, tanık ile keşif delillerine de dayandığı, aracın teknik arızasına ilişkin bilgi sahibi olan kişilerin tanık olarak dinlenilmesini talep ettiği dosya kapsamı ile sabittir. İfade olunan
nedenlerle, davacı delilleri toplanmadan, bildirdiği tanıkları dinlenip keşif yapılarak kusur durumu ile araçtaki teknik arıza konularında değerlendirme yapılmadan karar verilmesi, eksik inceleme mahiyetindedir.Bu durumda mahkemece; davaya konu edilen kazanın gerçekleştiği mahalde, davacı tanıkları ile konusunda uzman makine mühendislerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti eşliğinde keşif yapılması; davalı tarafa ait araçtaki teknik arıza ile davalı ..."in olaya etki eden kusuruna ilişkin davacı delillerinin toplanması; davalı ..."in ceza soruşturma dosyasındaki araçtaki bozukluğa ilişkin beyanlarının da dikkate alınması suretiyle kusur değerlendirmesinin yapılması hususlarında bilirkişi heyetinden rapor alınması; araçtaki teknik arıza ve davalının kusurlu eylemi hususları netleştirildikten sonra, KTK"nun 85 vd. maddeleri ile Borçlar Kanunu"nun haksız fiile ilişkin hükümlerine göre davalıların hukuki sorumluluğunun takdiri gerekirken; eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davacı tarafın manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT"nin 10/3. maddesi gereğince, davalı taraf lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi ücrete hükmedilmesi de doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 20.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.