Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 817 ada 3 parsel sayılı taşınmaza davalının haksız olarak yapılanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir. Davalı, tapu tahsis belgesi bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur Mahkemece, davalının tapu tahsis belgesine dayandığı gerekçesi ile 2981 sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik 13/B maddesi uyarınca yargılamanın durdurulmasına karar verilmiştir Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi..... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, yargılamanın durdurulmasına karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 817 ada 3 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu oluştuğu ve kayden davacının paydaş bulunduğu görülmektedir. Anılan taşınmazın imar öncesinde 17 ada 1 sayılı kadastral parsel iken, bu yerin paylı mülkiyet üzere olduğu ve taşınmazın pek çok paydaşının bulunduğu, paydaşlar arasında dava dışı belediyenin de yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu dönemde, dava dışı belediyenin kendi payından bahisle davalıya kadastral parselde tapu tahsis belgesi verdiği de saptanmıştır. Ne var ki, paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda değinilen mülkiyet durumu itibariyle taşınmazın belli bir bölümüne mahsusen tapu tahsis belgesi verilmesine yasal olanak yoktur.2981 Sayılı İmar Affı Yasasının 10. maddesi hükmü de esasen böyle bir tahsise olanak tanır nitelikte değildir. Öyle ise, söz konusu tahsis belgesine, davacı idare bakımından geçerlilik tanımak olanaksızdır. Kaldı ki, anılan taşınmazda yapılan imar uygulaması sonucunda, davacı vakıflar idaresinin paydaş kılındığı 817 ada 3 parsel sayılı taşınmaza tahsis kaydı aktarılmamış, sadece davalı lehine muhtesat şerhi verilmekle yetinilmiştir. Sicilde yer verilen muhdesat şerhi fiili durumu belirtmekten öte sahibine ancak kişisel hak sağlar. Bunun ise Türk Medeni Kanununun 724.maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde yasal düzenlemede yer verilen hak olacağı sabittir. Oysa, somut olayda böyle bir istekte bulunmamaktadır. Bu hak ayni hakla çatıştığı taktirde ise aynı hakka üstünlük tanınacağında kuşku yoktur.Hal böyle olunca, işin esasının incelenerek sonucuna göre bir verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacı idarenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.