Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları N.Ş.."in maliki olduğu 522 parsel sayılı taşınmazını mirastan mal kaçırmak amacıyla davalı oğluna ölünceye kadar bakım akti yapmak suretiyle muvazaalı temlik ettiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
davalı, iddiaların yersiz olduğunu, sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temliki işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
KARAR-
Dava, ölünceye kadar bakma aktinde muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, tarafların Miras bırakanı N. Ş..’in maliki olduğu 522 parsel sayılı taşınmazını davalı oğluna 04–12–1986 tarihli akitle ölünceye kadar bakım koşuluyla temlik ettiği, davacıların temliki işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtıkları görülmüştür.
Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olayda, miras bırakanın davalı ile birlikte yaşadığı, sağlığında bakım görevinin yerine getirilmediğine dair bir iddiada bulunmadığı, ayrıca temlik dışı mallarının bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıdaki ilkeler gözetilmek suretiyle hükme yeterli bir soruşturma yapılması, özellikle miras bırakanın tüm mal varlığının ve mal varlığı içerisinde çekişmeye konu taşınmazın konumunun ve değerinin saptanması, değerleri arasında orantılama yapılması, böylece murisin mirasçıdan mal kaçırma amacının bulunup bulunmadığının ortaya konulması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, noksan inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK:nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,5.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.