12. Ceza Dairesi 2015/12265 E. , 2016/8550 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : 6.926,55 TL maddi ve 12.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekili ve davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Maddi tazminat miktarının tayin ve tespitine esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi ...’in 5271 sayılı CMK"nın 64. maddesinde düzenlenen İl Adli Yargı Adalet Komisyonu listesinde yer alan kişilerden olup olmadığı yönünde açıklayıcı bilgiye yer verilmeyerek denetim olanağının sınırlandırılması ile seçilen bilirkişinin İl Adli Yargı Adalet Komisyonu listesinde yer alan kişilerden olması halinde de bilirkişinin kimlik tespiti yapılması, anılan listede olmaması halinde ise kimlik tespiti yapılarak yemine yer verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK"nın 64. maddesine aykırılık oluşturulması,
2- Tutuklandığı tarihte köy muhtarlığı yapan, ancak daha sonra görevden uzaklaştırılan davacının, tutuklu kaldığı 29.12.2009 – 05.10.2010 tarihleri arasında fiilen muhtarlık görevini sürdürmüş olsaydı kendisine ödenecek toplam maaş miktarının ilgili kurumdan sorularak belirlenecek bu miktarın da maddi zarar kapsamında davacıya ödenmesi gerektiğinin gözetilmemesi ile davacı tarafça ... ili ... ilçesinde ikamet eden davacının ..."da şoför çalıştırarak taşımacılık işi yaptığı ve tutuklanması nedeniyle maddi zarara uğradığı iddia edilmiş ise de, dosya içeriğine göre davacının tutuklanması nedeniyle bu ticari faaliyeti ile ilgili olarak maddi zarara uğradığının kabulünün mümkün olmadığı ancak aynı zamanda çiftçilik ve hayvancılık yapan davacının tutuklu kalması nedeniyle bu faaliyeti dolayısıyla uğradığı maddi zararının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca belirlenen net asgari ücret miktarları üzerinden hesaplanacak 5.470 TL olduğu dikkate alınmadan yazılı şekilde brüt asgari ücret üzerinden kesinti yapılmadan maddi zararın 6.926,55 TL olarak hesaplanması,
3- Davacı tarafça yasal faizin tahliye tarihi olan 05.10.2010 tarihinden itibaren talep edildiği dikkate alınmadan, kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına gözaltı tarihi olan 28.12.2009 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi ve hükmün gerekçesinde ise tutuklama tarihi olan 29.12.2009 tarihinden itibaren yasal faize hükmolunduğunun belirtilmesi,
4- Davanın kısmen kabul edilmesi karşısında davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile dilekçe yazım ücretine hükmolunması,
5- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 23.05.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ:
Sayın çoğunluğun; davacının tutuklu kaldığı 29.12.2009-05.10.2010 tarihleri arasındaki muhtarlık maaşının ödenmesi yönündeki bozma düşüncelerine katılmakla birlikte, biz seçimle işbaşına gelen kişinin suç soruşturması ve kovuşturması nedeniyle görevinden uzaklaştırılması halinde bir sonraki seçime kadar alamadığı maaşlarını alabilecek olduğunu düşünüyoruz. Bu yönüyle mahalli mahkeme kararı yerinde değildir. Bu hususunda bozma sebepleri arasında gösterilmesi gerekirdi.
Şöyle ki:
1- Davacı 29.12.2009 tarihinde tutuklanmış ve 05.10.2010 tarihinde tahliye olmuştur. Hakkında açılan kamu davası beraatle sonuçlanmış ve hüküm 17.07.2014 tarihinde kesinleşmiştir.
2-Davacı hakkında Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün yazılarına binaen 22.12.2010 tarihinde Bakan onayı ile "Devam eden yargılamanın selameti için yargılamanın sonuna kadar geçici tedbir olarak görevden uzaklaştırılmıştır."
3-Davacı hepimizin bildiği gibi 29 Mart 2009 mahalli idareler seçimlerinde muhtar seçilmiş ve bir sonraki seçim olan 30 Mart 2014 seçimlerine kadar görevinde kalması gerekiyordu. Davacı, 05.10.2010 tarihinde tahliye olmasına rağmen 22.12.2010 tarihinde görevinden alınmıştır. Yani davacı tutuklanması ve hakkında dava açılması nedeniyle görevden uzaklaştırılmıştır. Hakkındaki dava da 2014 mahalli seçimlerinden sonra 17.07.2014 tarihinde kesinleşmiştir.
4-Davacının tutuklu kaldığı günler dışında bizim düşüncemize göre görevden alındığı 22 Aralık 2010’dan 30 Mart 2014 tarihindeki mahalli idareler seçimine kadarki muhtarlık maaşlarının maddi tazminat olarak ödenmesi gerekir. Çünkü CMK"nın tazminat verilmesini öngören 141. maddesinin 1. fıkra (e) bendindeki "Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, Kişiler maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler" hükmü bunu zorunlu kılmaktadır. Çünkü kanun "her türlü zararlarını" diyerek oluşan ve oluştuğu kesin olan zararları kastetmektedir. Sanık tutuklanmasaydı veya hakkında dava olmasaydı 30 Mart 2014 mahalli seçimlerine kadar görevine devam edip muhtarlık maaşlarını alabilecekti. Görevden alındı, maaşını tazminat olarak alamaz düşüncesi de yerinde değildir. Yine adı geçen 141. maddenin 3. fıkrasında “(141.madde) birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir." hükmü bize bu zararların giderilmesi gerektiğini gösteriyor. Aynı şekilde Kanunun 142/6. maddesi de "İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya ve hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir" hükmü, bize oluşan bu zararın tazmin edilmesi gerektiğini göstermektedir.
Biz mahalli mahkemenin sayın çoğunluğun iş bu bozma yönündeki kararına uyduktan sonra "Bozmadan sonra serbestlik veya uymadan sonraki serbestlik kuralı" gereğince (CGK, 24.02.2015/622-16) muhalefet şerhinde ileri sürdüğümüz gerekçeler doğrultusunda "Davacının tutuklanması sebebiyle muhtarlık görevine son verildiği, seçimle gelmiş olduğu görevine bir sonraki seçime kadar devam etmesi gerekeceği de nazara alındığında, görevine son verildiği tarihten itibaren bir sonraki mahalli seçimlere kadar geçecek surede alması muhtemel maaşlarının da maddi tazminat olarak verilmesi gerektiği"ni (12. CD, 07.09.2015/733-12610) düşündüğümüzden sayın çoğunluğun sadece maddi tazminatın tutuklu kalınan sureye ilişkin maaşların ödenmesi gerektiğine dair görüşlerine katılmıyoruz.