1. Hukuk Dairesi 2009/2015 E. , 2009/2931 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ÇERKEZKÖY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2008
NUMARASI : 2007/491-2008/545
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, paydaşı olduğu 4 parsel sayılı taşınmazın diğer paydaşı olan davalının evinden genel yola çıkışı kömürlük yapmak, telle çevrili bahçe yapmak, aracını park etmek suretiyle engellediğini, ayrıca gürültü yaptığını ve ailesine sataştığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve çekişmenin giderilmesini istemiştir.
Davalı, davacının payını kullanmasına engel olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının kalıcı bir yapı yapmadığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi talebinin reddine, çekişme konusu taşınmazda tarafların müşterek malik olduğu ve yararlanmada eşit haklara sahip olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi . ...raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan delillere göre, niza konusu taşınmazda tarafların paydaş oldukları, taşınmaz üzerinde ayrı ayrı yapılarının bulunduğu, davalının ana yola çıkış için kullanılan bölümü kapatarak murazaa çıkardığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Niza konusu yerin taraflar arasında belirlenen fiili kullanım durumuna göre ana yola çıkış yeri olarak bırakıldığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile reddedilmesi doğru değildir.
Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.