Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve mülkiyet hanesi açık olan 201 ada 21 ve 22 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazların değişik kişilerce ecrimisil ödenmek suretiyle kullanıldığını ileri sürüp Hazine adına tescilini istemiştir.
Dahili, davalı Belediye Başkanlığı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 27.maddesine göre kadastrosu kesinleşmemiş bulunan taşınmazlara ilişkin davalara bakma görevinin Kadastro Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . ..raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. 
                                        -KARAR-
 Dava, kadastro tespiti sırasında malik hanesi boş bırakılan 201 ada 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, isteğin Kadastro Mahkemesinin görevinde bulunduğu gerekçesiyle davanın görev nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, gerçektende kadastro sırasında tutanağında maliki açık bırakılarak Kadastro Mahkemesine aktarılan taşınmazların 3402 Sayılı Yasanın 30.maddesi hükmü uyarınca gerçek hak sahibini tespit ederek sicile bağlanması görevinin Kadastro Mahkemesine ait olduğunda kuşku yoktur.
Oysa, anılan parsellerle ilgili olarak daha önce Keskin Kadastro Mahkemesinde açılan ve görülen davanın 14.9.1966 tarih 1963/93 Esas 1966/372 sayı ile karara bağlandığı dosya kapsamı ile sabittir.
O halde öncelikle bu ilamın getirtilmesi kesinleşip kesinleşmediğinin ilgili mahkemesinden de sorulmak suretiyle saptanması sonucunun araştırılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeyle yetinilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları bu sebeple yerindedir.Kabulüyle hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 4.3.2009  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.