Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakanları M. Ö."in ilk eşinden olma çocuklarından mal kaçırmak amacıyla çekişme konusu taşınmazlarını davalı 2.eşi Kamile"ye devrettiğini, K."nin bu taşınmazlardan 137 ada 11 parsel sayılı olanı muvazaalı olarak davalı M.e temlik ettiğini, yapılan tüm temliki işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların kadastroca davalı K. adına tespit ve tescil edilmiş olduğunu, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava,muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece; hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; davacıların mirasbırakanı M.Ö."in, 11.07.1999 tarihinde öldüğü kayden sabit olup, çekişme konusu taşınmazların ise, kadastroca davalı adına yapılan tespitin 1986 yılında ( kadastro tespiti 23.01.1995 tarihinde kesinleşen 137 ada 11 parsel sayılı taşınmaz hariç) keşinleştiği ve sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; mirasbırakanın kadastro tespitinden sonra öldüğü görülmektedir. Bilindiği üzere; TMK"nun 599. maddesi hükmü uyarınca miras ölümle intikal eder ve mirasçılar bu tarih itibariyle terekede hak sahibi olurlar. Diğer taraftan, 3402 Sayılı kadastro Kanununun 12/3. maddesinde öngörülen10 yıllık hak düşürücü sürenin kadastro tespitinin kesinleşmesi ile başlayacağı ve bu süre geçtikten sonra kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak açılan davanın dinlenme olanağının bulunmayacağı tartışmasızdır. O halde; çekişme konusu taşınmazların kadastro tespiti miras bırakanın ölüm tarihinden önce yapıldığınına göre, dava açma hakkına miras bırakının ölümünden sonra sahip olan davacıların açmış olduğu eldeki davada anılan madde hükmünün, buna bağlı olarakta hak düşürücü sürenin uygulama yerinin bulunmadığı kuşkusuzdur... Hal böyle olunca; Mahkemece, 3402 Sayılı Kadastro Kanunun 12/3. maddesindeki düzenlemeye yanlış anlam ve yorum getirilerek, hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.